Her şeyden soyutlanmak yok olmak kaybolmak istedim. Her şeye rağmen doğmayı değil doğmamış olmayı diledim.
Belki ilk dileyişim değil ama defalarca yok olmayı Kaybolmayı diledim.
Her zerrem yok olana kadar kaybolmak istedim.
Biliyordum eğer mutlu günlerim varsa bile bana çok uzakta olduğunu. Ama sabredemiyordum artık. Bitmiş tükenmiştim. Aldığı nefes boğazında düğümlenir miydi hiç insanın?
Her gün bir sonraki günün endişesine kapılır mıydı hiç insan?
Mutluluğu yarım kalacak diye mutlu olmaktan korkar mıydı hiç insan?
Ben korkuyordum her şeyden. Korkuyordummm. Yorulmuştum da artık tahammül seviyem kalmamıştı. Fiziksel olarak olmasa bile en azından ruhsal olarak çöküşteydim. Artık buradan nasıl dönülür nasıl toparlanılır bilmiyordum. Öyle bir çaresizliğin içinde çırpınıyordum.
Herkesin ortasında bataklığa batmışım ne çırpınışlarımı duyan var nede çığlıklarımı.
Herkes kör ve sağır olmuştu ve ben de en az onlar kadar istiyordum kör ve sağır olmayı...
_______________
" Ben ö-özür dilerim..." kekeleyerek çıkıyordu sözcükler dudaklarımdan. Yüzüne bakmaya cesaretim yoktu kucağımda birleştirdiğim ellerime bakıyordu gözlerim. Stresten avucumun içini kanatmaya niyetliymiş gibi tırnaklarımı batırmıştım ve bunun farkında değildim.
Sahil kenarından çoktan ayrılmıştık. Evimin yakınlarında bir kafeye gelmiştik.
Yanımda oturan abim kucağımda tırnaklarımı batırdığım ellerimi avcunun içine alıp öbür eliylede çenemi tutup kendisine çevirdi "özür dilemeni gerektirecek bir durum yok" dedi bana tebessümle. Bense dolu gözlerle bakıyordum geceyi anımsatan gözlerine. Benim gözlerim gibiydi. Kapkaranlık. Kim bilir neler gömülüydü o karanlık gözlerde...
"Sen bana sahip çıkmak beni korumak dışında hiçbir şey yapmamışken ben sana hiç hak etmediğin şekilde hakaretler ettim kaba davrandım özür dilerim" dedim kafamı hafif yana yatırarak masumca ona bakıp devam etim "Beni affedebilir misin? abi..." içten ve samimi bir şekilde ilk kez ona abi diyişimdi. "Afettim bile cimcime gel buraya" dedi gülerek beni kolunun altına alıp iyice sarmaladı. Artık ne korkutabilirdi ki beni abimin kanatları altındaydım artık. O beni korurdu.
"Muhabbetinizi bölmeyi hiç istemem gençler ama artık asıl meseleye dönebilir miyiz" karşımda her güzel duygunun katili olan Axel'a çatık ve öfkeli bakışlarımı sabitledim ve her ne kadar haklı oluşuna katılmak istemesem de "siz benimle ne konuşacaktınız neden geldiniz?" dedim Edwin'nın kolunun altından kalkıp bakışlarımı ona yönelterek. Ciddi tavrına bürünerek ellerini masanın üzerinde birleştirip boğazını temizledi. Etrafa temkinlice kontrol amaçlı göz gezdirdikten sonra anlatmaya başladı " buraya senden bize katılmanı yardım etmeni istemeye geldik"
Kaşlarımı derince bir çukur oluşturarak çattığımda "ne yardı mı?" dedim.
ikisinin üzerinde merakla gezinen gözlerim tekrardan Edwin' da sabitlendi.
"Hector' dan hepimizin alması gereken bir intikam var. Ve bunu tek başımıza yapamayız birlik olmalıyız." dedi Edwin. Evet haklıydı o adam benden her şeyimi çaldı önce hayatımı çaldı sonra çoçukluğumu hepsinden öte anne ve babamı çaldı benden onları benden kopardı. Beni kanatsız bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN SESSİZLİĞİ
FantastikGürültünün içinde boğuluyor gibi oluyorum. sanki kıyamet kopuyor herkes kaçıyor sadece ben kalıyormuş um gibi oluyorum. hiçbir şey duymak istemiyorken kulaklarımı herşeye karşı kapatmış ken sanki kendimi uçsuz bucaksız bir kuyuya mahkum etmişim gibi...