ARJİN & AFRAN
Aşılmaz duvarları olan karanlık bir yüreğin, duvarlarından sızan minik bir kıvılcım ile başladı her şey.
Gaddar dedikleri adam, sevdi.
Ve kadın, o sevgiye yenildi.
.....
Van'da geçen bir töre hikayesidir...
Telif hakkı şahsıma aittir!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Eski hesabım uygulama tarafından kapatıldığı için yeniden başlıyoruz.
5 Milyon kaybetmek sizi kaybetmekten kötü olamaz benim için bu sebeple devam:))
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
1.Bölüm
Üstüne bastığım için ezilen çimler çıplak ayaklarımı kendi rengine buluyordu hafif hafif. Kapadığım zümrüt yeşillerimse yüzüme çarpan güneşin ışığından koruyordu kurduğum hayallerimi. Anlıkta olsa her şeye sağır ettiğim kulaklarımsa gölün kıyıya çarpan tatlı sesiyle süslüyordu en güzel hayalimi.
"Arjin!"
Sağırlığı bozulan kulaklarımda gölün hışırtısı değil Revan'nın tiz sesi vardı artık. Tüm odağımı bozduğunu bilmeden bana seslenen kız kardeşime çevirdim başımı. Yanıma kadar gelmiş koşturduğu için nefes nefese eğilerek bir kaç saniye beklemişti.
"Ne oldu? Niye bağırıyorsun yine?" dedim merak etmediğim hâlde. Kesin yine yediği bir haltı dökülecekti ve benden yardım dileyecekti.
Başını kaldırıp derin bir nefes aldıktan sonra nihayet konuşmaya başladı. "Müjdemi isterim abla." dedikten sonra sustu ve gülmeye başladı.
"Ne müjdesi, söylesene revan geveleyip durma." dediğimde umursamaz tavrıma kahve gözlerini devirerek tepki gösterdi. "Ben müjde diyorum sen hâlâ üzerindeki ölü toprağıyla bakıyorsun bana, ama merak etme şimdi keyfini yerine getireceğim ben senin Arjin hanım."
"Söyle hadi Revan." Zaten azıcık olan sabrımıda bu yerden bitme tüketecekti sonunda.
"Az önce anamın ağzından duydum. Ferman ağa akşama bize yemeğe davetliymiş."
"Ne?" dedim duyduklarıma inanamayarak. Akşama bize geliyor diyordu, benim yüzüne hasret kaldığım adam geliyordu.
Bir mesajla iş için İstanbul'a gidiyorum deyip giden Ferman ağa bana döndüm bile demeden evime geliyordu. Yüreğimde dört aydır dinmek bilmeyen o ince sızı yeniden belli etmişti kendini.