27.BÖLÜM

14.4K 794 427
                                    

Beğenmenizi umuyorum:)

Keyifli okumalar canlarım...

🤍

Kalbim tenime bastırdığı teninin varlığı ile çoktan ona teslim olmuş, ciğerlerim müptelası olduğu kokusuyla yeniden çiçekler açmaya başlamıştı.

Alıp verdiği sıcak nefesi kulağıma değip geçerken sert göğsüde sıklaşan soluklarımla inip kalkan göğsüme temas ediyordu. Bunu bilerek yaptığındanda zerre şüphem yoktu. Bedenini bile bile ona karşı koymadığım halde bana yaslamıştı.

Kulağıma eğdiği başını hafifçe doğrultup kemikli burnunu çenemin altına sürterek derince fakat sessiz bir soluk aldı. Kalın parmakları dudaklarımdaki perde görevini üstlenmeyi bırakmaya başlayıp çözüldüğünde tamamen bir kopuş olmadı.

Baş parmağını alt dudağıma bastırarak bırakıp diğerlerinide çenemin altına destek olarak koyup başımı dikeltti hafifçe. Burun ucunu değilde özlediğim ıslak dudaklarını boynumun kenarında hissedince yutkundum aniden sertçe.

Gözlerim, yüzünü tamamen görmüş olmasam bile ezbere bildiği adamın teninin o güzel hissiyle yumulmuştu. Ellerimse hâlâ onun koca eli tarafından esir tutuluyor ama bu esaretten kurtulmaya bile çabalamıyorlardı.

"Özledim..."

Varla yok arası fısıltısı ikimizi yerle bir edip duygularımızın kölesi etmeye yeltendi adeta.

Dudakları tenime tatlı tatlı dokunmaya devam ederkende, "Çok özledim..." dedi bir kez daha.

Özlemişti, özlemiştim.

Bu kelimelere dahi dökülemezdi bizim için, ne dersek diyelim sönük kalırdı içimizdeki o boşluk karşısında.

Sessizliği bozan tek şey onun sertçe verdiği soluk iken açtım gözlerimi. Başını doğrultmaya başladığında ise bir utanç oluştu içimde, yüzüne bakmaktan çekiniyordum. Gerçi daha gündüz vakti fazlasıyla cüretkârdım karşısında. Ama yoktu işte, şuanda o an ki cesaretimden gram yoktu içimde.

Karanlığa rakip gibi giyindiği siyah gömleğine düşürdüğüm gözlerim, sokak ışığının varla yok arası aydınlattığı karalarına bakmak için hem korkak hem de istekliydi fazlasıyla. Lâkin yapmadım, buna cesaret edip o karalara tutulma riskini göze alamayıp göğsüne bakmaya devam ettim. Elinin tersi yanağımda gezinirken bile.

Mayıştırıcı bir etkisi olan usul dokunuşları yavaştan direncimi kaybetmeme sebep olduğunda bileklerimi saran elide açılmıştı sonunda. Ve bana yaslanan bedenini yeterli bulmuş olacak ki tenime değil arkamdaki duvara yaslamıştı bu sefer elini.

"Ne o? Söndümü ateşin, bitti mi o deli cesaretin?" deyip gezdirmeye devam etti parmaklarını tenimde.

Çeneme kadar indirip hafifçe sıkarakta doğrulttu yüzümü karanlığın gölgesini düşürdüğü yüzüne. "Söylesene gülüm, niye bakmaya korkar oldun şimdi?" Sessiz olduğu kadar ağır ve ürkünçtü sesi. Beni korkutmak için ya da sinirinden değil, sabah gördüğü kadını karşısında görememenin verdiği üstünlüktü kesinlikle.

Varlığının ilan edildiği, teninin tenime temas ettiği ilk andan itibaren etkisine kapıldığımı biliyor olmasının üstünlüğü.

Alayvari sesli bir sırıtış saniyelik görünüp kayboldu dudaklarında. "Güzel, kal böyle sessiz. O güzel sesini başka şekilde duymak zaten benim tercihim." Dediğinde istemesemde anlamış olduğum imasıyla dikildi gözlerim gözlerine. Ve korktuğum oldu, içimde ona direnebilmek adına kuytu köşeye sakladığım cesaretimdende olup tutuldum yeşillerimle karalarına.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YAŞAM ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin