Girişi Aurora'nın bu şarkısının introsundan esinlendim.
İyi okumalar...
★★★
«Canfer'in ağzından»
Hey,
Orada mısın?
Oradasın.
Beni dinle...
Git.
Direnmiştim.
Hâlâ direnmeye çalışıyordum, çok zor vermiştim kararımı. Elim sürekli o şeyi çıkarmak için kulağıma gidiyordu. Beynim karıncalanıyor; varlığını hissetmek kendimden nefret etmeme sebep oluyordu. Kendimden nefret etmeyi hiç kesmemiştim zaten ya, verdiğim kararlar bunu daha çok pekiştiriyordu.
Pınar'ın sorusu, sonrasında yaşadığımız bütün olaylardı yeniden bana bu cihazı aklıma düşüren. Aylar önce, şahit olduğum bir olay yüzünden bir daha asla işitme cihazını takmamaya kadar vermiştim. O şeyi görmek, beni direkt geçmişe götürdüğü için aylar boyunca takmayı aklımdan bile geçirmemeye özen göstermiştim. Kendime söz vermiştim, takmayacaktım. Şu ana kadar verdiğim hiçbir sözü tutamadığım gibi onu da tutamamıştım. Kendime söz verdiğim konuların, imtihanım haline gelmesinin sebeplerini sayabilirdim. Aklım, sebebi Batı, diye ısrar etti, beni bu konuda asla rahat bırakmıyordu; kalbimi dinlemeyi zaten seçmedim.
Babama, sadece bir hafta takıp sonrasında çıkardığım işitme cihazını, yeniden takmak istediğimi ifade etmiştim. İnanmamış, dalga geçtiğimi düşünmüştü. Bu radikal kararımın nedenini sormuştu.
Nedeni?
Nedeni...
Hey, duyuyor musun beni?
Ben biliyorum nedenini, söylememi ister misin?
Beni yalnız bırak, lütfen.
Nedenini bilmiyordum. Ona da bunu söyledim. "İstiyorum." dedim. "Sadece istiyorum, nedenini sorma, yanıtlayamam."
Bu konuda dalga geçemezdim, ne dediysem, ne düşündüysem oydu. Babam da bunu sonradan anlamıştı. Sarkastik davranıyorsam, sorunu ciddiye almak istemiyorum demekti ve bu hususta, aklımdan geçen en son şey bile değildi.
Hey, orada mısın? Oradasın, biliyorum.
Seni duyuyorum, sadece sus.
İsteğimi söyledikten sonra babam direkt anneme koşmuş, cihazı yeniden takmayı düşündüğümü söylemişti. Annemin yüzündeki o ifade, bana kendimi bir kez daha iğrenç hissettirmişti. Benimle iletişim kurmaya çalışmak onu o kadar zorluyordu ki, babam ona artık duymak istediğimi söylediğinde bana sarılmaya kalkmıştı. Zoru kimse sevmezdi, kolay hep kolaydı. Bir uğraşı istemezdi. Cihazı takarsam o seslenirdi, ben duyardım. Kendini anlatmak için karşıma dikilmek zorunda olmazdı. Bana işaret dili kullanmak zorunda kalmazdı.
Zorunda kalmak.
Bir eylemi isteksiz yapma durumu.
Bir annenin çocuğuyla farklı bir yoldan iletişim kurma mecburiyetinde olması.
Mecburiyet.
Duvarlarının sebebi annen değil miydi?
Kendinden nefret etme sebebin de oydu.
![](https://img.wattpad.com/cover/364564076-288-k205006.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bal köpüğü ve mavi [bxb]
Romanceİşitme engelli Canfer ile okul voleybol takımının liberosu Batı'nın hikâyesi... ancak her şey sadece göründüğü gibi değil. [slowburn] [düz yazı & texting]