SÖNÜK YILDIZ

46 2 0
                                    

Bir hikâye de bocalamaktansa kitabı kapatıp hayata dönmek istiyorum. Satırlarda kaybolduğumu biliyorum ama düşünmem gereken sorunlarım var. Annem gibi. Babam gibi. Küçük erkek kardeşim gibi. Ve kendim gibi.

Hayatıma eksik yaşamaya devam edeli tam 6 yıl oldu. 6 yıl. Kalbimin yarısının yas tutmasının, annemin değişmesinin, kardeşimin doğuşunun üstünden tam 6 yıl geçti. Ki yasım hala devam ediyor.

Annemin, babama deli gibi aşık olduğunu biliyordum. Babam anneme dünyada ki tek kadınmış gibi davranırdı. Galiba çoğu zaman annemi incitmekten kaçınır ona olabildiğince hassas ve narin davranırdı. Bir gün ben de annemin babama aşık olduğu gibi kör kütük aşık olmak istiyordum ama hayat ne dram filmleri kadar acımasız ne de masallar kadar tozpembeydi.

Hayatımız normal bir şekilde ilerlerken-ki bu hiç normal değil-acı gerçeği öğrendim. Okulumuzda ki öğretmenlerimizin zehirlenip acilen hastaneye kaldırılması üzerine okul tatil olmuştu. Neyse ki o gün, iştahsızdım. Bir şey yemeden eve gitmek istiyordum, halsizdim. Şimdiden olacakların yasını tutuyor gibiydim. Eve erkenden gidip yarım kalan uykumu tamamlamak istiyordum. Anahtarla eve girip adımımı atar atmaz annemle babamın bağrışlarını duydum. O kadar şiddetli bağırıyorlardı ki, içeri girdiğim anda tüylerim ürpermişti. Yavaş adımlarla yatak odasına doğru yöneldim. Duvar kenarına gelince konuşulanlara kulak kabarttım.

"Benden böyle bir şeyi nasıl istersin! Her şeyi yoluna koyacağına dair sözlerin vardı! Bana bir daha bunu yapmana izin veremem." Annemin sözleri acı ve sitem yüklüydü.

"Senden hiçbir şeyi zorla yapmanı istemedim. Her şeyi ikimiz konuşarak hallettik. Sana zorla muamele yapıyormuşum gibi konuşma." Babam konuşma da mümkün olduğu kadar sabrını sesine yansıtmaya çalışmıştı.

"Benden hiçbir şeyi zorla yapmamı istemediğine nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Karlie nasıl doğduğunu ne çabuk unuttun!" Hiçbir şey anlamamıştım. Neler döndüğünü anlamak için kapıya doğru biraz daha eğildim.

"Bana zorla sahip olduğunu unutmadım... Unutmayacağım da. Hayallerimi elimden aldığını, gelecekten kurduğum hayallerimi bile bile, bana sahip olma isteğini hatırladıkça, senden nefret ediyorum. Sana karşı öfkem artıyor. Seni ne kadar sevsem de, nefretim sevgimden daha ağır basıyor. Artık midemi bulandırıyorsun. Karlie bu olayı bilmeden derhal burayı terk et. Artık sana sadece saf nefret hissediyorum."

Beynim durmuştu. Konuşulanlardan seçtiklerim, aklımı yitirecekmişim hissine kaptırmıştı beni. Babam anneme zorla mı sahip olmuştu? Annem babamı istemiyorken mi? Oysaki ben, babamın annemi incitmek daima korktuğunu düşünürdüm. Gözlerimin yandığını hissettim. Babam benim ilk aşkımdı. Anneme bu kadar kötü bir şey yapmış olması... Hayır. Hayır. Hayır.

Nefesimi tuttuğumu fark ettim. Hızla sindiğim yerden çıktım ve kapının ağzına dikeldim. Annemin gözü bana takıldı. Babam da annemin gözlerini takip edip beni bulduğunda babamın gözlerinden bir karartı geçtiğine yemin edebilirdim. Aynı şekilde hüzün de saklıydı. Babam bana doğru bir adım atınca hızla geri çekildim ve "Sakın!" diye bağırdım. Babam şaşırdı.

"Olayı bilmiyorsun Karlie. Tek taraflı dinlersen hiçbir sonuca varamazsın."

"Senden açıklama yapmanı istemiyorum. Şimdi annemin de dediği gibi bu evi terk et." Sözlerimi yere bakarak sürdürdüm. Olabildiğince sakin davranıyordum. Çünkü fırtınayı yalnız kaldığımda koparacaktım. Çünkü babama bakarsam gözyaşlarıma hakim olamayacağımdan korkuyordum. Babama beslediğim sevgi ve sadakat, yerini öfke ve nefrete bırakmıştı.

Babamı görmek dahi istemiyordum.

Annem elinin tersini dudaklarına götürüp, ağlamaya başladı. Hızla odadan çıkarken bana da çarpmıştı. Babam da ölüm sessizliği hâkimdi. Kapı hızla kapanırken, kapıyla birlikte gözlerimi de kapattım ve yanaklarıma sıcacık bir damla düştü. Acelesi yoktu. Düşüşünü ağır ağır, sanki acımın kalıcı olacağını kulağıma fısıldarmış gibi çenemden süzüldü. Kanepeye oturdum ama etrafı duygusuzluk kaplamıştı. Babamın evi terk etmesini istiyordum ama bir yanım da istemiyordu. İstemeyen tarafı susturdum. Susmak zorundaydı. Böyle bir hatayı telafi edemezdik. Annemin hayallerinin elinden çalınmasını, hiçbirimiz geri getiremezdik. Uzun bir süre sonra, babam kapının yanına bavulunu koydu. Ceketini ağır hareketlerle üstüne geçirirken, bana suçlu gözlerle bakıyordu. Babamın kollarına atılıp bunu nasıl yaptığını ağlayarak sormak istiyordum. Onunla nasıl hayal kurduğumu hatırladım. Bunu neden izin vermişti, hiç bilmiyorum. Kapının önünde durduğunu gördüm. Beni bekliyordu. Onu geçirmemi bekliyordu. Son kez sarılmamı istiyordu. "Erken gel baba." dememi ve boynuna sarılmamı istiyordu. Ama hiçbirini yapmayacaktım. En ifadesiz ve duygusuz bir şekilde kalkıp kapıya doğru gittim. Eğer normal bir anda olsaydık-ki değildik- babam neden üzgün olduğumu sorgulardı. Beni güldürmek için elinden geleni yapardı. Sonra sisli gergin tablo, yerini gökkuşağına bırakır, baharı getirirdi ruhuma. Başımı kaldırdım ve babamın gözlerine derince baktım. Ve babamın gözlerinde hatırladığım anım, kalbimin tam orta yerinde yangın başlatmıştı.

"Annemi asla affetmeyeceğim baba. Benim en sevdiğim pembe fırfırlı eteğimi hatayla çöpe atmış. Ama o benim en sevdiğim eteğimdi!"

Babamın kıkırdayıp elindeki gazeteyi masanın üstüne bıraktı. Ellerimle dirseklerimi tutarak, kollarımı göğsümde birleştirdim. Babam beni kucağına alıp, dizine oturttu.

"Hatayla mı yapmış dedin?" Babam kaşlarını hafif çatmıştı, gülüyordu.

"Evet ama- "

"Hatayla yaptığımız şeyler affedilmeyi bekler, Küçük Hanım." Kaşlarımı hayretle kaldırdım ve babam konuşmasına devam etti.

"Annen hatayla yaptıysa ve bu senin için önemliyse, en az senin kadar üzgün olduğundan adım gibi eminim. Annenin yanına git ve yanağına kocaman bir öpücük kondur. Sonra senin için alışverişe çıkmaya hazırım, Küçük Hanım." Asık suratımda güller açmaya başladı. Küçücük kollarımla boynuna sarılınca, dünyaları kucakladığımdan emindim.

Ama şimdi, alışverişle oyalatılacak kadar küçük bir kız değildim. İstediğim yerine yenisiyle gelmeyecekti. Kalıcıydı. Acıtıcıydı. Yakıcıydı. Babamın gözlerine bakarken istemeyerek gözümden yaş akmasına mani olamadım. Babam da aynı şeyi hatırlamış gibi, gözlerini kırpıştırdı. Hemen elimin tersiyle gözyaşımı sildim ve tekrar gözlerine baktım.

"Beni dinlemeliydin. İleride pişman olmayacağından emin olduğun davranışlar sergile, kızım. Sandığın gibi olmayan şeyler var. İnan bana."

"Aramızda bir baba-kız ilişkisi olduğundan artık emin değilim." Babam kaşlarını çattı.

"Ne demek istiyorsun, Karlie?"

"Anneme yaşattıklarını görmezden gelemem. Sana ne kadar bağlı olduğumu biliyorsun ama bu yaptığını kaldırıp, seni affedemem baba. İnan bana, hayatımda hep en güzel ve en özel insan olacağından hiç şüphem yok. Uzun bir süre seninle konuşmak ve bu evde yaşamak istemiyorum. Ben seni anlamıyorum. Anneme yaptıklarının bir açıklaması olamaz." Gözlerim dolmuştu ve bir tanesi gözlerimden taştı.

"Şimdi beni anlamayacağından eminim. Daha küçüksün ama seni asla kaybetmeyeceğim. En umutsuz olduğun anlarda bile, öldüğümü düşündüğünde bile karşına çıkacağım günü bekle. Söz veriyorum, sana olayları anlatmadan ölmene ve ölmeme izin vermeyeceğim. Ben, hala senin babanım. Senden ayrı kalamam ama madem sen istemiyorsun bu evden gideceğim ama seni görmek istediğim gün, bütün her şeyi anlatacağım gün olacak ama şimdi değil." Anahtarını ve bavulunu aldı ve kapıya yöneldi. Babamdan önce çıkıp, ilk önce ben bu evi terk etmek istiyordum. Babamdan sonra hemen bavulumu hazırlayıp, okulumuzun yatakhanesinde kalmayı düşündüm. Babam gittiği gibi bavulumu hazırlayacaktım.

"Anahtarı alman bir şeyi değiştirmeyecek. Eminim annem, kapının kilidini değiştirecektir."

"Tek tarafı dinlemen, seni hiçbir zaman bilgi sahibi yapmaz, Karlie."

"Umarım bir gün sana hak veririm, baba."

"Umarım." dedi ve kapıyı kapattım. Kapının arkasına yaslanıp kayarken, hıçkıra hıçkıra ağladım. Hayatımın değiştiği gündü, 28 Aralık.

Kapı hafızamda gürültülü bir şekilde kapanırken, aynı zamanda okuduğum kitabı da sert bir şekilde kapattım. Geçmişten şimdiye dönmüştüm. Hiç istemediğim bir şekilde. Kitabı rafa kaldırdım. Kitabın arasındaki aile resmimizi hala saklıyordum. Kitap babamın hediyesiydi. Akan gözyaşlarımı durdurmak istemiyordum. Çünkü artık ağlayamadığımı ve ruhsuzlaşmaya başladığımı düşünmüştüm. Aklımda yer edinmiş, hayatımı değiştiren anımın üstünden şimdi 6 yıl geçmişti. 6 yıldan sonra tekrar 28 Aralık'taydık. Ve aynı acı, tekrar vücudumu işgal etmişti.

YENİLGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin