Odaya girmiştik. Kapı arkamızdan kapanmıştı. Herkes yüzünü bana doğru döndü. "Neydi şimdi bu?" Dedi Minho. "Geçmeni izin vereceklerini düşünmedin heralde?" Dedi Newt. "Hayır düşünmedim tabiki de." Dedim. Elimi cebime soktum ve onlara güvenlikten gizlice aldığım kartı gösterdim.
"Ama o kapının ardında ne olduğunu öğrenicem." Dedim. "Tabi tabi." Dedi Newt. Newt' a doğru yaklaştım. "Newt birşey saklıyorlar tamam mı. Bu insanlar bize anlattıkları gibi değil." "Hayır Sara bunu bilmiyorsun. Tek bildiğimiz şey bizi isyandan kurtardıkları... Bize temiz kıyafetler, yemek ve yatıcak bir verdiler. Bir çoğumuz yıllardır görmediği şeyler bunlar." Dedi sinirli ses tonuyla.
Bir anda yatağın altındaki havalandırma yerinden çıktı. Herkes kafasını yere eğdi. Yatağın altından Aris çıktı. "Meraba Sara." Dedi "Bu ne ya?" Dedi Gally. Aris gözlerini bana doğru çevirerek "Aldın dimi?" Dedi. Ona elimdeki kartı gösterdim "Aldım." Dedim.
Bi bana bı Aris' e bakıyorlardı. "Tamam belki haklısınız belki ben şüpheci davranıyorum. Ama emin olmam gerek." Yatağın altına geçtim. Onlara doğru kafamı çevirerek "Beni idare edin. Hemen dönücem." Der demez havalandırma borusunun girdim.
Dizlerimin üzerinde hızlıca ilerliyordum. Aris' le o kapının olduğu yerdeki havalandırma kapağını çıkartık. İlk önce Aris aşağıya atladı. Arkasından da ben atladım. Kapıya doğru ilerledim. Cebimdeki kartı elime aldım ve okutma yerine tuttum. Kapı açıldı ve içeri girdik.
İçeride önümüzde bir kapı daha vardı. Kapıya doğru ilerliyordum ki. Kafamı yana doğru çevirdiğinde şok olmuştum. Izdırap veren ler bir kocaman bir kapsülün içindeydi. İçlerindeki mavi sıvı asite benziyordu.
Kafamı yana çevirdim ve kapıya doğru ilerledik. İçerisi çok soğuktu. Ama gördüğüm manzara karşısında şok içindeydim. İnsanları asmışlar ve vücutlarına makineler bağlamışlardı. Bunlar cesetti sanırım.
Aris' le ilerlemeye devam ettik. Ama bu cesetler den sayılamıyacak kadar vardı. Ortalıkta ilerlerken. Uzun siyah saçlı bir cesettin tavanda aşıldığını gördüm. Bir dakika bu Teresa' mı. "Teresa!" Dedim. Koşarak yanına gittim. Yüzüne baktım ama bu Teresa değildi.
Aris yanıma geldi. "Bu Rachel." Dedi. Kafamı ona doğru çevirdim. "Onu ilk gece almışlardı... Ona herşeyin düzeleceğini söylemiştim." Dedi.
Arkamızdan sesler geldiğini duyduk. Sanırım kapı açılıyordu. Anında kapı açıldı. Aris' le koşarak cesetlerin yanındaki duvara saklandık. İçeri giren Janson' du ve yanında bir adam vardı.
"Bu kadar acil olduğuna emin misin?" Dedi Janson. "Çok net konuştu efendim... Yüz yüze görüşmesi gerekiyormuş." Dedi yanındaki adam. "Sanki başka işim yok ya." Dedi Janson.
Yürümeye devam ediyorlardı ama nereye gidiyorlardı. Ne yaptıklarını görebilmek için kafamı yaklaştırdım."Şey biraz bekleyin lütfen. Fırtına yüzünden bağlantı pek iyi değil." "Hadi yeter bağlan artık." Dedi Janson.
Önlerinde bir bağlantı açıldı. Bağlantıda Ava Paige duruyordu. Bı dakika neler oluyordu? "İyi akşamlar Doktor Ava. Sizi görmek ne güzel. Gerçi ben sizden bu kadar erken haber alıcağımı beklemiyordum." Dedi Janson. Ava Paige kafasını Janson' a doğru çevirdi. "Planlar değişti Janson. Tahminimden yarın sabah erkenden gelmem gerekicek." Dedi ve ayağa kalktı. "AA öylemi? Dört gözle bekliyor olacağız." Dedi Janson. Janson ekrana yaklaştı. "Gösterdiğimiz gelişme sizide mutlu edecektir." Dedi.
Ava Paige derin bir iç çekti. "Janson Sara iyi dimi." Dedi. Bu kadın beni terk etti. Hala iyi olup olmadığımı mı söylüyor du. "Evet kaç kere dicem Ava kızın gayet iyi. Kaç kere sorucaksınız?" Dedi. "Tamam ama Sara' ya iyi bakın." Dedi. Bu kadın niye benim iyiliği mi istiyor sen beni terk ettin terk. Beni istesen bile seni istemem. "Tamam iyi Sara' ya bakıcağız. Daha 17 yaşında zaten." Dedi. Bir dakika ben 17 yaşında mıyım? Ben kendimi 19 20 falan sanıyorum bu kadar küçük müyüm?
