1. BÖLÜM

39 9 2
                                    

Sabah sabah başımda öten iğrenç ve rahatsız edici alarm sesi ile gözlerimi açtığımda ışık nerdeyse gözümü delip geçiyordu. İsmimi elbette çok severdim fakat bazen sövdüğüm zamanlar da olmuştu.

Telefonu elime alıp saate baktığım da saatin sabah 7 olduğunu farketmiştim. Bir tık geç uyandığımı farkettiğimde hemen yataktan kalkmıştım. Özüm beni öldürecekti!

"Allah Kahretsin hemen yetişmem lazım. Of lütfen sabah kendi kendine uyanmıştır ve keyfi yerindedir Allah'ıma. Amin."

Sabah sabah Özüm'ün beni dövmesini pek istemezdim. Okul konusunda oldukça hassastı ve aynı üniversiteye gitmek için bile ona sabah erken kalkacağım dair söz vermiştim. Bu elbette sözü tutacağım anlamına gelmiyordu fakat yine de Özüm'ün diline düşmemeliydim. Kaynana gibi fili vardı maşallah! Bir ağzına laf olduysak bin yıl geçse bile bırakmazdı!

Hemen lavaboya girip elimi ve yüzümü yıkamıştım. Aynaya baktığımda yüzümün şiş olmaması bir mucizeydi çünkü her sabah şiş uyanırdım!

Odama gittiğim gibi üstüme bir kot şort ve bedenimi saran kolsuz bir crop giyerek olayı kapatmıştım. Özellikle toz pembe üst tercih etmiştim çünkü hava çok sıcaktı. Aşağı inip hemen bir sandviç yemiştim. Annem hala uyuyor abim ise duş alıyordu. Kapının çalması ile hemen yerimden kalkıp kapıyı açmıştım.

"Günaydın Işık'ım! Nasılsın? İnşallah hazırsındır?" diyerek bana bir adım atan Özümdü. Hemen ona sarılıp "hazırım tabi ki!" diyerek müthiş profesyonelliğimi oraya koymuştum. Bir kız için 15 dakika da hazırlanmak demek çok büyük bişeydi.

"Emir abi ile abim bir yere mi ne gidiceklermiş. Abim dedi ki gelin sizi de götüreyim okula valla Işık direk kabul ettim kusura bakma 2 saat yol çekemem ben!" diyerek isyan eder bir tonda bana olayı açıklamıştı. Giray ile gidiceğimizi anladığımda kalbim pır pır etmeye başlamıştı. O yüzden pekte bozuntuya vermeden cevap verebilmiştim.

" Ee... Şey... Tamam olur bana uyar da ben makyajı unuttum azcık. Hemen yapıp geliyim sende bişeyler ye. Tamam?" derdimde kafasını sallayıp telefona gömülmüştü.

Giray benim çocukluğumun en büyük crushı diyebilirdim.

Ben Giray ile evleneceğim diye ortalıkta dolaşmışlığım dahi vardı! Neyse ki o zaman biraz fazla küçüktüm de bebekliğime verip tepki vermemişlerdi. Ama maalesef bebekliğimden kalan bir duygu olmalı ki hala biraz seviyordum onu. O da beni seviyordu ama anlarsınız ya! En sevdiği kardeşlerindenimdir! Ama ne komik!

Hemen güzel bir kalem ile dudağımı çerçevelemiş ve doğal tonda bir kırmızı rengi sürmüştüm. Aslında pek kırmızı da denilmezdi. Çünkü pembe gibiydi de!
Mavi gözlerimi orta çıkartacak bir rimel sürerek gözlerimi bitirmiştim. Sadece bol bol allık sürmüş ve biraz tatlılık katmıştım kendime. Aşağıdan Özüm ve abimin konuşma sesleri geliyordu.

Bu demek oluyordu ki aşağı inmeliydim! Çantama makyaj malzemelerimi telefonumu ve kalemimi almıştım. Bugün fazla ders olmadığı için rahattım. Tablet ile ders işleyecektim.

Kendime aynadan baktığımda ne kader güzel olduğum hakkında ufak bir uyarı geçmiştim. Saçlarım dümdüzdü o yüzden pek uğraştırıyordu. Aşağı indiğimde Giray'ın da geldiğini görmüştüm.

"Günaydınlar efendim ben sonunda hazırım!" diyerek ortama daldığım sırada
pat diye parmağımı burkmam bir olmuştu! Nasıl olmuştu bu diye düşünürken lanet kapı pervaz ile bakışıyordum.

"Allah belanı versin senin lanet herif!" diyerek mutfağa girdiğimde GİRAY bana şaşkın gözler ile bakıyordu.

"Güzelim sen az önce kapıya mı sövdün bana mı öyle geldi?" demişti. Güzelim her zaman dediği kelimeydi o yüzden fazla sıkıntı etmiyordum.

"Oda bana bulaşmasaydı o zaman Giray Qbi ya!" diyerek hayıflanmaya devam ettiğim sırada herkes kahkahalarla gülmüştü.

"Günaydın çocuklar ne bu neşe bakayım?" diyerek ortaya giren annemdi.

"Ooo Şebnem sultan! Günaydınlar efendim!" diyerek annemi öpen abimdi.

"Günaydın anneciğim." diyerek kısa kesmiştim.

"Tamam abi iste annemden izin niye bekliyorsun? Anne abim akşam dışarı çıkmak istiyo!" diyerek abimi batıran bendim.

"Kızım bir dursana ya! İki yalakalık yapıcaktık bozdun tüm karizmayı!" diyerek bana kızan abime karşılık vermeye çalışırken Giray abi beni kolumdan tuttu.

"Kız dur bu ayı seni yer falan şimdi..." dediğinde hepimiz kahkahalarla gülmüştük.

Abime ayı demek hepimizin arasında artık kronikleşmiş bir lakaptı. Abimi tanıyan çevrelere anlatmaya bir tık korkuyordum çünkü abime yanaşan fazla kız vardı. E bununla beraber abim biraz fazla egolu olduğu için egosu sönsün istemezdim. Abilerle aynı üniversitede okuduğumuz için okulda da abim için tanınıyorum. Her gelen geçen 'Abinin numarasını versene. Abin ile beni ayarlasana. " givi şeylerdi. Severlerdi abimi ama okulda bir çok kişi beni abim yüzünden tanırdı. Giray da vardı ama bir kaç kişiden beni ve Giray' ı yakıştırdıklarına dair duyumlar gelmişti. Hoşuma gitmiyor değildi. Okulda ona biraz daha yakın davranıyordum çünkü kendisi istiyordu. O yüzden bizi sevgili sanan bile olmuştu. Hiç birine açıklama yapmamıştı, durumdan rahatsız değildi.

"Hadi hadi kalkın okula gidelim artık." diye bizi zorla kaldıran abime en ters bakışımı atmıştım. Bugün kombinimi çok sevmiştim nedense. Çok cici bir komn olmuştu tam bu yaz gününe uyan bir kombindi.

Ayağıma beyaz converse ayakkabılarımı giyinmiştim. Özüm bugün şortlu kot etek ve üstüne beyaz crop giyinmişti. Beyaz spor ayakkabı ile kombini tamamlanmıştı. Abim ile Girar abim ise gri eşofman siyah tişört dolaşıyorlardı. Asla resmiyet yoktu, asla!

"Giray ABİİİ!" diyerek tatlı tatlı Giray abiye yaklaştığımda oda tatlı bir şekilde o olduğunu belirten ses çıkartmıştı.

"Araba da şarkı hakkı benim olabiler mii?" diyerek tatlı tatlu sorumu da yöneltmiştim. Neyse ki çocuk dilimi biliyordu da cevap veriyordu.

"Olabiler tabi ki Işık'ım..." diyerek bana bailiğini sunmuştu. Bana hep kardeş gözüyle bakması bana çok güzel geliyordu. Özüm'e bişey alırsa bana da aynısını alırdı yada fotoğraf atıp şeçtirirdi.

Abim rahat oturmak istediği için ön koltuğu bana bırakmıştı. Bende hemen geçtiğimde Giray abi telefonu bana uzatmıştı. Giray abinin telefonu elimdeyken şifresini bildiğim için hiç sormadan açmıştım. İlk olarak Özüm ben Ve abilerin arkadaşlarının olduğu bir grup vardı. Ona Giray abimin telefonundan bir fotoğraf atmıştım. Altına çiçekli böcekli "Günaydın" yazmama alışan tayfa artık her sabah bu fotoğraf ile gözlerini açıyorlardı. Herkes sabah Giray abimin telefonunda gelicek olan benim resmimi bekliyordu.

Şarkı kısmına girdiğimde sarışınım şarkısını görmüştüm. Bu şarkıyı sabah dinlemezsem asla kendime gelemezdim. O yüzden hemen bir sarışınım patlatmıştım.

"Seni hem sevdim hem senden nefret ettim...
Ne sen unuttun ne ben unuttum aldatma kendini gel...
Eriyor içim, yanıyor içim eskisinden de beter..."  derken Gülşen ablama tek katılan Giray Özüm ve bendim. Abim arkada büyük ihtimal uyukluyordu.

Şarkı bittiğinde hemen ardına sıralanan şarkılar yol boyu çalmıştı.

En son okula ulaştığımızda bizim ders saatimize 10 dakika kaldığını görmüştüm. Özüm ve ben sadece bir veda konuşması yapıp hemen sınıflara çekilmiştik.

Tam iki saatlik dersin sonunda yanıma döndüğümde Özüm uyuyordu.

Uyandırmayıp azcık keyif yapmak en iyisiydi...

....

Ahahahah işte geldikkk. Bu kurgunun tutması gerek çünkü müthiş bir kurgu. Yeni bölüm isterseniz hemen veririm mm.

GÜN IŞIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin