🦋BÖLÜM 8🦋

102 64 11
                                    

Bölüm Sözü:

Dudakların yalanını gözler ortaya serermiş

Bölüm Şarkısı:

Can Koç- Gökyüzünü Tutamam

Kadem'in çıkışından sonra kaç saat geçmişti bilmiyordum ama kapı neredeyse tekmelenerek açıldı. Sandalyemden kalkıp hızlıca arkama baktım. Karşımda Kadem'i görmeyi beklerken Mert ile göz göze gelmek beni hüsrana uğratmıştı.

Gözlerinden bir korku zelzelesi geçtiğini gördüm. Bana sanki duyacaklarına hazır ol der gibiydi. Evet Kadem öldü diyebilirdi. Bunu dememeliydi!

Hızlıca yanıma geldi. "Gözlerine ne oldu? Neden bu kadar şiş?" Endişeli sorusunun karşısında gözümden bir yaş daha geldi istemsizce. "Kadem? O... O nasıl?" Diye sordum titrer sesimle. Alt dudağını dışa doğru büzdü. "İyi ama biz burada daha fazla kalamayız." Eli bileğime uzandı sıkıca tuttu ve beni arkasından çekiştirdi. "Hızlıca gitmeliyiz, koş!" Dediğinde adeta peşinden sürükleniyordum.

"Mert ne oluyor?! Bana bir şeyler anlatmalısın!" Diye bağırdığımda aşağı inmiş, arabanın önüne gelmiştik. "Anlatacağım ama şimdi hızlıca arabaya binmen lazım!" Kapıyı bana açtı. İçeri geçtim ve hızlıca kapımı kapattı. Şoför koltuğu tarafına koştu. Kapıyı açıp bindiğinde arabayı çalıştırdı. Endişem git gide artıyordu. Neden herkes benden bir şeyler saklıyordu?!

"Mert? Anlatır mısın artık?! Korkuyorum!" Mert dikiz aynasından bana baktı. Arabayı hızlandırdı. Her seferinde biraz daha gaza basıyordu. "Kelebek, güzelim sakin ol. Bir şey olmayacak. Sadece şu anda güvenli bir yere gidiyoruz. Aslında en başında olman gereken bir yere." Kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?" Dediğimde bana dikiz aynasından bir kez daha baktı. "Çok soru soruyorsun. Gidince her şeyi sor ama şu anda araba kullanıyorum." Dediğinde derin bir nefes aldım. Yine cevapsız kalmıştı sorularım.

Gözlerim arabanın camından geride bıraktığımız villaya bakarken ürperiyordum. Kadem'in beni uyarması aklımdan çıkmıyordu. Bir şey olacaktı bunu en derinden ve acılı bir şekilde hissediyordum.

Bir kelebeğin kalbinin son atışlarının ritmini yaşıyordum belki de. Kadem de öyle dememiş miydi? Tehlikenin içindeki herkez tehlikede değil miydi? Bir kaç gün önce ki hayatımdan eser yoktu. Tam başladım derken her şey bitmiş gibiydi.

《☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆》

Kaç saat oldu bilmiyorum ama hâlâ yoldaydık. Camdan dışarıya baktığımda ormanlık bir alanda olduğumuzu fark ettim. Çok uzakta ahşap büyük bir ev vardı. Göz alıcı ve konforlu duruyordu. Yaydığı huzurdan bahsetmiyorum bile.

"Mert, daha ne kadar yolumuz kaldı?" Diye sordum bitkin bir şekilde. Yol beni çok yormuştu. Aynı arabanın içinde, küçük bir yerde dakikalarca nefes almak yoruyordu. Mert dikiz aynasından bana baktı. "Şu evi görüyor musun?" Parmağıyla az önce ki izlediğim ahşap evi gösterdi. Başımı salladım. "İşte güvenli yer orası." Bir kaç dakika sonra varmış olduk. Hızlıca arabadan indim.

Ahşap eve koşmaya başladım. Kadem'in orada olmasını istedim. Hiç bir zaman ölmesini istememiştim. O benim patronumdu. Sadece patronum. Güzel bir sesi olan bir patron. Mavi gözleri olan bir patron. Mavinin en açık tonu olan gözleri ona baktıkça yaratanın varlığına inandırıyor Allah'ın kudretini tekrar anlamamı sağlıyordu. Mavileri tek bir duygu barındırmıyordu kendisinde. Gözlerinde duygularını saklamayı biliyordu. O gözleri sürekli ruh hali değişen bir yaratığa aitti ama o yaratıkta ayrı bir mükemmel duruyordu. Sanki o gözler özene bezene seçilmişti ona. Mavi gözler... Bakmaya doyamadığım o gözlerin hatırası maviler... Mavi aşkım...

KELEBEK ÖMRÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin