Giriş

62 10 23
                                    

Gökte tan kızıllığı vardı. Gökyüzündeki kızıl bulutlar camdan dışarıyı izleyen kızın dalgalı saçlarıyla birleşiyordu. O günün üstünden iki yıl geçmişti, süper güçleri olduğunu öğrendiği o gün... Ne kadar da heyecanlanmıştı! Tabii burada 'erk' diyorlardı bu güçlere. Ateş erki vardı onun. Zaten kendisine hep yakın hissetmişti bu elementi, sanki bir bağları olduğunu hep biliyormuş gibi...

Erkinin başkalarına zarar verebileceğini de aynı gün öğrenmişti. Bu yüzden Lykeion dedikleri bu okula gelmeliydi. Erkini kontrol etmeyi öğrenmezse neler olacağını anlatmışlardı ona. Bunu anlatıp gelmeyi kendi seçimine bırakmışlardı.

Bu yıl lise sona geçecekti. Sınav vardı. Hayatını etkileyecek bir sınav. Hedefleri yüksekti, alçaltmaya da niyeti yoktu. Bu yüzden şimdiden çalışmaya başlamıştı. Yazını ders çalışarak heba edecek kadar hırslıydı.

Arkadaşının da ondan yana kalır yanı yoktu. Birbirlerini motive eder, pes etmemeleri için birbirlerine destek olurlardı. O arkadaşıyla aynı zamanda oda arkadaşıydı. İkisinin de erkinin olması ne güzel bir denk gelmeydi! Böylece yazları bile birlikteydiler. Daha bu sabah güneş doğmadan uyanmış, birlikte paragraf çözmüşlerdi. O olmasa belki de bu kadar ilerleyemezdi. Hem farklı bölümlerden sınava girdikleri için rakip de değillerdi. Rekabetin az olduğu, sakin bir arkadaşlıkları vardı.

Yeşil gözleri ufuğa dalmışken arkadaşının sözleriyle düşünceleri dağıldı.

"Ne kadar yanlışın çıktı?"

"24 soruda 4 yanlış." arkadaşına döndü "Seninki nasıl?"

"Benimki de-" odanın dışından tanıdık bir ses duyunca sözünü yarıda bıraktı.

"Ben hâla ikna olmadım haberin olsun."

"Senin ikna olman önemli değil zaten." dedi başka bir ses kapıyı açarken. Yatağın üstünde ellerinde testlerle oturan kızlara baktı. "Uyandırmadık, değil mi?"

İkisinin de kafası karışmıştı. İçeri giren siyah saçlı kızın arkasında saklanan kişiydi kafalarını karıştıran. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar ulaşamadıkları arkadaşlarıydı bu. Bir çocuk gibi önündekinin tişörtünden tutuyordu. Kafasını yere çevirmişti.

"Deniz?" dediler bir ağızdan, şaşkınlıkla. Deniz hâla bakmıyordu. Önündeki yanlarına doğru yürümeye başlayınca o da peşinde gitti.

"Siz de kabul ederseniz yardımınızı isteyecektik."

"Ben istemeyecektim, kendim hallederdim ama Gökçe ve diğerleri tutturdu sayımız az diye." oflayıp somurtmaya devam etti.

İkisinin kafası karışmıştı. "Ne yardımı, ne sayısı? Açık açık anlatın şunu!" Deniz'e sinirliydi. Bu kadar zaman onları görmezden gelmişti, şimdi de onları istemediğini ima etmişti. Ülkü sinirli olmakta gayet haklıydı.

Gökçe güldü. "Nereden başlasam bilemedim, biraz karışık... Kısaca anlatayım, tabii siz de dinlemeye razıysanız."

"Anlat, dinleriz." Asena da en az Ülkü kadar sinirliydi. "Yeter ki görmezden gelinmemizin sebebini öğrenelim." Deniz'le göz teması kurmaya çalışsa da dağınık saçlı çocuk hiç oralı değildi. Umursamazca ayağıyla duvara vuruyordu.

"İşim vardı görmedim." göz ucuyla Asena'nın yeşil gözlerinin içine baksa da bakışlarını hemen yere çevirdi.

"Aylarca mı?!"

"He." sesi bıkmış gibiydi. Gökçe'nin tişörtünü çekiştirdi. Gökçe hafifçe öksürüp konuya girdi.

"Bu adanın üzerinde silah üreten yerler var." ikilinin anlamsız bakışları altında konuşmaya devam etti. "Ve biz o yerleri 'temizlemeye' yardım ediyoruz. Bu yıl yaptığımız az daha başarısız olacaktı. Daha fazla güce ihtiyacımız olduğuna karar verdik, benim aklıma da siz geldiniz. Eğer kabul ederseniz birlikte-"

"Bence kabul etmezler, hadi gidelim işimiz gücümüz var." sadece Gökçe'nin duyabileceği bir tonla söylemişti. En azından kendisi öyle sanıyordu.

"Ben varım." dedi Ülkü. Deniz'e inat yapmış gibi hafiften gülümsüyordu.

Asena konuyu hâla anlayamamıştı, neden sabahın bir saatinde arkadaşı Deniz'i de peşine takarak gelmişti? Deniz neden böyle davranıyordu? Başka zaman olmaz mıydı? Hem bu düşmanların bize zararı var mıydı da yok etmek isteyelim? Deniz ne zamandır bu işin içindeydi? Bu düşmanlar tam olarak kimdi? Belki de uzun zamandır böyle davranmasının sebebi buydu, ama neden kendilerinden gizlesinler ki böyle bir şeyi? Sorularına cevap bulmak istiyordu. "Başka bir zaman tekrar konuşsak olur mu?" olanları düşünmek için zamana ihtiyacı vardı.

"Ben dedim gelmez diye." Gökçe'yi çekiştirdi "Hadi gidelim!"

Gökçe yanındakini ensesindeki bir tutam saçtan tutup çekti. Deniz saçını kurtarmaya çalışırken Gökçe Asena'ya gülümseyerek baktı. "İyice düşün, Deniz'i adam edecek erk sadece sende var. Ülkü; seninle de saat altı gibi, derslerin bitişinde, bahçenin ortasındaki çeşmede buluşalım. O saatte orada kimse olmaz." Ülkü onaylayaraktan kafasını salladı. Gökçe Deniz'in saçını bıraktı, bu sefer de gömleğinin arkasından tuttu." Hadi bize müsaade."

AlpaguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin