14 & catorce

4.1K 485 312
                                    

selam kızlar (selena sesi)

&&
Taehyung's view

Jeongguk'u yanıma çağırdıktan sonra sahildeki bankalardan birine oturmaya başladım. Her ne kadar buraya çok fazla gelsem de, ezberimde olan etrafı her incelemeyi çok seviyordum. Bu yüzden güzelce arkama yaslandım, bacak bacak üstüne attım ve voleybol oynayanlara göz gezdirmeye başladım.

Herkes kolaylıkla adapte olabilmişti aslında, ilk buraya gideceğimizin haberini verdiğimde çok fazla isyan etmişlerdi. Onlara göre olmadıklarını düşünmüşlerdi, çünkü onlar zenginler... Otellerde takılmaları gerekiyor falan filan.

Şahsen bunların hepsinin şımarıklıktan başka bir şey olmadığını düşünüyorum, bir insan için küçük bir oda bile yaşanılabilir bir yer. Sadece onlar alıştıkları yaşamı gerilerine koymuyorlar, onlara kimya dışında bunları da öğretmek gerekiyor.

Yani ben anneannemden bunları öğrendim, bunları da öğretmeyi düşünüyorum.

Sahilin ortasında, normal sahalara göre daha küçük bir alan belirlenmişti. File oldukça renkli fakat bir o kadar da eskiydi. Aktif olarak kullanıldığı belliydi. Çoğu kişi kulübelerine ısınmaya çalışırken, öğretmenler ve öğrenciler karışık olarak sahadaydı.

Rekabet olduğu çok belliydi, her bir sayıda sevinç nidaları etrafı dolduruyordu. Erkekler renkli şortlar giymiş, kadınlar ise bikinilerinin altına kot pantolon veha şort geçirmişti. Güneş tam ortadaydı, rüzgâr esmiyor biraz bile esse de sıcak esiyordu. Kimine göre sıcak ve bu havalar çok kötüydü fakat... Böyle zamanlarda huzurlu ve iyi hissediyordum. Güneşin ışığı beni canlandırıyordu.

Genel olarak böyle bir atmosfer vardı. Ben sessiz sakin bir şekilde bunları izlerken gözüme Jeongguk çarptı. Altında diğer erkeklerin giydiğine göre biraz daha uzun olan bir şortu, üzerinde ise oldukça bol olan tişörtü ve kafasındaki balıkçı şapkasıyla çok tatlı gözüküyordu.

Beyaz teni güneşte daha da ortaya çıkıp, bir mücevher misali parlarken, ona benim gözlerim dışında değen bütün gözleri kapatmak istedim. O kadar beyaz, o kadar açık tenliydi ki; sanki usta bir zanaatkar tarafından işlenmiş gibiydi.

Ben onu bu şekilde incelerken, o benim iştahlı bakışlarımı anlamış olacak ki biraz utandı ve adımlarını gittikçe yavaşlatarak yanıma doğru geldi.

Oturması için elimle yanımı gösterdiğimde hızlıca başını sağladı ve yanıma oturdu.

Aramızda kısa, hoş ve garip bir sessizlik oluştu. Derin bir nefes aldım ve bu sessizliği bozmak için yeltendim. Kaşımla sahayı ve oynayan insanları gösterip, gözlerine bakarak konuşmaya başladım.

"Oynamayacak mısın?"

Ellerini dizlerinin arasında buluşturmuş, hâlâ utangaç bir şekilde sahayı izlerken cevap verdi.

"Hayır... Pek becerikli değilim bu konuda."

Anladım manasında başımı salladım ve onları izlemeye devam ettik, ardından bana döndü ve sanki bir önceki dediklerini yarıda bırakmış gibi devam etti.

"Peki, siz... Siz niye oynamıyorsunuz?"

Onun bu sorusuna karşı, muzip bir sırıtışla cevap verdim. Onun bana baktığı gibi ben de gözümü sahadan ayırdım ve gözlerine bakmaya başladım.

veiled affection; tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin