«Canfer'in ağzından»
Bir çın sesi,
gözlerimin önünden geçip giden küçük gri noktalar,
ve aniden dikelen tüylerim.
.
.
."Vay, kimleri kimleri görüyoruz ya?"
Aha seninki.
Sus yoksa kafamı servisin camına vura vura parçalarım ve senden eser kalmaz.
Vay anasını, çok korktum ya. Sakin ol.
Sinirden derimin kaşınmaya başladığını ve gözümün attığını hissettim, işi gücü bırakıp kaşınan yerlerimi derim parçalanana kadar kaşımaktı tek isteğim.
Hayır, belki de karşımda bacaklarını sonuna kadar açıp koltuğa yayılmış gevşeğin tekine haddini bildirmek olabilirdi, emin değildim.
"Kadere bak. Kimler, kimlerle bir araya geliyor?" diye devam etti Batı.
Aynı okul, aynı sınıf ve aynı servis. Sence tesadüf mü? Bence seni takip ediyor, seni çıldırtmak istiyor, seni alay konusu yapmak istiyor, seni sıkıştırıp mahvetmek istiyor, seni-
Yüzümü buruşturdum. Ellerim hırsla yumruk hâlini aldı. Batı'nın alaylı sesini duymazdan gelmek ve kafa seslerimi susturmak için harekete geçtim. Daha fazla ayakta dikilemezdim çünkü servis şoförü öğrencilerden biri vasıtasıyla beni uyarmıştı. Servisin en başından en sonuna kadar gözümü tekrardan gezdirdim. Yanına oturabileceğim birinin olup olmadığını kontrol ettim ancak tek boş yer Batı'nın yanında oturan gözlüklü kızın yanıydı, tekli koltukların hepsi doluydu. Bu durum beni hiç hoşuma gitmemişti. Ben insanlarla dip dibe oturmaktan haz etmezdim. Pınarla aynı sırada oturuyorduk ancak servis koltukları gibi yapışık değildi sandalyelerimiz, bu sebeple onunla yan yana otururken bu denli sorun çıkmıyordu.
Şimdiki durumun aksine...
İstemeye istemeye kızın yanına oturdum. Neyse ki tam cam kenarındaydım, kendimi böyle oyalayabilirdim. Her ne kadar evle okul arası çok uzak olmasa da, onunla beraber bu kadar yakın oturduğum için vakit geçmek bilmemişti.
Yol boyunca kafamda geçen günlerde duyduğum melodiyi oynatıp durdum, defalarca ve defalarca. Bir ara yine cihazı kulağımdan söküp atmak istedim. Onun kendince benimle dalga geçen sesini duymak zorunda olmam, beni işitme cihazını takıyor olmamdan daha çok rahatsız hissettiriyordu.
Nihayet okula vardığımda en arka tarafta kaldığım için ilk önce öndeki öğrencilerin inişini beklemek zorundaydım. Onlar inişini bitirdiklerinde yanımdaki kız, Batı'yla aramda geçen gerginliğe şahit olduğundan dolayı olacak, hızlı hareketlerle oturduğu koltuktan kalktı ve araçtan indi. Canıma minnetti. Bütün yolculuk boyunca sadece sevgilisiyle mesajlaşmış, oturduğu yerde de duramamıştı. Gözlerimi devirmekle yetindim, sırf bunun için sorun çıkaracak biri değildim.
Tek kişi hariç herkes araçtan indiğinde kimseye çarpmadan inebilecek olmama sevinmek üzereydim.
Üzereydim.
Batı'nın hareketsizliğini sorgulamaya fırsat kalmadan ve ben, cam kenarında oturduğum koltuktan kalkamadan hemen yamacımda bitti. Önümde koltuk, sol tarafımda cam, sağ tarafımda beni sıkıştırmış bir Batı olduğu için kalkma şansım ortadan kalkmıştı.
Mavi gözlerinin içimi delip geçtiğine emindim. Nefesim yavaş yavaş sıklaşmaya başlarken paniklememek adına suratına bakmak da, ona dokunmak da istemiyordum.
"Kalk." dedim, nasıl çıkardığımı bilmediğim yumuşak bir sesle.
Bir 'cık' sesi çıkardı ağzından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bal köpüğü ve mavi [bxb]
Romanceİşitme engelli Canfer ile okul voleybol takımının liberosu Batı'nın hikâyesi... ancak her şey sadece göründüğü gibi değil. [slowburn] [düz yazı & texting]