INFINITY

55 4 30
                                    


Vee işte karşınızda açıklama bölümüüü.
Bakalım yaptığınız tahminlerden kaç tanesi
tutmuş😉

Tw: Asıl drama

Medya🤧

[baaazi nedenlerden otürü düzenlendi, ilk
halini bilenlere selam olsun]
(yn)

************

"Aşk gerçekliğin ilk ışığında yok olacak bir sistir."

Gerçekten de öyle miydi acaba?

On bir aydır seçtiğim her şeye, hissettiğim her bir acıya, her saniye duyduğum dayanılmaz özleme ve
giderek kuvvetlenmiş vazgeçme isteğime değer miydi
ona olan duygularım? Hayata tutunmamı sağlayan sayılı şeylerden birini, dayanağımı, kalbimdeki en özel yere sahip kişinin bir anda gitmesini kabullenemeyip kendimi dünyadan soyutlamak istediğim sayısız zamana değer miydi? Aşk, gerçekten de ayaklarını yerden kesen ama bir o kadar da sağlam basmanı sağlayan tarifi eşsiz bir duygu muydu?

Evet.

Elbette öyleydi.

Bu sorular onun gittiği günün gecesi, diğer taraf boş yatağımda kokusunun sindiği yastığa sarılıp uyumaya
çalışırken de kendime sormuştum. Sonraki aylarda kendimi harap etmeme, onlarca kez intihar eşiğine gelmeme değecek mi diye. O zamanlar da 'evet' demiştim. Şimdi de diyordum. Artık bunun aksiliği için kendimle tartışma gereği duymuyordum bile.
Duygularımı azımsamayı bırakalı çok olmuştu.

Ve işte şimdi kafamı koltuğun kenarına yaslamış, parlak araba farlarının ara ara aydınlattığı benim için daima mükemmel olan yüzünü izlerken bu sessiz
sorgu bir kez daha karşıma çıkmıştı. Endişelendiğim şey ona olan duygularımın öğreneceğim şeylerden
sonra etkilenebilecek olması değildi. Endişelendiğim
şey, öğreneceğim şeylerin 'bizi' etkileyebilecek
olmasıydı. Ve Tanrı biliyordu ki Harry ve benim olaylar karşısındaki tutumumuz başından beri çok farklı olmuştu. Ben kendi karanlığım içinde yalnızlığa boğulmak isterken o beni daha yakınına çekip ikimizi
de aydınlatmaya çalışırdı. Ortası yoktu. Ya da biz
henüz bulamamıştık.

"Neden hiç konuşmuyorsun Louis?"

Yola çıktığımız on beş dakikadan beri süren garip sessizliği bozma cesareti gösterdiği için onu içten içe tebrik ederek, ama bir yandan da sohbetin nereye gideceğini kestirememekten haklı bir endişe duyarak
omuz silktim.

Stüdyoya gitmek üzere odasından çıktığımız anda
beni asansör çağırma bahanesiyle koridorun sonuna
yollayıp kapıdaki korumalarla hiddetli bir tartışmaya
giren kendisiydi. Onun daha önce sesini yükselttiğine
ya da bağırdığına yakından tanık olmuş benim için bile o anlar oldukça korkutucu geçmişti.
Ayakkabısının kalin topuğunu yere vurarak
yumruklarını sıkmış, ona sakin olmasını söyleyen
korumalardan birini kapıya yaslayıp benim bile metrelerce mesafeden duyabileceğim şekilde yüzüne
karşı 'hayır' diye haykırmıştı. İnsanlara iyilikle
davranmayı benimsemiş biri için gerçekten
kontrolden çıkmış görünüyordu. Dakikalarca süren
tartışmanın sonucunda ise tartışmayı kaybeden o olmuştu. Benim olduğum tarafa kısa bir bakış attıktan sonra korumaların ona uzattığı kese kağıdıyla kaplanmış içinde ne olduğu hakkında hiçbir fikrimin olmadığı paketi almış ve yanıma ulaşana kadar da ceketinin cebine sıkıştırmayı bir şekilde basararak bütün görebilme imkanlarımı suya düşürmüştü. Asansöre ve arabaya bindiğimiz zaman aralığında da burnundan solduğu göz önünde bulundurulursa ona herhangi bir şey sormaktan kelimenin tam anlamıyla çekinmiştim. Zaten başımı koltuğa yaslayıp bu gece olacakları düşünmeye karar vermem, bir süre sonra aramızdaki sessizliği umursamayacağım kadar beni içine çekmişti.

Back to Life (apk)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin