Helikopter inmişti. Adamlar silahla ateş ediyorlardı "Deliler geliyor!" diye. Helikopterden inip sığınağın kapılarına doğru koşuyorduk.
Silahlı adamlar ateş ediyordu elindeki silahlarla. Koşmaya devam ediyorduk.
İçeri girmiştik ve kapı arkamızdan kapandı.İçerideydik, etrafa şaşkınlık içinde etrafa bakıyorduk. Etraf kocamandı içeriden taşıma araçları geçip duruyordu...
🌈
Bir odada öylece duruyorduk. Kapı aniden açıldı. Hepimiz ayağa kalktık. İçeri bir adam girdi.
"iyi misiniz çocuklar?" dedi. "Patırtı için özür dilerim sürüyle uğraşmak zorunda kaldık." dediğinde. "Kimsin sen?" diye Thomas öne atladı.
Gülümsedi "Hala hayatta olmanızın sebebi." dedi. Nasıl yani nasıl bu adam sayesinde hayattayız? "Niyetim böyle kalmanızı sağlamak... Şimdi benimle gelin. Sizi kendinize getirelim." dedi ve arkasından ilerlemeye başladık.
Bir koridorda yürüyorduk. Adam önümüzden yürüyordu biz ise arkasından onu takip ediyorduk. "Bana Bay Janson diyebilirsiniz." dedi adı Janson demek. "Burayı yöneten benim ve buradı bizim için bir sığınak, dışardaki dehşet ten korunduğu muz bir yer. Yani bir istasyon gibi düşüne bilirsiniz. Eve gelmeden önceki son bir durak gibi." Diyordu ama hala merakla etrafa bakıp duruyorduk.
"Yani bizi eve mi götürecek siniz?" dedi Thomas. Arkasını dönüp "Öylede denebilir." Dedi ve önüne geri döndü. "Ne yazık ki evinizden geriye pek birşey kalmadı."
Hala yürümeye devam ediyorduk. "Ama sizin için bir yerimiz var. Alevin ışının da bir mülteci kampı." Tekrar önünü döndü "İsyanın sizi bulamayacağı bir yerde. Hoşunuza gitti mi?" dedi ve önüne döndü.
"Neden bize yardım ediyorsunuz peki?" dedi Minho. "Dışarıdaki dünya son derecede tehlikeli bir durumda. Hepimizin hayatı pamuk ipliğine bağlı. Işıl virüsünden etkilenmeyişiniz sizi, insan ırkının devam edebilmesi için en iyi şans veriyor. Ne yazık ki bu sizleri de birer hedef yapıyor. Eminim sizde bunun farkındasınızdır."
Durduk önümüzde bir kapı vardı. "Bu kapının ardında, yeni hayatınızın başlangıcı yatıyor." Dediği an kapı açıldı.Uzun bir koridor ve beyaz duvarları vardı.
Janson önümüze geçti. "Şimdi işiniz şu kokuya bir çare bulmak olucak." Lan labirent duş var mıydı da bize pis korkuyorsunuz diyorsun...
🌹
Hepimiz duşa girmiştik. Oh be ferahlatırcı. Son 1 aydır duş aldığım yok ve kafam rahatlamıştı resmen.
Duştan çıkmıştık. Hepimize temiz ve yeni kıyafetler vermişlerdi. Üzerimde beyaz bir tişört, siyah bir eşofman ve siyah kapşonlu bir hırka vardı.
Bir odaya girdik bizi bir sandalyelere oturtmuşlardı ve bizden kan alıyorlardı. Yanımdaki doktor eline iğne aldı "Ee nedir bu?" dedim merakıma kapılıp. "Ufak bir karışım. Kalsiyum, folik asit, bütün vitaminler. Kısacası dışarıda kaybettiğiniz tüm şeyler. Hem Rahatına bak sen." dedi ve koluma iğneyi yapmaya başladı.
Etrafa bakındım. Minho bir koşu bandının üzerinde koşuyordu. Pardon yanlış söyledim. Kocam koşu bandının üzerinde koşuyordu Hahhaha Neyse ciddi olcam. Diğerlerine iğne yapıyorlardı sanırım bana verdikleri vitaminin aynısını veriyorlardı.