Bir dakika lan. Ben milletin içinde, yaralarıma, neredeyse üstüm yok iken ve o gri kazağımı belime takmasaydım silahım gözükecekken. Lan bana bir utanç geldi.
Sen utanmaktan ne anlarsın lan?
Biz de insanız heralde. Askeriz diye utanma duygusu yok mu sanıyorsun.
İç sesimle olan konuşmayı kesip evime doğru yürümeye başladım. Şimdi şurdan bakıyorum da bunların yarısı erkek a*ına koyıyım.
Elimi cebime atacakken telefonumun cebimde olmadığını gördüm. Has s*ktir. Boku yedim lan ben. Lan ya albay ararsa. Ya görev gelirse. Ya telefondaki kiliti çözüp bütün karargahın ismini alırlarsa.
Abartma be. Öyle dikileceğine parka dönüp alsana.
He, doğru diyon.
Arkamı döndüğüm anda taş duvara çarptım. Burda duvar yoktu ki geldiğimde. Kafamı kaldırdığımda göz göze geldiğimiz ama ismini hatırlamadığım bana aşağıdan aşağıdan bakıyordu. Alt tarafı boyum 1.78. Onun boyu 1.95'se ben ne yapıyım?
Peki sen niye buna takıldın?
İç sesimin sorusunu boş verip adama döndüm. Baya kalıplı ve yakışıklıydı.
"Buyrun."dedim ne istediğini sorarcasına. Çünkü bıraksam öyle gözlerime bakıcaktı. Benim telefonum vardı demi. Lan, bide bu adama çok yakınım.
Hemen bir adım geri çekildim ve hafiften parka bakındım telefonum orda mı diye. Yok olduğunu görünce bakışlarım adamla buluştu.
Bir elini kaldırıp bana bakmaya devam etti. Eline baktığımda benim telefonumdu. Elimi uzattığımda telefonu verdi.
"Teşekkür ederim."dedim. O da "Karan. Karan binbaşı."dedi gözünü kırparak. Lan benim Karan diye tanıdığım yok ben seni nerden tanıyacam.
Lan salak. Bu ilk gün İdil de mantı yediğimiz yerde bize silah çeken değilmi. Hani timi de vardı.
Alınından öpebilsem öpücem. Afferim kız Naciye.
Eve gelmiş, banyo etmiş koltukta oturuyordum. Daha saat 09:03'dü. Erken gitmekte fayda var diye ayağa kalkıp hazırlandım karargaha gitmek için.
Hazırlanmış, evden çıkmış motoruma doğru ilerliyordum. Hava sıcaktı ve arabam sıcaktan dolayı lastikleri inmişti.
Tim de karargahtaydı heralde. Motoruma binip karargaha doğru yol aldım.
Karargaha ulaşınca nöbetçi beni durdurdu. Hiç uzatmadan asker kimliğimi uzattım. Bir kimliğe bir bana baktı. Sonra kendine gelip tekmil verdi. 'Rahat' komutumla rahata geçip karargaha geçmeme izin verdi.
Motorumu en dip köşeye park etmiş karargahın içine doğru ilerliyordum. Girince ilk anlam veremesem de bir kaç askerin gözünde nefret vardı. Peki neden? Buraya gelişim neden onlara nefret kazandırmıştı. Şimdi baktığımda bir kaç kişide değil neredeyse herkesin gözünde nefret vardı.
Çok umursamadan albayın odasını bulduğumu gördüm. Albayın postası kapının önünde dikilmek yerine, sandalye çekip oturmuş, eline çay almış höpürdete höpürdete içiyordu.
Önünde dikilince ilk ayakkabıma sonra ise yavaş yavaş yukarı çıktı gözleri. İlk şaşkınlıkla sonra ağzını aralama zahmetinde bulundu.
"Buyur bacım."dedi. Konuşma şekili karadenizlileri andırıyordu. Elinde de çay varsa kesin rizeliydi.
Kapıyı kafamla gösterip "Albay müsait mi?"dedim. Soruma "Dur bir sorıyım bacım." cevabını verdi. Kafamı salladığım da o da kapıyı tıklatmıştı.
İki dakika sonra albayın postası çıktı. "Sizi bekliyor bacım."dedi ben sormadan. Kafa salladım ve kapıyı tıklattım.
'Gir' komutuyla içeri girdim. Girdiğim anda tekmil verdim. "BİNBAŞI / LEYLA RÜYA KOR / ŞIRNAK"diye hafif yüksek sesimle bağırdım. Albayın 'Rahat' demesiyle rahata geçip bekledim. Otur dediğinde oturmadım. Gururla gülümsemişti. Sonra gülümsemesini sildi.
"SEN EMİRLERE İTAATSİZLİK Mİ EDİYORSUN ASKER?!"diye bağırdı. Cümlesinin bitimiyle karşısında ki koltuğa oturdum.
Albaya dosya işlerini halletmek için erkenden karargaha geldiğimi, bunun için odamın anahtarını istediğimi ve iznimi bitirmek istediğimi söyledim. Albay da iznimi bitirmek istediğimi söyleyince iznimi bitirmek yerine bir haftaya çekmişti. Bir hafta içinde başlayabilceğimi söylemişti. Odamın anahtarını alıp odadan baş selamı vererek çıkmıştım.
Kapıda ki albay postası albayın odasına girdi. On saniye sonra çıkınca yanıma doğru gelip ilk tekmil verip sonra "Albay beni sizin odanıza kadar götürmemi emretti komutanım."dedi.
Odamın önüne gelince albayın postası gitmişti. Bende odamın kapısını açmış içeri girip incelemiştim. Benim sol tarafımda kalan kahverengi bir masa, bir sandalye, masanın karşısında çift ve yanlarında tekli koltuklar vardı. Tam ortasında da orta sehpa dedikleri şey vardı. Sol tarafa baktığında iki tane dolap vardı. Onun haricinde odanın tam ortasında odanın neredeyse yarısını kaplayan beyaz bir halı vardı. Duvarlar krem rengine boyalı, fayanslar ise tahta ve çizgili beyaz ve açık turuncuydu.
Oda güzeldi. Tam benlik olmasada iyiydi. Bir de karargahta oda mı beyenecektim? Ne geldiyese o.
Dolapların birine ilerleyip açtım. Temizlendiği aşikardı. Açtığımda üç tane üniforma duruyordu. Birbirinden tek farkları yeşilin farklı tonlarıydı.
En koyu tonda ki üniformayı alıp giydim. Yakışmıştı. Beremi takmadım. Sonuçta kapalı alandaydık. Ama yanımdan ayırmadan masaya doğru ilerledim. Masanın arkasında da dosyaların bulunduğu, yanları kapalı, beş tane alt alta dizilmiş raf vardı.
Dosyaları yeni halletmiştim. Hepsi bitmişti. Bende bitmiştim. Ne bitmez dosyalarmış arkadan. Kırk göreve gitsem bu kadar yorulmazdım.
Kapının tıklatılmasıyla doğruldum. Üstümü düzelttikten sonra 'Gir' komutunu verdim. Odaya giren albay postasıydı.
"Er Mustafa Kırşan / Rize Emret Komutanım"dedi hafif yüksek sesiyle ve topuk selamı vererek.(Neyse artık) Tahminim doğruydu.
Çok uzatmadan "Rahat Rizeli. Ne oldu?"dedim ayağa kalkarak. 'Rahat' komutumla rahata geçmişti. Sorumu hiç beklemeden cevapladı.
"Albay sizi çağırıyor komutanım."dedi. Kafamı sallayıp "Çıkabilirsin."dedim. Kafa selamı verip çıktı.
Beremi kafama takıp hiç beklemeden odadan çıkıp albayın odasına doğru hızlı ama sert adımlarla ilerledim.
Albayın odasının önünde durduğumda kapıyı çaldım. Albay gir diyince hemen girip tekmil verdim. Albayın rahat demesiyle rahata geçip gelecek yeni emri bekledim.
Göz ucuyla koltuğa baktığımda Karan vardı. Sabah bana telefonu veren ve restorantta silah çeken adamdı. Albayın emriyle oturdum.
Büyük ihtimalle göreve çıkacağim.
Çıkacaktım değil, çıkacağız.
×××××
Hello. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Benim çok uykum var ve bölümü hemen atmak istedim.
Bölüm nasıldı? Umarım beğenmişsinizdir. Hatalarımı mağdur görün ne olur. Biliyorum çok hatam var.
Ben karakterleri verip gidiyorum.
Leyla Rüya Kor?
Karan?
Rizeli?
Rizeliyi öylesine ekledim. Hadi bayy.❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Ailem Mi?
RandomLeyla Rüya Kor. Dağların korkulu rüyası. Görevden geldiği zaman telefonuna bakar ve hayatı değişir. Güzel günler yaşanır, kötü günlerde.