1. BÖLÜM: "ENDİŞE"

21 2 0
                                    

Anneme yük olmaktan vazgeçip, kendi yeteneklerime yönelip aşçılığa başlama kararı aldığımda, annem şiddetle karşı çıkmıştı. Artık 18 yaşındaki bir genç kızdım. Annemin hayallerinin elinden alındığı yaştaydım. Annem eve geç saatlerde geldiği için çoğu zaman, dışarı çıkmama izin vermezdi. Dışarının benim için bir tehlike unsuru olduğunu düşünürdü. Ama artık büyümek istiyordum. Evde kalıp William'la vakit geçirmek, onu parka götürüp diğer çocuklarla oynamasını izlemek, okula gitmek, evi düzene sokmak, yemek hazırlamak... Bunların hiçbiri artık beni tatmin etmiyordu. Sonu gelmez isteklerin arasında çırpınıp, kurtulmaya çalışıyordum.

Umarım daha fazla batmıyorumdur.

Bu gün ilk iş başvurumun kabullenmesi üzerine, görüşmeye çağrılmıştım. Siyah kolsuz bluzumu ve altın sarısına çalan eteğimi giymiştim. Boynuma da iki rengin karışımından oluşan, çok zarif bir fular takmıştım ama içime hiç sinmemişti. Yaşımdan daha büyük duruyordum. Belki de iş başvurumun kabulü için, bu gerekliydi. 18 yaşındaki bir kızın görüşmesini nasıl kabul ettiler, hala aklım almıyordu. Sonuçta hiçbir yerde çalışmamıştım. Çalışmak konusunda tecrübesizdim. Ama bu harika yemekler yaptığımı değiştirmiyordu. Boy aynamdaki görüntüme yüzümü buruşturarak baktım ve oturma odasında oturan William'ın yanına koşar adım yürüdüm. Tabii topuklularla yürünebilirse...

"Hey, nasıl olmuşum?" dedim William'a. Bana pür dikkat baktıktan sonra "Karlie, benim biricik ablam! Çok güzel olmuşsun!" dedi ve boynuma sımsıkı sarılmak üzere koşarak yanıma geldi. Bende eğildim ve ona kollarımı açmıştım ki, bir şeyi unuttum: Ayağımdaki topuklu ayakkabıları ve hareketimi zorlayan dar eteği. William, üzerime atladıktan sonra dengemi kaybedip sağ tarafa düştüm ve ani bir hareketle William'ı kucaklayıp karnımın üstüne oturtmayı başardım. Üstüne düşmemden iyidir. İkimizde birbirimize kahkahalarla baktık.

"Seni küçük bücür, ikimizi de düşürdün!" dedim ve onu üstümden kaldırdım. Koltuğa yönelirken "Ama bu cezasız kalamaz!" dedim ve hemen onu koltuğa atıp gıdıklamaya başladım. Kahkahaları evin boş duvarlarını doldururken, aslında birlikte ne kadar mutlu olduğumuzu ve onu yalnız bırakma düşüncesinin kalbimi ne kadar da ağırlaştırdığını hissettim. İkimiz de yorulunca, koltuğa, küçük kardeşimin yanına oturdum. "Karlie, saçların tam istediğim gibi dümdüz olmuşlar. Sana kıvırcık saç yakışmıyor," dedi William. Avucuna aldığı bir saç tutamımla oynuyordu. "Sende kıvırcık saçlısın. Ben sana kıvırcık saç yakışmıyor diyor muyum?" dedim neşeli bir sesle ve elimi saçlarına daldırıp karıştırdım. "Çünkü bana kıvırcık saç yakışıyor." dedi ve gülmeye başladı. "Hmmm... Bana İyi Şanslar Öpücüğü bahşeder misin, Bay Kıvırcık Saç?" dedim yanağımı yüz hizasına getirerek. Küçük ve narin bir öpücük bıraktıktan sonra, ben de onu başından öptüm. Duvarda ki saate baktım. Son yarım saatim vardı. Hızla koltuktan kalktım "Artık ablanın gitmesi gerek. Olabildiğince erken gelmeye çalışacağım. Evden çıkmayacağını biliyorum. Masanın üzerinde birkaç tane çikolata var, yemeyi unutma." dedim ve göz kırparak ceketimi ve çantamı alarak evden çıktım. Annem istemeyerek arabanın anahtarlarını vermişti. Arabayı çalıştırarak, nefesimi düzenlemeye çalıştım ve restoranda gitmek üzere yola çıktım.

Tam bir aydır hayalini kurduğum Light Restoranda kavuşmak üzereydim. Dışarıdan eğik bir yazıyla Light yazıyordu. Hızla içeri girip, görüşmemin olduğunu söyledim ve bir görevli tarafından asansörle en üst kata çıktık. Geldiğimi haber veren bir bayan, girebileceğimi söyledi. İçeriye girdiğimde odada kimseyi göremedim. "Buradayım, Bayan Walker." Ses odanın sol tarafından gelmişti. Sol tarafta bir oda daha olduğunu fark etmemiştim. Hızlı adımlarla giderken, topuklu ayakkabıların çıkardıkları sese lanet ettim ve adımları yavaşlattım. Kendimi hiç de olduğum gibi hissetmiyordum.

YENİLGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin