Bölüm 6 - İddianın Bedeli

100 47 1
                                    

bu fici nasıl final yapacağımı düşünüyorum

🪐

Gözlerim duvarda asılı olan yeni iş ilanlarında geziniyordu, kafeden ayrılmayı planlıyordum tabii yeni bir iş bulabilirsem en kısa sürede yapacaktım bunu. Birden bire gök gürlemye başladığında yutkunarak havaya baktım, bugün hava durumu yağışlı göstermiyordu oysa. Telefonumu açıp hava durumunu kontrol ettim. Yüzde yetmiş yağışlıydı ve ben iki gün sonrasının hava durumuna bakmıştım. Kafam gerçeken yerinde değildi.

Yağmur damlaları düşmeye başladığında ıslanmamak için hemen yandaki markete koştum ve market kapısını tüm gücümle zorlarayarak içeri girmeyi başardım. Benim gibi yağmura hazırlıksız yakalanmış birkaç kişi camdan dışarıyı seyrediyorlardı kasiyerle birlikte. Yandan bir sepet aldım ve marketin içinde dolaşmaya başladım. Jisung eve dönmeden önce abur cubur almam konusunda beni sinsice uyarmıştı.

Fiyatlarını da kontrol ederek alışverişime devam ettim, penim peşimden de birisi aldıklarımı alıyordu. Onun kim olduğuna bakmadan rafların arasında ilerlemeye devam ettim. Minho için acılı tarzda yiyecekler alırken Jisung için tatlı ve çikolata içeren yiyecekler almaya özen gösteriyordum.

Kafam alışveriş yaparken bile karmakarışıktı ve tahmin edersiniz ki aklım hala Yeji'deydi. Tamam o çocuğa aşık olabilirdi ve beni henüz tanımıyordu fakat bundan aşırı rahatsız oluyordum. O çocukta adlandıramadığım kötü enerjileri almaya devam ediyordum. Günlerdir yeni bir şey paylaşacaklar korkusuyla hesaplarını kontrol ediyordum. Henüz yeni paylaşımları yoktu bu yüzden içim bir nebze olsun rahattı.

"Önüne bakmadan dolduruyorsun." diye resmen ciyakladı yanımdaki beden. Gözlerimi kısarak ona döndüm bu sima fazla tanıdıktı. Hafzamın dip köşelerini kontrol ettim tabii ya Yeji'nin yakın arkadaşı Lia'ydı. Yere düşürdüğüm çikolata paketini aldı ve rafa yerleştirdi. Şaşırıp sepetime baktım içinde daha önce hiç almadığım yiyecekler vardı ve sepet tamamen dolmuştu.

"Dalmışım." dedim durgun sesle. Lia'nın gülümseyen suratı bir anda soluvermişti, kaşlarımı çattım ve ne oldu dercesine başımı salladım ona. Rafın üzerinden rastgele bir çikolata aldı ve paketini açıp ağzıma doğru uzattı. Tek kaşımı kaldırıp ona diktim gözlerimi, birden böyle samimiyet beklemiyordum çünkü.

"Betin benzin soldu ye bunu iyi gelir. Hem ver bakalım o sepeti zaten zor tutuyorsun elinden her an düşecek gibi." elimden sepeti aldığında ısrar etmedim ve bana verdiği çikolatayı yemeye başladım. Portakal aromalı çikolata ağzımın içinde dağılırken ben meraklı gözlerle onu izliyordum. Beğenmediği yiyecekleri tekrar yerlerine koydu ve yanıma geldi, onları sevmediğimi nasıl anladı bilmiyordum ama bu kız bana çok garip geliyordu.

"Seni kafenin üniformalarıyla görmeyince bir yabancı geldin gözüme. Neyseki o dalgın gözlerinden tanıyabildim." dedi yanıma sokularak. Onu kendimden uzaklaştırmak için hamle yaptım yani kolumu uzattım ama o yanlış anlayarak koluma tutundu. Dişlerimi sıkarak bana karşı samimiyetine göz yummaya çalıştım.

"Adın Ryujin değil mi? Bir arkadaşımdan öğrendim, aslında seninle daha güzel bir ortamda konuşmak isterdim ama kısmet bu mekanaymış. Ee nasılsın? Ah benimki de soru az önce neden daldın gittin sen öyle bir an beynin durdu sandım." soluklanmadan konuşmasını hayretler içinde izlemiştim c,dden asla susmak bilmiyordu. Ağzını arka rafımda duran koli bantlarıyla bantlamak isterdim ama ayıp olurdu sanırım.

"Sen hep böyle çok konuşur musun başımı ağrıttın da." diye söylenerek kasaya doğru yürüdüm. Dediklerime biraz bozulmuştu ama ayaklarını kalçasına vura vura yanıma geldi. Kedi gibi kendimden uzaklaştırmaya çalıştıkça daha da yanımda bitiyordu. Kediden çok baş belasıydı.

Tardiness ٭ Ryeji Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin