Gurbetteki Gelin Bölüm 6

58 0 0
                                    

O sene izin dönüşü tekrar İstanbul'a uğradık. Ahmet, annem ile balkonda oturup izin boyunca kaç para harcadığımızı hesaplamış. Çıkan sonuç ise, 2o.oooTL. Ama bu 2o.oooTL'nın sadece 62o TL'sını benim için harcadığını unutmayalım lütfen. Bir iznimizi daha kavgalı ve olaylı bir şekilde geçirdikten sonra Fransa'ya geri döndük.

Kaynanam Türkiye'den poşet poşet havlu ve dantel ipi almış. Görümcem Sevinç'in çeyizine örmemiz için önce diğer eltilere götürmüş. Onlar da "Biz bilmeyiz, biz yapamayız." demiş başlarından savmışlar. Kaynanam en sonunda ipleri bana getirdi. "Kimse yapamıyor, Sevinç'e bir kaç parça bir şey yapar mısın?" dedi. İyilik bende kalsın dedim oturdum onlarca havlu kenarı ördüm ve tek tek havlulara geçirip teslim ettim. Ellerimde egzama olduğu için, sağ avcumu tamamen açamıyordum ve bazen çatlıyordu. Parmaklarımın eklem yerleri sürekli yarık yarık kanardı ve tığ hep yanlışlıkla yarılan yerlere girer canımı yakardı. İçim sızlaya sızlaya ördüğüm o dantelleri, diktiğim bembeyaz havluları, seneler sonra ailece mangala davet ettiklerinde bahçede duran kirli bir plastik bahçe masasını silerken görecek ve canım yanacaktı.

Aradan aylar geçti ve bir gün e-posta hesabıma kız kardeşimin Facebook'tan daveti geldi. Kardeşim aylardır hesap açmam için ısrar ediyordu. Her ne kadar önceleri istemesem de daha sonra hemen ikna oldum ve bir hesap açtım. "Tuğba abla çok kafa kızlar var, hepsi de Hint hayranı. Mutlaka gelmelisin!" diyordu. Pek çok arkadaş edinmiştim. Benim gibi gurbette yaşayan Mehtap adında bir arkadaş edindim. Mehtap karışık kliplerden videolar yapıyordu. İlgimi çekince sordum ve bana da öğretince boş vakitlerimde videolar yapmaya başladım. Oldukça güzel videolar hazırlıyordum. Daha sonra yaptığımız videoları Youtube 'ta ve Facebook'ta kurmuş olduğumuz gruplarda paylaşmaya başladık. Gruptaki arkadaşlarımızın da hoşuna gidiyordu hatta istek de almaya başlamıştık. Bir gün Hintçeden çeviri yapan bir arkadaşımızdan şarkı çevirisi istemiştim. İkinci kez istemeye yüzüm kalmayınca kendim çevirmeye çalıştım. Tembel bir öğrenci olduğum için İngilizcem de yoktu doğal olarak. O yüzden ben de Google Çeviriyi kullanarak İngilizceden çevrilmiş şarkıları Türkçe'ye çevirmeye başladım. Bir şarkıyı çevirmek birkaç günümü alıyordu ama zihnimi meşgul ediyordu. Çeviri yapmanın, yavaş yavaş bana iyi geldiğini fark ettim. Hemen her gün ev işlerini bitirip, kızımı uyutup hemen şarkı çevirmeye oturuyordum. Birisi bitince hemen diğerine geçiyordum ve çevirdiğim şarkıyı da Youtube'a ekliyordum. Youtube benim için bir depo gibiydi, oraya yüklediğim videoyu Ahmet görüp de kızmasın diye hemen bilgisayardan silerdim. Bir, iki, üç derken onlarca şarkı çevirmiştim. Gruptaki arkadaşlar artık video düzenleme yerine şarkı istemeye başlamışlardı. Şarkıları çevirirken kullanmam için bir de isim gerekiyordu bana. Ben de adımın başına İngilizcede "tarafından" anlamlarına gelen "By" ekledim. Artık "By Tuğba" adıyla çeviriler yapmaya başlamıştım. Evde her ne kadar mutsuzsam da Hintçe şarkıları çevirmek beni başka dünyalara götürüyor, kafamı da dağıtmış oluyordum.

Şarkıları çevirdikçe "Bhagwan" diye bir kelime gördüm. İnternette arattığımda yarı insani yarı hayvani görünümlü tuhaf resimler görüyordum. O zamanlar Facebook"ta Pakistanlı bir arkadaşım vardı. Ona Bhagwan'ın ne olduğunu sordum. O da bana, "Bu konuyu ben sana yeterince açıklayamam. Seni başka birine yönlendireceğim." diyerek beni bir Hinduya yönlendirdi. O'na Bhagwan'ın ne olduğunu sordum. Bana, "Eğer birine Bhagwan nedir diye sorarsan sana bunun ne olduğunu anlatmak için "God" der. Ama bu Bhagwanlar, Hindular için Tanrı'dır. " dedi. Bu konu ilgimi çekmeye başlamıştı ve bir süre çeviri yapmayı bırakarak, Bhagwanları araştırmaya başladım. Gördüklerim karşısında hem şaşırıyor hem de sinirleniyordum. Bu nasıl olabilirdi? Bu varlıklara nasıl inanıp tapabilirlerdi? Aklım almıyordu. 

Kendi fotoğrafımı sosyal medyada hiç paylaşmadığım için herkes beni merak ediyordu. En yakın arkadaşlarım dışında yüzümü gören de yoktu. Hatta o çevirileri yapan kişinin ben olmadığımı, başka bir Hintliye yaptırdığımı söyleyenler olmuştu. Ama o gün ben hastanede canımla cebelleşirken arkadaşım sandığım için güvenerek telefon numaramı verdiğim Çisem adındaki bir kız whatsaap uygulamasından fotoğrafımı çalmış ve gruplarda paylaşmıştı. Fotoğrafta gözlüklü olduğum ve bir elimle de gözlüğü tuttuğum için zaten yüzümün yarısı görünmüyordu. Fotoğrafım grup grup paylaşılmış ve akıllarınca benimle alay etmişlerdi. Çok çirkinmişim. Bana yapılan serumlar ve iğnelerden sonra biraz kendime gelince habersizce arkamda kopan fırtınaları sosyal medyaya girdiğimde bana gönderilen ekran görüntüleriyle öğrenecek, hem kandırılmışlıkla hem de öfkeyle hastane odasında delirecektim. Şahsi profilimden ne paylaşsam, ekran görüntüleri alarak gruplarda paylaşmaktan zevk alan bir kitle vardı. Paylaşacak hiçbir şey bulamasalar, "By Tuğba hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye bir paylaşım yapıyorlar, o bile gruptaki en fazla etkileşimi alabiliyordu. Bazı şeyler hiç değişmedi.

Gurbetteki GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin