İlk Koruyucular Zephyrion ve Nihilion'un trajik kaybının ardından Varoluş ve Yokoluş soy liderleri büyük bir krizle karşı karşıya kaldılar.
Aetheron ve Mortagan, Zephyrion ve Nihilion'un cesetlerini ancak ertesi gün bulabilmişerdi. Zephyrion ormana muhafızlarıyla gidip uzun süre dönmeyince Aetheron edişelenip Mortagan ve birkaç muhafızla birlikte ormana gittiler.
Karşılarında gördükleri manzara ise... Korkunçtu.
Zephyrion'un muhafızlarından bir kişi bile kurtulamamıştı. Orman adeta korkunç bir sessizliğe bürünmüş, onları karanlığa hapsetmişti.Aetheron muhafızları gruplara ayırıp Koruyucuları aramalarını istedi. Kendisi de Mortagan ile beraber ormanın derinliklerine doğru ilerlediler.
Çok geçmeden Zephyrion ve Nihilion'un öldürüldükleri harabeyi buldular. İçeri girdiklerinde karşılarındaki manzara karşısında Aetheron bayılmamak için kendini zor tuttu.Zephyrion ve Nihilion'un cansız bedenleri kendi kanlarından oluşmuş bir göletin içinde yatıyordu. Zephyrion'un sırtı onlara dönüktü fakat Mortagan durduğu yerden Nihilion'un parıltısını yitirmiş mor renk gözlerini görebiliyordu. Nefesi kesilerek ona yaklaştı. Gözleri açık olduğuna göre belki de yaşıyordu?
Mortagan onun önünde diz çöküp başını kavradı. "Nihilion!" diye seslendi çaresiz bir ses tonuyla. Fakat Nihilion'un bedeni kıpırdamadı bile. Ruhu bedenini terk edeli çok olmuştu. Vücudu buz kesmişti. Mortagan onun mor renk gözlerine son bir an bakıp nefesini bıraktı. Uzanıp parmaklarıyla gözkapaklarını kapattı.
Aetheron da aynısını yaptıktan sonra Zephyrion'un katılaşan cesedini yere bıraktı. Gözlerine yaşlar dolmuştu. Derin bir iç çekerek sessizce ağlamaya başladı. Mortagan da onunla birlikte gözyaşı döktü.
Kısa bir süre sonra Mortagan gelip Aetheron'u ayağa kaldırdı. Aetheron gözlerindeki yaşları silip "Halka bunu haber vermeliyiz," diye mırıldandı "muhafızları buraya çağır, cesetler için bir şey yapmalıyız..."
On beş dakika sonra Aetheron ve Mortagan ikilisi meydana vardılar.
Muhafızlar cesetleri daha önceden gömülmek üzere mezarlığa doğru taşımışlardı. Halk meydanda toplanınca Aetheron ve Mortagan'ın yüzlerinde oluşan o derin hüzne anlam veremediler. Topluluktan bir genç öne çıktı. "Efendim, bir sorun mu var?" diye sordu Aetheron'a.Aetheron'un yüzü kıpkırmızı kesildi. Başını hafifçe salladığında ellerini önünde bağladı. "Sevgili Avoloria halkı, sizlere açıklamamız gereken bir şey var." diye söze başladığında Mortagan kasıldı. "Ben ve değerli Yokoluş soy liderimiz bay Mortagan üzülerek bildirmekteyiz ki..." Aetheron'un daha baştan boğazı düğümlenmişti. "Bildirmekteyiz ki... Değerli Koruyucularımız sayın Zephyrion ve Nihilion'un, cesetleri Silvershade ormanında bulundu. Kaybımız için çok üzgünüz..."
Topluluktan bir anda yakarışlar ve ağlamalar yükseldiğinde Aetheron dizlerinin üzerine çöküp bağırmak istedi. Mortagan da ondan farklı bir hâlde değildi. İki adam da zorlukla ayakta kalıyorlardı.
Bu olay Orantia toplumunda büyük bir hüzün ve etki yaratmıştı. Meydan sesli hıçkırıklar ve inlemelerle dolup taşmıştı. Kimisi yerlerde kendi kendine dövünüyor kimisi orayı burayı yumruklayarak hıncını çıkarmaya çalışıyordu.
Halk derin bir yas içindeydi.Bir süre sonra az evvel öne çıkıp ne olduğunu soran genç adam tekrar öne çıktı. Aetheron'un karşısında durup dolu gözlerle ona baktı. "Bay Aetheron, bunu... Bunu kim yaptı?" diye sorduğunda cevabı. Aetheron da bilmiyordu. Genç adama bakıp başını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Bizim de herhangi bir bilgimiz yok. Üzgünüm..." dedi çatlak bir sesle.
Genç adam geriye çekildi ve başını öne eğdi. "Anlıyorum efendim, peki... peki Karanlık Elçilerden bir haber yok mu?" diye sorduğunda soruyu Mortagan cevapladı. "Maalesef Liberius, ormanın her yerinde onları aradık. Hiçbirinden bir iz yok." Mortagan'ın Liberius dediği adam tekrar başını sallayıp gözlerini sildi. "Yapabileceğimiz hiçbir şey yok mu efendim? Yardım etmek istiyorum." dedi kararlı bir sesle. Aetheron gözlerini silerek başını salladı. "Yapabileceğiniz tek şey Zephyrion ve Nihilion için dua etmek Liberius. Tanrı onları huzurla uyutsun." dedi istavroz çıkararak.
