Zaman hiçbir şeyi düzeltmiyordu. Sadece sorunların yenisini hazırlıyordu. Aslında hiçbir şey bitmemişti her şey yeniden başlıyordu.
Başlatmak yada bitirmek bizim irademiz dışındaydı. Yaşanılacak olan her türlü yaşanıyordu.
Bize kalan kısmıysa mücadele edebilmek ve hayatta kalmayı başarabilmekti.
Biz daha mücadele etmeden kaybedendik; hayatta kalmaya çalışmadan ölmeyi dileyenlerdendik.
____
Gece sabaha karşı uyumuştum.
Yaklaşık yarım saat önce uyanmış yattığım yerden öylece tavanı seyrediyor dum. Zihnim bomboştu.
Hiç birşey düşünmüyor dum.Telefonuma uzanıp saatte baktım. Dokuz çeyrekti. Günlerden ise pazartesiydi. Yaklaşık bir kaç gün geçmişti Laurel Galaksisinde. Pazar günü doğum günüm olduğu için kesinlikle eminim buradan o gün gitmiştim. Orada ki üç gün burada bir güne denkti. Zaman her iki galakside de farklı işliyordu. Teyzemin bunca geçen zamana kadar neden aramadığı belli oldu. Sadece bir gece geçmişti çünkü.
Aklıma teyzemin gelmesiyle birlikte onu aradım iki kez çaldıktan sonra teyzem telefonu açtı. Normal bir şekilde teyzemle konuşup telefonu kapattım. Teyzem tüm bu olanları mutlaka biliyordu ve çok güzel teyze rolünü oynuyordu. Kesinlikle bunları benden sakladı diye ona kin beslemiyordum. Her ne olursa olsun o bana teyzelik yapmıştı daha da önemlisi annelik yapmıştı. Acaba teyzem dünyalı mıydı? Tüm bu olanları bana ne zaman söylemeyi düşünüyordu ki? Yada söyleyecek miydi?Hızlıca bir duş alıp giyindim. Daha önceden arkadaşımla birlikte tatillerde çalıştığımız mağazaya iş görüşmesine gitmek için evden çıktım. Uzun zamandır görüşmediğim arkadaşımı çok özlemiştim. Onunla çalışmak bana çok iyi gelecekti.
Eylül'le biz yaklaşık beş yıldır arkadaşız onunla hiç kavga ettiğimizi hatırlamıyorum bile arkadaştan öteydik biz onunla. Aramızda kan bağı yoktu ama kardeş gibiydik birbirimizin ailesiydik. Sığınağıydık...
Eylül giyim mağazasında çalışıyordu. Üniversiteye ailevi sorunlarından dolayı gitmeyecekti. Sınava dahi girmemişti bu yüzden. Herkesin hayatında kursağında kalan mutlulukları vardı. Eylül' de bu kişilere dahildi.
Eylül benim aksime kolay yıkılan kolay pes edenlerden değildi. O her şeye rağmen asla yüzündeki gülümsemeden bizi mahrum etmezdi.
______
Yarım saatlik yürüyüşün ardından sonunda mağazanın önüne gelmiştim. İçeriye girdiğimde her zamanki gülümsemesiyle müşterilerle ilgilenen Eylül onu büyük bir özlemle izleyen beni fark edip heyecanla yanıma koşup üzerime atladı. Sıkı sıkıya beni saran kollarının arasından ağlamaklı sesiyle "nerelerdeydin kızım ya öldün zannettim" dedi.
Haklıydı; kendim bir uçurumun kıyısında ölmek için cebelleşirken ardımda benim yaşamam için emek sarf eden insanları hiçe saymıştım onlara haksızlık etmiştim. Zar zor çıkan sesimle " eğer biraz daha böyle beni boğmaya devam edersen gerçekten ölmüş olacağım" dedim. Kendine gelip sarılmayı bıraktığında dolmuş gözlerini gördüm. Elimle omzuna vurarak "şitt, sakın ağlayayım deme" diyerek onu uyardım. Başını sallayarak onayladığında dolan gözlerinden akan yaşları sildi. Sonra birlikte bir yere oturduk. "Bir şey içer misin? " diye sordu. "Hayır içmeyeceğim " diyerek cevap verdim. Bir elini masanın üzerinde duran elimin üzerine koyup sakince "iyisin değil mi? " diye sordu. Bu soruya ne cevap vereceğimi bilmiyordum. İyi miydim değil miydim bilmiyordum. Daha dün geceye kadar her şey daha da altüst olmuşken bir anda nasıl toparlanıp buraya geldiğim konusunda da bir fikrim yoktu. Ama bir şekilde toparlanmam anne ve babamın bana bahşettiği bu hayata bir yerden başlayarak devam etmem gerekiyordu.Her şeye rağmen "iyiyim" dedim. Yalandan bir gülümseme ile. Eylül'de zoraki bir gülümseme ile kafasını salladı. "Bunca zaman nerelerdeydin? Seni kaç kez aradım kaç kez mesaj attım ama hiçbirine dönüş yapmadın. Her şey yolunda dimi?" diye sordu. O'na karşı çok mahcup olmuştum. Dediği gibi her gün aramıştı ve mesaj atmıştı hiçbirisine de dönüş yapmamıştım. "Özür dilerim ben..." dedim. Kelimeler zar zor çıkıyordu dudaklarım arasından ne diyeceğimi bilemiyordum. "Ben kendimde değildim. toparlanmam kendime gelmem uzun zaman aldı. biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı" dedim mahcup bir şekilde. Yüzüne bakamıyordum. Kucağımda duran ellerimi izliyordu gözlerim. Eylül bana bir kez daha sarıldı "sen iyi olduktan sonra gerisi önemli değil. Benim sana bunu sormam hataydı. Özür dilemene gerek yok. Zor şeyler yaşadın" dedi anlayışla. Ağlamamak için kendimi zor zaptediyordum. "Acaba ben seni hak edecek ne yaptım" dedim. "Sen nasılsın iyi misin?" diye sordum. Buruk bir gülümsemeyle "her zamanki gibi aynı bende durumlar stabil" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN SESSİZLİĞİ
FantasíaGürültünün içinde boğuluyor gibi oluyorum. sanki kıyamet kopuyor herkes kaçıyor sadece ben kalıyormuş um gibi oluyorum. hiçbir şey duymak istemiyorken kulaklarımı herşeye karşı kapatmış ken sanki kendimi uçsuz bucaksız bir kuyuya mahkum etmişim gibi...