"Deniz, eğil, göremiyorum!" sesini yükseltmemeye çalışarak, sessizce söyledi bunu.
Düştükleri takımlardakilerle buluşup plan yapma işini ertelemiş, Attila'nın iki kızı kabul edip etmediğine bakmaya gelmişlerdi.
"Sanki ben çok görüyorum!" Deniz o an hayatı boyunca hiç olmadığı kadar dindar olmuş, dualar etmeye başlamıştı 'Allah'ım lütfen gelmesinler siktir olup gitsinler gelmesinler lütfen bak lüütfeen..! Eğer red yerlerse... Eee... Eğer red yerlerse bundan sonra derslerime çalışacağım ve uslu olacağım yeter ki kabul edilmesinler!'
"Ben biraz daha yakınlara gideceğim, buradan bir şey duyulmuyor."
Deniz bir kaç kez gözlerini kırptı, yavaşça aşağı inen arkadaşına arkadan baktı "Bana da söyle ne diyorlarsa!"
"Sen de gel sen de duy."
"Yaa Gökçe! Korkuyo'm!"
Deniz'e bir şey diyecekken arkadan yüksek bir ses duyuldu.
"Bizim sebeplerimize bahaneler bulup durursan nasıl girebiliriz ki!?"
Asena'nın dediklerini duyunca Gökçe başını hızlıca Deniz'e çevirip çatık kaşlarıyla kızı gösterdi "Ben bunu döverim haberin olsun."
Deniz Gökçe'nin omuzunu sıvazladı, kalbi korkudan ve heyecandan patlayacakmış gibiyken gülmeye çalıştı "Haha, benim için de-" derken yükselen başka bir sesle irkildi.
"Burayı sırf arkadaşınızın triplerinin sebebini öğrenmek için katılabileceğiniz bir yer olarak mı görüyorsunuz?! Burada puşt öldürüyoruz biz, şerefsiz öldürüyoruz! Birilerini öldürmek gibi fantazileriniz yoksa-"
Attila'nın bir anda sakinleşmesi Gökçe'yi işkillendirmişti. Hiç düşünmeden başını girişteki masanın kenarından uzatıp ne olduğuna baktı.
Birisi Attila'nın arkasında duruyordu. Attila o kişiye omuzunun üstünden bakarken gözlerinin içindeki nefret ve tiksintiyi gizlemiyordu.
Ceketinin üzerinde çokça arma vardı. Ama en dikkat çeken iki yakası arasındaki gamalı haçtı. Deniz bu haçı gördüğünde bakışlarını keskinleştirdi. Adam Almanca bir şeyler demeye başladığında Gökçe de Deniz de ne konuşulduğunu anlamıyordu; vücut dilinden, jest ve mimiklerinden bir şeyler çıkartmaya çalışıyorlardı.
"İşte bu yüzden Attila'cığım, bu çocukları kabul etmen gerek! Böyle erkler harcanmamalı, sen kabul etmezsen belki ben-"
"Aklından bile geçirme!"
"Geçti ki!" alaycı sesiyle çaktırmadan güldü. Bu herifi de hiç sevmem.
Attila bu adamla konuşurken yumruğunu sıkıp sakin kalmaya çalışıyordu. O yüzük dolu yumruğun ne zaman karşıdakinin suratına geleceği belli olmaz.
Attila'nın bu tavırlarını seviyordu, dudağının sol kenarı yukarı doğru kıvrıldı "Ben senin yerinde olsam, o kadar aceleci olmazdım. Bu ikisine bir şans ver. Erklerinin gücü kontrol edemeyecekleri kadar yüksek. Potansiyallerini harcama." ama bu amacında ciddiydi. Asena'yı Börü'ye ya da kendi mangasına almak istiyordu.
Asena Lykeion'a ilk geldiğinde ada üzerindeki herkes onun adını duymuştu. Tüm Avrupa'yı yakabilecek güçte bir kız. Bu kızın Türk olduğunu öğrendikten sonra Attila' ya baskı yapmaya başladı.
'Attila! Seninkilere söyle de şu kızı sizin mangaya alsınlar!'
'Attila! Neden daha güçlü olmayasın?'
'Attila!'
Attila da bu heriften nefret ederdi, çünkü çok konuşup boş konuşurdu. Hem ideolojileri çakışıyordu, Attila kendi değerlerine iş içi ilişkilerden daha çok değer verirdi. Anladın mı, hani, değer-değer, haha... Öhm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alpagu
RandomSüper güçleri olduğunu öğrenip bu güçleri kullanmayı öğrenmek için bir adaya gelen Asena Yılmaz, bu adanın üzerinde silah üretimi yapılıdığını öğrenir. Ondan sürekli kaçmaya çalışan eski arkadaşı bu üreticileri yok eden bir kuruluşun içindedir. Asen...