29.Nepenthe

2.5K 132 6
                                    

Karanlığın çepeçevre sardığı gecede saat tam on ikiye vurduğunda insanlar yavaş yavaş mekandan ayrılıyordu.

Dudaklarının arasından süzülen zehirli duman ılık havaya hızla karışırken arada bir giriş kapısına çeviriyordu gözlerini genç adam.

Hafif silinen rujunu tazelemek için lavaboya giden genç kıza eşlik etmek için ısrar etsede kabul etmemişti Berra.

Ve hala gelmemesi genç adamın yüreğine endişe tohumları ekerken aklı onu o lanet güne götürüyordu.

Ne olursa olsun sevdiği kızın güzel ince boynuna bir yılan misali dolanan o pis elleri asla unutamazdı.

Cebindeki telefonunu açtığında karşısına çıkan yüz ile hafifçe gülümsedi ve parmaklarının arasındaki zehirden bir nefes daha çekti içine.

Yedi dakika.

Yedi dakikadır yanında değildi Berra.

Aklının ve kalbinin oyununa daha fazla dayanamadığında onuncu dakikada yanına gitmeye karar verdi içten içe.

Ama her geçen on saniyede bir elinde tuttuğu telefonuna bakarak onuncu dakikanın gelmesini bekledi ama lanet zaman çok yavaş ilerliyordu.

Ve sekizinci dakika bitmek üzereyken tam yanında hissettiği hareketlenme ile hemen sol tarafına döndü ama görmeyi umduğu yüreğini urgan misali saran sarı saçları ya da gökyüzünü andıran mavi gözleri göremedi.

Yanına gelen Berra değildi,uzun simsiyah saçları olan ve asla tanımadığı genç kız gülümseyerek kendisine bakarken farkında bile olmadan çatılmıştı kaşları genç adamın.

''Çağan nasılsın?Melek ben,hani üç ay önce senin Milano maçında tanışmıştık Esat sayesinde.Formamı imzalamıştın.Hala saklıyorum biliyor musun?''

Kim olduğunu bilmediği bu kızın uzun uzun anlattıkları hiçbir şey hatırlamasını sağlamadı,zaten bir an bile hatırlamaya da çalışmadı.

Tek düşünebildiği yanında olmayan sarı saçlı kadındı.

''Her imzaladığım formayı hatırlayamam Merve.''

Uzun boylu bir kadın olmasına rağmen zar zor çenesine varabildiği bu yakışıklı adamdan umduğunu bulamadığı için simsiyah saçını sinirle geriye attı ama yüzündeki gülümsemesini de bozmamaya çalıştı.

''İlahi sen,çok şakacısın Çağan.Benim adım Melek.Sadece Melek.''

Tiz kahkahası ile birkaç bakışı üzerlerine çekmeden önce söyledikleri ile kırılan gururunu toparlamaya çalıştı ama geceyi sessizliği ile süsleyen Berna artık dayanamadı karşısında olan bitene.

Hakan'ın koluna yasladığı başını kaldırıp bir kilometre öteden belli olan sahte gülümsemesini sundu güzel ama şansını zorlayan bu kıza.

''Çağan şaka yapmaz tatlım.''

Üç ay önce beğendiği ama aralarında sadece imza alabilmekten başka bir şey geçmeyen bu genç adamı araştırdığında tabiki avukat kuzeni Berna'yı da görmüştü,o yüzden tırnaklarını çıkarmayıp gülümsemeye çalıştı.

''Neyse,yarın bir şeyler içelim mi Çağan,hem milli takım forması aldım onuda imzalarsın belki.''

Melek arada bir telefonuna bakan genç adamın kendisine dönmeyen bakışlarına ulaşabilmek için dirseğine kadar kıvrılmış siyah gömleğinin sardığı iri ve dövmeleri olan koluna dokundu.

Dudaklarına sürdüğü çilekli lip glosunu dayanamayıp hafifçe yaladığında damağına yayılan tad ile hafifçe gülümsedi Berra.

Acaba Çağan da beğenir miydi?

NEPENTHE | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin