9. Bölüm - Mış Gibi

90 9 32
                                    


Merhaba, umarım severek okursunuz bu bölümü. İyi okumalar. <3

Sonuç: Anlamsız bir ortalama. Nedeni de galiba hep  tek başıma yaşamaya zorlanmam.
-Sonuç, Turgut Uyar



9. BÖLÜM - Mış Gibi

Ortalama bir insandım. Büyük başarılarım, büyük hedeflerim, becerebildiğim onlarca şey yoktu. Hiçbir zaman da olmamıştı. Küçük bir çocukken hiçbir öğretmenim, "Sezgi'yi bu alana yönlendirelim," dememişti. Okuma yazmayı okula başlamadan öğrenmemiş, okula başladığımda da hızlıca sökmemiştim. Hiçbir zaman yaşıtlarımdan önde ya da farklı değildim. Kazandığım lise ortalamaydı; başarılarım, hayatım hep ortalamaydı. Ortalama akademik başarımın yanında başka hiçbir başarım da yoktu. Okulun hiçbir kulübünde değildim, sporda üstün başarılarım yoktu, hiçbir zaman okulun popüler kızı olmamıştım, güzelliğimle kimseyi büyülememiştim. Kitapları bu kadar sevmeme rağmen yine sadece okumakla yetinmiştim. Herkes gibi. Hep herkes gibiydim; çizgileri aşmaz, ortalama olarak ne yapılıyorsa onun peşinden giderdim. Sivrilmeyi sevmez, sevmemenin ötesinde korkar ve yerimde sayardım. Büyük başarıların peşinde koşmaz, yerimi bilirdim. Hayallerimi de böyle şekillendirir, olmayacak şeylerin arkasından hevesle gitmezdim.

Belki de bu yüzden hayatta varmak istediğim nokta sadece huzurdan geçiyordu, bu zamana kadar içinde bulunduğum ailede, girdiğim arkadaş ortamlarında ve hatta ikili ilişkilerimde bile bulamadığım huzuru bulduğum anda kendimi tamamlanmış hissedeceğimi düşünüyordum. Bu bulamadığım huzurun, benim huzur tanımımdan mı kaynaklandığını da bulabilmiş değildim henüz. Neydi huzur? Kişiden kişiye değişen tanımlar arasında bugüne kadar memnuniyetsiz olmakla, ne istediğini bilememekle suçlanmıştım hep.  Memnuniyetsizdim bir kere, sürekli sorun çıkarıyordum, hiçbir şeyi beğenmediğim yetmezmiş gibi anneme hiç yardım etmiyor, babama baş kaldırıyordum. Bir annem ve bir babam olduğu için kendimi şanslı hissetmem gerekirken üstüne bir de sorun çıkarıyordum. Aileme hak vermek istediğim her an karşıma başka bir şeyle geliyorlardı. Düşüncelerimi dile getirmek istiyordum ama anne ve babalara dil uzatılmıyordu. Dışarda keşfedilmeyi bekleyen kocaman bir dünya vardı ama kendilerini mutsuz hayatları içine hapsetmiş ve bütün çıkış yollarını kapatmış insanlar, sizden de hayatınızdaki olumsuzluk, huzursuzluk ve türevlerine boyun eğmenizi istiyordu. İnsanlar değil, ailem.

Beni asla anlamayan, anlamaya uğraşmayan, orta noktada buluşamadığım ailem.

Varla yok arası babam, hiçbir zaman yok olmamış annem.

İşte bu yüzden, belki de hiç mutlu olamadığım hayatımda hiç büyük hayaller kurmamış, hiç farklı olmaya cesaret edememiş, bana gösterilen yoldan ilerlemiş ve ortalama olmaya devam etmiştim. Yapmak istediğim şeylerin çok da önemli olmadığını kendime hatırlatmış, bir süre sonra bunun kişiliğim hâline gelmesine de karşı koyamamıştım. Sonrasında her şeyden çekinen, kendini geri çeken ve olması gerekeni sorgulamadan yapan biri olup çıkmıştım.

Umut'a kadar.

Vize notlarım teker teker açıklanırken Görsel Sanatlar yazan sütunun karşısında kocaman bir G harfi görmek, beni etmesi gerekenden çok daha fazla mutlu etmişti. Sebebi Umut'tu. Çizginin dışına çıkmamı sağlamıştı.

Kendimden hiç emin olmasam da, istemeyerek de olsa farklı bir şey yaparak, cesaret etmeye çalışarak ve diğerlerinden ayrılarak yaptığım bir şeyin olumlu sonuçlanması beni ilk defa farklı hissettirmişti.

İlk defa herkes gibi, öylesine biri değildim. İlk defa yapılması gerekeni değil de yapmak istediğimi yapmıştım, ilk defa sınırların dışına çıkmış ve üstüne bir de başarılı olmuştum. İlk defa bir şeyi başarmış gibi hissetmiştim. Aldığım destekle, kendi başıma.

Düş KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin