Giriş

67 11 10
                                    

"Çünkü kadere inanmak, kontrolün bende olmadığını hissettirir bana. O yüzden inanmak istemem." -The Matrix

"Arhan, farklı bir isimmiş... Ne anlama geliyor sen biliyor musun?"

"Bilmez miyim. Dürüst hükümdar demek kökeninde. Derinine indiğinde, başka karşılıkları da var tabi."

"Ne gibi mesela?"

"Üstün nitelikli demek. Baya şahsına münhasır bir tanım."

"Baya megaloman bir şahıstan bahsediyoruz o zaman?"

"Bence hiç değil, ama bilemem. İnsan sevdiklerinin kusurlarına hipermetrop olur derler ya."

"Çok enteresan, 1988 doğumluydu di mi? O yıl için oldukça marjinal bir isim olmalı. Anne ve babayı tebrik etmek lazım."

"Valla bana sorarsan da öyle. Ama ona sorarsan yüksek vizyondan değil, sülale tüm 'Han'la başlayan biten isimleri tükettiğinden. Eh, bir yerde haklı tabi."

"Nasıl yani?"

"Nasılı şöyle, babası Ayhan Barlas'ı biliyorsun zaten. Amcanın adı da Orhan. Onların babasını sen tanımazsın belki ama nam-ı diğer Şah İlhan."

"Hahaha nasıl ya? Ciddi ciddi herkeste bir 'han' eki var."

"Dur gülme, Arhan duymasın fena bozuşursunuz."

"Tamam tamam. Söyleme sakın sen de güldüğümü. Eee, eskiler tamam da güncelde nasıl devam ettirmişler bunu?"

"Kuzenler var Alphan, Serhan, Burhan-"

"Ay yapma! Hahahah! Ama... Notlarımda, üç kardeş oldukları yazıyor?"

"Yani... Kardeş işini çok karıştırmasak iyi olur..."

"Neden?"

"Karışık... Boşver... Ama bi' bağları yok... Sadece bunu bilsen yeterli."

"Onların adı ne peki?"

"..."

"İsimlerini söylemen de yasak mı ya? Onlarda da 'Han' var mı merak ettim sadece." 

"Aslında bunu anlatabilirim... Güzel bi' hikayesi var... Ablasının adı Hande... Ama zincir burada değil, tam da küçük kardeşte kırılıyor..."

"Nasıl yani?"

"Sülalede bir âdet var. Ailede, bir sonra doğanın ismini evin büyük erkek çocuğu koyar."

"Yani üçüncü çocuğun adını, Arhan koymuş?"

"Aynen öyle. Üçüncü biraz tekne kazıntısı. Arhan'la aralarında on altı yaş var. Hande'yle de on sekiz. O doğduğunda, Ayhan Bey vefat edeli beş ay olmuştu. Kulağına isim okuyacak hoca Arhan'dan isim bekliyor. Arhan o ana kadar, soran olsa bile lâl oluyor söylemiyor koyacağı ismi. Hoş, 'han'lar da bitmiş ama işte Begüm Han'lar, Ece Han'lar falan başlamış. Arhan duruyor ve sanki 16 yaşında değilmiş gibi bir devrim yaptığının öyle bilincinde bir duruşla 'Açelya' diyor ki, ben bile o yaşıma rağmen hatırlıyorum."

"Açelya mı? Açelya mı koyuyor kardeşinin adını? Ne alaka?"

"Aynen öyle diyor zaten büyükler de... 'Ne alaka?' Amca ve hala tepki gösteriyor falan ama, Arhan geri adım atmıyor. Açıklaması hala kulaklarımda, 'Siz, ailenin en büyük erkek çocuğu yenidoğan kardeşine isim koyar dediniz. Ailenin en büyük erkek çocuğu yenidoğan kardeşine 'han' eklentili isim koyar demediniz', diyor."

"Şuan ben şok!"

"O anda da herkes şok."

"On altı yaşında bir çocuk için bu laflar üç beden büyük değil mi ya?"

"Orası da başka hikâye... Kardeşi doğmadan, babasız geçirdikleri o beş ayda, babasının ceketini sırtına atmak, onun ayakkabılarıyla, onun yürüdüğü yoldan yürümek zorunda kalan bir çocuktan bahsediyoruz. Çocuk kalması sence mümkün mü?"

"Üzüldüm şimdi... O çocuğa yani."

"Sakın! Aman bak sakın Arhan öğrenmesin bu anlattıklarımı, yoksa önce cenazemi kaldırır, sonra da bu röportaj için bir altı yıl daha beklemek zorunda kalırsın."

"Tamam tamam. Söz verdim dedim ya! Hem... İyi oldu. Hatırladığım kadarıyla, pek konuşmayı seven bir tip değildi. Onunla röportaj yapmadan önce hiç değilse ben hazırlanırım soracağım ve sormayacağım şeylere."

"Muhtemelen 'evet-hayır' üzerine bir röportaj olacaktır bu ama, sen bilirsin!"

"E, öyle olmaması da biraz sana kalmış, arkadaşınıza bu röportajın müzayedeyi düzenleyecek derneğin reklamı için oldukça önemli olduğunu anlatıverirsiniz Gökhan Bey! A-a! Gök-han! Sen de mi yoksa-?"

"Hahaha yok be canım, nerde! Benimki sadece, tesadüf."

***

Pek Yakında... 🫶🏼

YadigârHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin