Bora gözlerini açtığında bir tavan ile karşılaştı saramış bir tavandı bu. Tanıdı hemen,revirdeydi. Yatakta doğrulduğunda karşıdaki masada oturmuş her zamanki gibi hiç doymayıp yine tıkınan o ikiliyi görmüştü.
Hizmetli Hacı amca ve hemşire Emine teyze. Hemşire Bora'nın uyandığını görmüş ve ayağa kalkmıştı.
"Aa dur evladım nereye uyu da dinlen"
"Noldu bana,neden burdayım?"
"Kapının önünde bayılmışsın,öğretmenin söyledi"
"Nasıl bayılmışım?"
"Basbaya bayılmışsın işte çocuğum"
Konuşmayı bölen Hacı amca hâlâ sarma yemeye devam ediyordu.
"Bora evladım"
"He Emine teyze he söyle"
"Sen karnına bir darbe falan mı yedin?"
Olayın müdüre gitmesinden korkan Bora:
"Yo yo ne darbesi?"
"İç kanama geçirmişsin evladım ne demek ne darbesi?"
"Ne iç kanaması ya?"
"Mide kanaması"
Hacı amca: "Darbe yemediğine emin misin çocuğum?"
"E-evet,evet eminim"
"Peki sen bilirsin hadi git bakalım dikkat et tamam mı?"
"T-tamam sağolun teşekkürler"
Diyerek odadan çıkan Bora sınıfa doğru yürümeye başladı. Sonunda sağ salim sınıfa varmıştı ama içeri girdiğinde kimse yoktu. Sınıf bomboştu.
Ders beden değildi,bir etkinlik falan da yoktu o zaman nerdeydi bunlar?
Babasının doğum günü hediyesi olan kol saatine bakınca anlamıştı.
Saat akşam 17.36 idi. Serviste gitmiştir çoktan. Yürümeye başladı en azından bir durak bulana kadar.
Yürürken sürekli düşündü.
"Kaç saat baygın yatmışım amk?"
Onu düşündü. "Hehe o kadar sert vurulur mu be kızım?, Manyaksın sen" sırıtıyordu....
Lina endişeden patlıyacaktı. Onu öylece yerde baygın görünce sürekli kendini suçlamaya başladı.
"Hay amk napmışım ben öyle. Çocuk benim yüzümden ne hallere düştü. Önce kolunu kırdım şimdide bu. Birşeyi var mıdır acaba? Of napıcam ben ya. Artık benden tam anlamıyla nefret edicek"
...
Lina bu sabah üzgün binmişti servise ta ki onu görene kadar. Borayı günler sonra serviste görünce gerçekten çok mutlu olmuştu. Yoksa onu özlemiş miydi? Yok be ne özlemesi vicdan azabındandır.
Bora Lina'yı görünce yine kalbi çarpmaya ve terlemeye başlamıştı. Kalbini sımsıkı tutarak atışını yavaşlatmaya çalıştı.
"Dur amk dur. O kadar hızlı atma şu aptalı görünce dur"
...
Uzun bir süre sonra sınıfa aynı anda girmek ikisi içinde heyecan vericiydi. Lina hazır yalnızlarken fırsat bu fırsat diyerek Bora'nın yanına oturmuştu.
Yine hırkasının şapkasını kafasına geçirmiş öylece uyuyordu. Lina rahatsız etmeden hafifçe dürttü.
Fısıldayarak: