[BL] After Mistakenly Binding The Matchmaker System

B.7: Zalimin Sevgilisi-7

Li Shu dikkat çekici bir şekilde sakin kaldı ve Li Yang tedirgin hissetti. Ancak kimsenin dışarı çıkmadığından emin olmak için buraya göz kulak olması için zaten birini göndermişti. Bu güvenceyle kendini biraz daha rahat hissetti. Adamları odanın dışında konuşlanmıştı ve odanın basit düzeni saklanacak yer bırakmıyordu. Yaşayan büyük bir insanın nereye saklanabileceğini merak ediyordu.

Yatak odaları çok geniş değildi, bu yüzden hızlıca dolaşabiliyordunuz. Başlangıçta Li Yang hala gülümseyebiliyordu ama etrafta dolaştıktan sonra ifadesi bozuldu. İleriye doğru bir adım attı, Li Shu'nun kolunu tuttu ve sordu, "Kişi nerede? Onları nereye sakladın?"

Li Shu onu hafifçe itti, "Neden bahsettiğini bilmediğimi söyledim. Başından sonuna kadar burada olan tek kişi benim."

"İnanmıyorum! Başka biri olmalı. O kişiyi sakladın, değil mi? Onları nereye sakladın?" Li Yang bu sonucu kabul etmeyi reddetti. Hizmetçiyle yaşanan olaydan sonra babamı kızdırmıştı. Eğer büyük ağabeyini haksız yere suçlamak için vicdansız yöntemler kullandığı izlenimini bırakmış olsaydı, özellikle de ağabey babasının teveccühünü kazanmışken, Sol Başbakan'ın malikanesinde ona yer olmayacaktı.

Kesinlikle değil!

Panik içinde başını çevirdi ama görkemli babasını gördü. Dudakları sanki bir şey söylemek istiyormuş gibi açılıp kapandı ama Li Cheng'in bakışları karşısında boğuldu. Mantık isteksizce geri geldi ve Li Yang artık babasını kızdıramayacağını biliyordu.

"Bununla nasıl başa çıkmak istiyorsun?" Gözle görülür şekilde sıkıntılı olan üçüncü oğlunu görmezden gelen Li Cheng, uzun süredir ihmal edilen en büyük oğluna döndü. Li Shu'nun son davranışının onu şaşırttığı söylenmelidir. Ne kibirli ne de aceleciydi; sakin ve bir miktar karizmayla sakin bir yapıya sahipti. Eğer başından beri bu tavrı sergilemiş olsaydı bu kadar uzun yıllar onu gözden kaçırmazdı.

Sonuçta bu, o kişinin bıraktığı çocuktu.

Li Shu komployu görmüş ve Sol Başbakan Li Cheng'in nasıl bir insan olduğunu biliyordu. "Karar vermek babama kalmış." Kalbi boyun eğmezdi ve sırf Li Yang onun oğlu olduğu için merhamet göstermezdi. Üstelik yoğun kontrol arzusu olan bir insandı; astları, kadınları, çocukları - onları sıkı bir şekilde elinde tutmaktan hoşlanıyordu.

Beklendiği gibi Li Cheng, Li Shu'nun cevabından memnun kaldı. Yüzünde hafif bir gülümseme belirdi ve ses tonu yumuşadı: "Li Yang, ağabeyini haksız yere suçladı. Bir baba olarak bu kabul edilemez. Bu yüzden..."

"Hayır baba, seni aldatmadım. Gerçekten Büyük Kardeş'in odasında saklanmış biri var," Li Yang bir "güm!" sesiyle diz çöktü, Li Cheng'in ayaklarına doğru süründü, cübbesini yakaladı ve çaresizce yalvardı, "Baba, inan bana!"

"Her şey delillere dayanmalıdır. En büyük ağabeyinizin odasında birisinin saklandığını ve bunun Xinuo'nun itibarıyla ilgili olduğunu söylediniz, ben de araştırmak için sizinle geldim. Artık ağabeyinizin odasında başka kimsenin olmadığı kanıtlandı. Başka ne söyleyeceksin?" Li Cheng'in ses tonu nazikti, duruma karşı hiçbir öfke belirtisi göstermiyordu. Ancak onu tanıyanlar, ne kadar sakin görünürse öfkesinin o kadar yoğun olduğunu biliyorlardı.

"Kanıt, evet, kanıtım var." Boğulan bir kişinin cankurtaran halatına tutunması gibi, Li Yang bu son umuda tutundu, "Bir tanığım var!"

Li Cheng'in sorgulayıcı bakışları altında, Li Shu konuşmak için inisiyatifi ele aldı, "Madem Üçüncü Kardeşin bir tanığı var, bırakın onlar babamın önünde ifade versinler."

Li Cheng: "Tanık kim?"

"Xiao Tao, Büyük Birader'in kişisel hizmetçisi Xiao Tao." Li Yang aceleyle ismi açıkladı.