0.2

154 7 40
                                    

Talyadan
Karadenizin herhangi bir köyündeydik.Arazi yoldan geçerken bir yandan etrafı inceliyordum

"Hanife nenem ya kesin beni izlemiştir" diyen kaana hepimiz gözlerimizi devirdik

"Kadın seni görünce yine bayılmasinda" Yiğit böyle diyince kaanin yüzü düştü ama umursamadi.

Sonunda geldiğimizde her taraf yaylaydı.Etrafta bir kaç tahtadan ev vardi.

Tahtadan küçük bir restorant vardimDisarida masalar ve sandalyeler vardi.Ve bir sürü müşteri.

"senin ebende baya iyi is yapıyormuş kaancim" efenin sesiyle kaan gururlandi "tabi olum ne sandın sen"

Etrafa bakıyorduk, görev Hanife neneyi bulmakti.

"Uyy uşaklar, hoşgelmişsunuz daa" gelen sesle birbirimize baktıktan sonra restoranın arka tarafında yere çömelmiş, küçük tahta masanin oraya oturmuş Hanife neneyi gördük.

elinde merdane, ve masanin üzerinde un ve hamur vardi.Hanife nenenin hemen yaninda da ekmeği pisirmek icin taştan fırın vardı.

"Ne bakaysunuz öyle da gelsenuze ha yanuma" dediğinde hepimiz Hanife nenenin yanına gittik.

Yiğit, Pars, Utku, Emre ve Efecan kadının elini öpmek için sıraya girdiler.Kaan girmemisti.

Ona baktığımda bana güldü ve onları gösterdi bende onlra baktım.

En önde duran yiğit Hanife ninenin elini tutmak icin, eğildi

"Ver elini öpeyim Hanife ninem"

Hanife nine kaşlarını çatmış, Kaana dönmüştü"Ha ne deyi bu uşak" Kaan gülerken diğerleri birsey anlamamisti.

Hanife nine yigite döndü ve merdaneyle kafasına cok acitmayarak vurdu.

"Ula uşak senin başuna tas mı düştü da?" tek kaşını kaldırdi."Tas cibu kariyum ben sen bana yaşlı mi demek isteysun?"

yiğit kafasını tutarak doğrularken konuştu "yok estağfurullah Hanife ninem olur mu öyle"

"bu uşak kas kafalidur da" derken kaana bakti "nereden bulaysun bu uşakları"

Kaan Hanife nenenin yanina çöktü "Boşver sen onları Hanife sultan nasılsın bakalım?" "özledin mi beni?"

Hanife nine gözlerini kıstı"ha sen kimdun uşagum" Kaan kaşlarını havalandirirken Utku araya girdi

"Haninfe nine-" dediğinde Balca dirseğiyle onun karnına vurdu uyarma amaçlı.Utku hemen kendini düzeltti.

"Hanife Sultan sen bu kas kafalıyı doğururken, bunun yüzünü gördükten sonra bayılmış miydin?" gülerek söylediğinde hepimiz Hanife Sultana bakıyorduk.

"Ha bu o uşaktur" Kaana döndü gözlerini kıstıktan sonra utkuya döndü.

"Ben bu uşağu dogurdiktan sonra bayılmiştum çünkü, çok tipsuzdu da benim gibi mükemmel bir karidan, bunun gibi tipsizu doğurtmak mi düşerdi da"

Kaan yüzünü asarken konuştu"Aşk olsun Hanife Sultan kırıldım"

"niye uşagum sem porselen misun da" dediğinde hepimiz güldük.

Efsa yanima yaklaşıp kulağıma fısıldadı "ayni ben" dediğinde güldüm "salak"

Hanife Sultanda guldukten sonra kaana balti "Uy uşagum saka yapayrum da, ssni unitmuş olur miyum ben" kaani kendine cekip sarıldığında kaanda sarıldı

"bir an gerçek sandım Hanife sultan" Hanife Sultan gülerek sırtını sıvazladı.İkisinin sarılması bitince bize yani biz kızlara baktı

"uyy kizlar hosgeldinuz da" Lal gülümseyerek öne çıktı

"hoşbulduk Hanife sultan" Hanife Sultan gülümsedikten sonra kaşlarını çattı ve merdaneyi havaya kaldırdı

"ee hadu da bana yardum edun" dediğinde gülümseyerek öne çıktım

"ben ederim" Hanife Sultan eliyle yanini gösterdi onun yanina oturdugumda diğerleri de oturdu erkekler hâlâ ayaktaydi

"Esmaa kizum icerden yedu tane eşarp getur" dediğinde içeriden bir kadının sesi duyuldu bu Esma olmalıydı

"Tamamdur da"

"nasıl yapicaz" duru sorduğunda, Hanife Sultan gülümsedi "gösterecegum da," kafasını yukarıya kaldırdığında bize bakan erkekleri gördü tsm konusurken, Kaya ve Alya görüş alanımıza girdi.

Alya yanımıza gelirken, Kaya da erkeklerin yanına gitti ama tek bir sorub vardı saçında mavi ve pembe renginde çıtçıtlı yıldızlı tokalardan vardi ve acayip komik duruyordu.

Hepimiz bir anda güldüğümüzde Alya bana göz kırptı.HerseynAlyanin basinin altindan çıkmisti

"Gülmeyin lan shut up" diyen kayaya baktığımızda Alya konuşacakken Hanife nine konuştu

"uka delikanlu dedigun böyle seyler takmaz usak sen ne ettun" dediğinde kaya yeni farketmişti Hanife nineyo

"Napayim nene taktık iste"

"neme senun anandur tas cibu karuyum ben ne diyeysum ula sen" dediğinde hepimiz güldüğümüzde Kaya anlamamis bir şekilde bize bakıyordu

"neyse uşaklar sizde böyle başı boş durmayun gidun garsonluk yapin"

"ama-" parsin lafını bölmüştü Hanife Sultan"De hayde uşaklar de hayde" bizimkiler homurdanarak iceriye giderken biz burada öylece duruyorduk

Esma bize başörtülerini verdikten sonra iceriye girdi hepimiz başörtülerimiz taktiktan sonra Hanife Sultan konuşmaya başladı

"Şimdi cizlarum önce şöyle yayasunuz" Hanife nibe küçük ayaklı masanin üzerine un serpti.Daha sonra hamuru aldi ve biraz anladıktan sonra hamuru açtı.

Bizde aynısını yapmistik.Hanife nine bama gülümsedi"helal benum cizuma" bunu dediğinde güldük Habife nine hepimize göz gezdirirken, duruda durdu gözleri

"ula bu yigut mudur nedur sende onu bunu gibusun da" dediğinde duru hemen kafasını kaldırdı.

"Ne?" anim verdiği gerilimle bunu dedigunde, Hanife Sultan anlattı "Basbaya iste cizum, ikinuzda beceriksuzsunuz" dediğinde Duru homurdandı

Hanife nine bana döndü ve elini omzuma koydu "ha bu güzel cizum bir güzel yapay dimu talya kizum"

"evst Hanife Sultan m" dediğinde birbirimiz gumumsedk.

Hamurları açıp, Hanife nine taş fırına gönderirken Alya konusti "Bu Hanife nine aybi ben tam bir baba pro" bunu dediğinde güldük.
Balca içeriye gitti, galiba utkuyla konusucakti.

Mira bana baktı göz göze geldiğinizde bir birimize mimik yapıyorduk.

Biz hamurlari acmaya devam ederken bir ses duyduk "biz gelduk da Hanife ninem" kafamızı kaldırdığınizda eski dusman Fulyalari gördük.

.

.

.

.

.

.

.

.
.
.

.

kolay degildir| asker kurgu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin