MİZAH
O sabah yine Nehir'le okuldan çıkmış eve yürüyorduk. O, her ne kadar beni dinlemese de ben yaklaşan sınavlar tarafından sömürüldüğü için azalan yaşama isteğim ve wattpad'de keşfet bölümüne 'yürüyen vini' yazan kızdaki -ben- ruh halimle saçma sapan espiriler yapıyordum. 'Erkek ata ne denir? BayAt.' gibi..
Kendim yapıp kendim güldüğüm espirilerimle Nehir'i iyice bunaltmış olmalıydım ki bana kulak zarımı delen ses dalgaları yollamaya başladı. Sanırım biri "Biz nasıl aynı gezegende yaşıyoruz?" gibi bir şeydi..
Ben de sıkıldığımı belli eden bir tonla cevap verdim ona -ki bu grinin 33. tonu oluyor- "Ayy Nehir, içimdeki çocuğu öldürüyorsun." Bana bakmadan verdiği cevapla göz bebeklerim büyüdü. (Evet, artık bebek değiller.) "Gazdır o, gaz. Çocuk olsa duramazsın." Evet, 16 yıl aynı oksijeni karbondioksite çevirirsek olacağı buydu.
Bir an göz göze geldikten sonra kusuyormuş gibi sesler çıkarmaya başladı. Çantasından çıkardığı el aynasındaki yansımasını telaşlı bir şekilde incelerken yandan yandan bana 'Senden iğreniyorum patates.' bakışları atıyordu.
Bir anda karşımıza, yürüyen kamera ve -evet, arkasında bir çocuk var mı yok mu bilmiyorum- eteğine dökülen kahve yüzünden son gittiği kafede eteği çıkarıp masada bırakan sü... sü... süzme? peynirgillerden bir ayaklı bacak çıktı. O tişörtün altında kumaşımsı bir şey var sanki ama... Pardon, göz sürşmesiymiş.
Bayan Krem Peynir'in ağızını yaya yaya sorduğu soruyla aklımda bir çok kelime uçuşmaya başladı. "Şey, biz bir sokak röportajı yapıyoruz da.. Kendinizi 3 harf ile nasıl anlatırdınız?" Nehir göz devirirken ben nefes alma eyleminin bir hobi değil, temel ihtiyaç olduğunu unutarak konuşmaya başladım.
"Birçok şekilde anlatabilirim. Seçenek çok. Tam bir mal'ım, piç'lik yapmak hayat felsefem, saf'lıkta master yaptım, bazen göt gibi davrandığım da oluyor, her sınavım bok'tan geçiyor, ilk sevgilimin adı Ege'ydi, arkadaşlarımın çoğu üniversitenin son senesinde, ben hala Muş, kardeşimin adı Eda... Şimdi fark ettim de, hayatımı 3 harfliler istila etmiş! Hem zaten küçüklüğümden beri en büyük korkum cin'ler olmuşt-"
Nehir'in ağızıma kapanan eli cümlemi bitirmeme engel olmuştu. Ama bitirmezsem arkamdan ağlar sonra..
Ben susunca kameramsı, büyük siyah şey, ve Bayan Krem Peynir'in mikrofonu Nehir'e döndü. O konuşurken ağızımdaki eli de yerini koruyordu. Bu şekilde söylediklerimi anlayamayacağını bildiğim için telefonumu çıkardım ve ona mesaj attım. Titreyen telefonunu fark edince özür dileyip mesajı açtı. Sesli okumuştu şansıma..
"2 saniye içinde elini çekmezsen yaları-"
Geç kalmıştı. 2 saniye doldu.. Elini bir anda yüzümden çekip pantolonuna silmeye başladığında ona pic smile atıyordum. "Daha mesajı okumamıştım Başak!" Ne yapabilirim? "Zaten mesajı okumanı değil, 2 saniyenin dolmasını bekledim Nehir. Ne akrebin yelkovanı sokabilme kabiliyeti, ne de senin zamanı yavaşlatma yeteneğin var. Bu yüzden, ne demiş İbrahim Tatlıses; vakit nakittir. Ya da ne demiş Şebnem Ferah; zamanı doğru kullanın. Hatta Tarkan da bu konuda..."
Biz dünyadan soyutlanıp uzun bir laf kavgasına girmişken, etrafımızdaki insanların çevremizde bir çember oluşturmuş ve telefonlarıyla bizi kayda almakta olduğunu, eve gelip youtube'u açtığımızda fark edebildik...
-M&M
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can Sikinitisi
RandomTamamen can sıkıntısıyla yazılmış bir kitaptır. Kimi zaman alıntılara yer verilebilir. Yer yoksa üst üste de konulabilir. Bozulan psikolojilerden, aniden başlayan şizofreni belirtilerinden, baş dönmelerinden, sanrılardan ve duvarların içinden geçme...