Bölüm I

59 8 80
                                    

YN=Yazarın Notu

Asena sabahki olaylardan sonra biraz daha uyanık kalmıştı. Kitap okumuştu, sözde. Kitabı gözüyle okuyor, sayfaları çeviriyor olsa bile aklı başka yerdeydi. Deniz'in böyle olmasının sebebini merak ettiği kadar bahsettikleri asıl meseleye de takılmıştı aklı.

Bu adada silah üreten yerler vardı demek... Onları ortadan kaldırmaya çalışıyorlarsa demek ki bize zararı olacak kimselerdi bunlar. Ama kim neden bize bir şey yapmak istesin ki? Hem Deniz 'Gökçe ve diğerleri tutturdu' demişti. Kimdi bu diğerleri? Bir grup olarak yapmalılardı bu işi. Zaten tek başlarına yapamazlardı böyle bir şeyi.

Önceki temizleme neden az daha başarısız olacaktı? Gökçegil daha fazla güce ihtiyaçları olduğunu söylese de Deniz kendisinin halledebileceğini söylüyordu. Gerçi Deniz hep böyleydi. Yardım almayı sevmezdi. Ama kaç yıllık arkadaşlardı, birlikte zaman geçirebilecekleri bir olayı neden engellemek istesin? Belki de tehlikeli olacağını düşündüğü içindir diye düşündü, belki de kötü değildi amacı. Ama bu seçenekler sadece bir 'belki'den ibaretti.

Elindeki kitaptan bir sayfa daha çevirirken güneş gözüne gelmeye başlamıştı. Duvardaki saat 7.47'yi gösteriyordu. Dersler 8'de başladığı için hazırlanmaya başlasa iyi olurdu. Ülkü halletmesi gereken işleri olduğunu söyleyerek erkenden çıkmıştı.

Hızlıca hazırlanıp okul binasına doğru yürümeye başladı. Her gün aynı yoldan yürürdü, başka yoldan yürümeyi hep düşünmüştü ama sürekli geç kaldığı için hep de ertelemişti.

Sınıfa girdiğinde yerine oturacaktı, ama orada birisi vardı. Ülkü'yle birlikte otururlardı. Çocuğun Ülkü'yle tartışmaya geldiğini düşünüp umursamadı, çantasını koymaya çalıştı. Sırada oturan çocuk Asena'ya değişikçe baktı.

"Oturma düzeni değişti." dedi İngilizce. Bu okulda başka milletlerden gençler de erklerini kullanmayı öğremeye gelirdi. sadece Türklerin olduğu düşünülemezdi zaten. Bu çocuk da Yunan'dı. Ülkü'yle sürekli tartışırdı, bazen kavga etmeye kadar giden tartışmalardı bunlar.

Asena anlamsızca önce Yunan'ın suratına, sonra da sınıfın kalanına baktı. Diğer herkes aynı yerinde oturuyordu. "Ne demek değişti?" dedi. Muhtemelen Ülkü'yle aralarında bir sıkıntı olmuştu.

"Basbaya değişti canım, istersen benim sırama otur." bir eliyle sırasını gösteriyor, diğer eliyle ağzını gizleyip sırıtıyordu.

Asena'nın siniri bozulmuştu. Bu da nereden çıkmıştı şimdi? Kaşlarını çatarak çocuğa baktı. "Nasıl değişme be bu? Diğerleri aynı yerinde işte!"

"Arkadaşın söylemedi mi yoksa? İddiaya girmiştik ve o kaybetti. Bir hafta boyunca onun yanında oturacağım."

Böyle bir durumda çoğu kişinin aklına çocuğun Ülkü'ye aşık olduğu ve yanına oturmak istemesinin sebebinin ona yakın olmak için olduğunu sanardı. Ama Asena sebebin farklı olduğunu düşünüyordu. Leonidas, Yunan çocuk, derslerde düzgün durmayan biriydi. Bu davranışı yanındakini de etkilerdi. Ülkü'nün onu geçmesini engellemekti amacı. Yani Asena böyle düşünüyordu.

Asena çantasını alıp çocuğun gösterdiği sıraya oturdu. Şu an yanında oturduğu Leonidas'ın sıra arkadaşıydı, birbirlerinden farklı olacaklarını düşünmek aptallık olurdu.

"Feliciano." dedi çocuk kibarca gülümseyip elini uzatarak. Asena çocuğu yan gözle süzdü. Tekrar önüne bakıp "Asena." dedi. Çocuk iki gözünü kapatıp kendi kendine gülerek önüne döndü.

Sınıfın kapısının kulpundan bir gıcırtı geldi. Sınıfın kapısı açılınca herkes öğretmenin içeri girdiğini sandı, ama içeri giren ıslak saçları kıvırcıklaşmış Ülkü'ydü. Nefes nefese kalmıştı. Asena'nın yanına yürüdü hızla, ellerini sıraya vurdu. "Kusura bakma." başını aşağı sarkıtıp nefeslendi. Asena şaşkınlıkla sordu "Önemli değil... De, sana ne oldu?"

AlpaguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin