Sabah uyandığımda yanımda Edin yoktu. Lavaboya girdikten sonra mutfaktan bir şeylerin yere düşme sesi gelmeye başlayınca hızlı adımlarla mutfağa geldim. Plastik bir kabı yerden alan Edini gördüğümde gülmeden duramadım.
"Ne kadar beceriklisin sen öyle ya." dedim kıkırdayarak. Yanına gidip yanağına bir öpücük kondurduktan sonra tezgaha doğru yaklaştım.
"Gülme ya ne olmuş bir şeyi düşürdüysem?"
dedi.
"Kızmadım merak etme." diyip bir şeyler hazırlamak için dolabı açtım.Elime aldığım yumurtaları tezgaha koyup sevdiğim ve Edin'in de seveceğini düşündüğüm omleti hazırlamaya başladım.
Edin hiçbir şey yapmadığını fark edince bana "Ne yapabilirim?" diye sordu.
Sebzeleri doğramasını söyledim ardından kesme tahtası ve bıçağı eline tutuşturdum. Sebzeleri yıkamadan soymaya çalıştığında biraz çemkirdikten sonra yıkayıp tekrar ona verdim. Büyük bir dikkatle salatayı hazırlarken ben ise omleti hazırlamıştım bile.
Edin'in soyduğu ve şekli hayatımda gördüğüm en saçma şekil olan sebzeleri de servis etmek için hazırladıktan sonra masaya her şeyi götürdük.Kahvaltımızı hoş bir sohbetle bitirdikten sonra masayı topladık ve ne yapmak istediğimize karar vermek için konuşmaya başladık.
"Dedemle konuşmaya gitmemiz lazım Edin." dedim.
"Haklısın. Nasıl bir açıklama planlıyorsun?" dedi."O an içimden ne gelirse. Dedem kızsa bile kabullenir." dedim.
"Tamamdır. Ben sana uyarım." diye yanıtladı beni.Edin'in dün maçı olduğu için bugün serbest günleriydi. Benim ise her zamanki gibi ofise gitmem gerekliydi.
Bugünkü kombinimde siyah kilotlu çorap, siyah bir mini etek, üzerimde de crop olmayan siyah bir body vardı. Bugün fazla resmi giyinmek istememiştim.
Hava sıcak olduğundan ince bir ceket aldıktan sonra siyah topuklu ayakkabılarımı giymiştim. İlk Edin'in evine uğrayacaktık. Edin üstünü değiştirdikten sonra tekrar arabanın koltuğuna geçti.Ofise geldikten sonra beni tanıyan resepsiyonla selamlaştık ve asansöre bindik.
Heyecandan sürekli ellerimle oynadığımı fark eden Edin ellerimi tuttu.
"Her şey güzel olacak, merak etme." dedi ve bana sarıldı. İçimin bir nebze dahi olsa rahatlamasıyla geri sarıldım. Dedemin ve benim odamın olduğu yönetim katına gelmiştik.Eşyalarımı odama bıraktıktan sonra Edin'le birlikte dedemin odasına girdik.
"Hoş geldiniz kızım." dedi sıcak bir gülümsemeyle dedem.
"Hoş bulduk dede." dedim stresimi gizlemeye çalışarak.
Dedem Edin ve bana kahve söyledi.
"Ee kızım sanırım Edin'e güzel haberi vermek için toplandık." dedi.
"Aslında ben ona dün söyledim. Maçtan sonra. Dede biz sevgiliyiz." dedim hızlıca.Dedem bana cevap vermeden Edin'e "Torunumla yalnız konuşabilir miyim?" diye sorusunu yöneltti.
Edin kabul edip hızlıca çıktı.
"Katre, bunun profesyonel olmadığının farkındasındır umarım. Sen nasıl bir müvekkille ilişkide olabilirsin kızım?! Biz seni böyle mi yetiştirdik. Adamın kaç tane çocuğu var ayrıca. Yeni ayrılmış eşinden hatta duruşması üç güne ve sen gireceksin. Herkes ne der? Ne zamandan beri umursamıyoruz böyle kuralları. Nerde iş etiğin senin?!" diye bağırdı. Odanın yalıtımı iyi olmasa dışarıdan çok net duyulabilir bi bağırmaydı bu.Ürktüm fakat şu an altta kalırsam aşkıma yazık olacaktı.
"Yeter artık dede! Kaç yaşıma geldim hala iş etiği yok o ne der bu ne der bıktım artık ya. Bir kez de olsun arkamda dur. Tamam güzel kızım, sen uygun görmüşsün de. Bu kadar zor mu senin için?! Sadece çalıştığımda mı iyi torun oluyorum gözünde? Ayrıca ne kadar çocuğu olursa olsun o benim sevgilim. Geri kalan hiçbir şey umurumda değil. Koskoca insanlarız. Edin ve ben çocuk değiliz. Ben sana değer verip bir açıklamayı borç görüyorum. Gelip yanına utana sıkıla anlatıyorum, dediğin şeye bak. Bu böyle devam etmez dede. Ben artık seninle ve senin ahlaki değerlerinle çalışmak istemiyorum. İşine bu kadar mı değer veriyorsun konuşmasına sakın başlama. Ben işime her şeyden çok değer veririm ve en az senin kadar da etiğim var. Bir sevgilim var diye demediğini bırakmadın." diye çemkirdim.