Liberius Aetheron'un yüzüne sabit bir ifadeyle bakarak. "Elbette efendim. Eminim Tanrı onları cennetiyle ödüllendirecektir." diye mırıldandı.
Aetheron gözlerini ondan tekrar çekerek halka baktı. "Bugün öğleden sonra Willowrest mezarlığında değerli Koruyucularımız için cenaze töreni yapılacaktır." diye bilgi verdikten sonra meydandan hızlı adımlarla uzaklaştı.
Zephyrion ve Nihilion'un cenaze törenine neredeyse bütün Avoloria halkı katılmıştı. Bu derin yas ve melankoli bütün ülkeyi kaplamıştı. Soy liderleri bile büyük bir hüzün içerisindelerdi.
Cenaze töreninin ardından Aetheron ve Mortagan acil bir toplantı kararı aldılar. İlk Koruyucuların bu büyük trajedisi halkın başıboş dolaşmaması gerektiğine işaretti. Bu yüzden Mortagan bir an önce yeni Koruyucuları belirlemek istiyordu.
Aetheron ne kadar üzülsede bunu kabul etti ve cenazeden 10 gün sonra çalışmalara başladılar.Zephyrion ve Nihilion'dan sonra gelen koruyucuların isimleri Aurelius ve Seraphina'ydı.
Aurelius, Aetheron'un büyük oğluydu. Sapsarı saçları omuzlarına doğru düşüyordu. Kahverengi gözleri büyük bir azimle parıldıyor, bakışları adeta herkesi etkisi altına alıyordu.
Zephyrion'un hayranı olan Orantia'lardan sadece biriydi. Kendine rol model seçtiği kişi Zephyrion'du. Çok kararlı ve güçlü bir yapısı vardı. Koruyucu olmak için fazlasıyla çaba sarf etmişti.Seraphina ise sıradan bir aileden gelen bir kadındı. Keskin bir zekaya ve dik bir duruşa sahipti. Karamel renginde uzun saçları, sıcak bakan ela renk gözleri vardı. Kalp şeklindeki yüzüyle ona bakan herkeste bir merhamet duygusu uyandırıyordu. Sakin ve düşünceli aynı zamanda güçlü bir kişiliğe sahipti.
Bu ikili başa geçtiklerinde yas içindeki Avoloria halkı yeni Koruyucularına alışmakta fazlasıyla zorluk çektiler.
Bu Liderler için de zor bir durumdu.Aurelius ve Seraphina ülkeyi kalkındırmak için ellerinden geleni yaptılar. Fakat 11 yıl hüküm sürdükten sonra Koruyuculuk görevlerini terk ettiler. Bu o dönemki Orantia'lar için kısa bir süreydi.
Zephyrion ve Nihilion'dan sonra Avoloria halkının başına tam 23 çift Koruyucu geldi. Fakat pek azı Zephyrion ve Nihilion'un sahip olduğu saygı ve statüye erişebildiler.
Aurelius ve Seraphina elbette başarılı Koruyuculardı. Fakat halk doğal olarak Zephyrion ve Nihilion'dan sonra başka Koruyuculara alışmakta zorluk çektiler.
BÜTÜN KORUYUCULAR
Zephyrion & Nihilion (426-428)
Aurelius & Seraphina (428-439)
Marius & Emmeliane (439-452)
Aishling & Luminiar (452-481)
Lyrionus & Vortigan (481-528)
Celestion & Verdiane (528-584)
Elyrione & Arwen (584-627)
Valoriene & Sylvaria (627-692)
Duskryn & Novaheim (692-732)
Zenyth & Oblivion (732-777)
Aurelia & Aetherium (777-803)
Solstice & Minseok- win (803-871)
Ignis & Lucius (871-912)
Vesperion & Solastria (912-1014)
Heilion & Niamphia (1014-1126)
Hikarion & Elysium (1126-1237)
Obsedion & Emberwind (1237-1379)
Nyxarius & Serenith (1379-1482)
Vorren & Dorveth (1482-1592)
Fallon & Cassius (1592-1702)
Rhylian & Elowen (1702-1824)
Haruka & Asher (1824-1927)
Asthrion & Thoren (1927-2003)
Malorie & Mordekai (2003-..........)☯︎
İşte bu kadar!
Altı çizili olan kişiler en önemli Koruyucularımız dostlar.
Kalın yazıyla işaretlediğim kişiler ise onlardan daha da önemli. Eğer istenirse tarihini yazarım. Son olarak sadece Soy koruyucuları hakkında kısa bir tanıtım kaldı. Onun ardından bölümler seri bir şekilde gelecek.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız.
Yeni bölümde görüşürüz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YİN ☯︎ YANG
Fantasía"Yüzyıllar öncesinden gelen bir toplum, o toplumun iki büyük soyu, soyların mutlak denge liderleri ve 'Koruyucular'ı" ☯︎ Elysium Akademisi, yüz yılı aşkın süredir Avoloria'nın en parlak genç büyücü v...