Artık ikimiz de ayaktaydık. Bu kavga bi süre daha böyle devam etti.Sonrasında dedem duraksadı ve "Sen bu adamı cidden seviyor musun?" diye sordu.
"Soru mu bu?" dedim.
"Tamam, artık bir çocuk olmadığını kabullenmeliyim. Basına çok görünmeyin. Gözleri fazla üzerinizde olmasın insanların. Sana güveniyorum. Bu dediklerimi iyiliğin için dedim fakat iş bu kadar ciddi demek ki." diye eskiye göre daha sakince ve tebessümle konuştu.Avucumu sıktığım parmaklarım bir anda gevşedi ve dedeme doğru hızlı adımlarla dedeme doğru gittim. Sarıldım. "Teşekkür ederim dede. Yüzünü kara çıkartmayacağım yemin ederim." dedim ve yanağına bir öpücük kondurdum.
"Seni seviyorum kızım. Ne olursa olsun. Ama artık çalışma zamanı." diyip elime bir iki dosya tutuşturdu.
"Her zamanki sen." diyip dosyaları aldım.
"İyi çalışmalar dedecim." dedim.
"Sana da kızım, bir ihtiyacın olursa buradayım." diye yanıtladı beni.
"Biliyorum dedecim." diyip odadan çıktım.Edin koridordaki koltuklardan birinde oturmuş telefonuna bakıyordu. Adım seslerimi duyunca yanıma geldi.
"Çok bağırıştınız. Ne oldu?" diye sordu endişeyle.
"Kavga ettik. Fakat bana kıyamaz demiştim." diye yanıtladım neşeli sesimle.
Sevindiğini gösteren bir şekilde sarıldı.
Beş on dakika daha sohbet ettikten sonra çalışmam gerektiği aklıma geldi.
"Aşkım, ben çalışacağım. Beni beklersen sıkılırsın. Eve geçip dinlen en iyisi." dedim."Aslında haklısın. Bu duruşmayla ilgili yeni bilgiler falan varsa iletirsin sevgilim. Seni seviyorum, iyi çalışmalar." diyip dudağıma bir öpücük kondurdu.
"Görüşürüz aşkım. Bende seni seviyorum." diyip asansöre kadar yolculadım onu.
Odama doğru yönelip masama geçtim. İşlerimi hallettikten sonra çıkış saatime yakın Edin'in duruşmasının detaylarını Edin'in menajerine ve Edin'e ilettim.
Yarım saat sonra mesaj geldi.Can'ım❤️: Araban ofisin önünde. Torpidoya bakmayı unutma :)
Katre: Manyaksın sen.
Can'ım❤️: Kimin manyağıyım acaba.
Katre: Kimin acaba :D Hemen bakıyorum arabaya.Mesajımı yazdıktan sonra ofisten çıkmak üzere masamı ve eşyalarımı topladım. Ceketimi omuzlarıma atıp çıktım. Hızlı adımlarla arabama doğru ilerledim.
Anahtarı valeden rica edip teşekkür ettikten sonra koltuğuma oturdum. Hemen torpidoyu açtım. Güzel bir markanın kutusuydu bu. Çok sayıda ürünüm vardı ve görmüş olmalıydı. Gülümsememle kutuyu açtıktan sonra mükemmel derecede parlayan altın rengi bir saatti bu. Gümüş rengi bende vardı fakat takılarım arasında altın olanlar olduğu için böyle bir modele bakmıştım.
Hemen Edin'i aradım.
"Edin sen deli misin ne kadar istiyordum bunu sen biliyor musun?" dedim.
"Biliyorum ki aldım sevgilim. Güzel günlerde kullan." dedi.
"Seni çok seviyorum." dedim.
"Bende aşkım." diye yanıtladı beni. Telefonu kapattıktan sonra eve geçtim. Bakımlarımı hallettikten sonra yemek söyledim ve yerken Edin'e duruşmadan sonra bir hediye almam gerektiğine karar verdim. Edin benden farklı olarak daha spor saatler kullanırdı. Bunun için benim saatimle aynı markanın internet sitesine göz attım.
Benimkine benzer ama daha spor, gümüş ve lacivert detayları olan saati beğendim. Yarın iş çıkışı almaya karar verdim.Kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım. Dinlenmenin vakti gelmişti. Dedemden de onay almanın huzuruyla uykuya daldım.
ARKADAŞLAR 1000 KELİME OLMUS KENDİMLE GURUR DUYUYORUM YEYE
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İş paslayanzi - EDIN DZEKO
RomanceHer şey Katre'nin dedesinin Katre'ye müvekkil paslamasıyla başlar...