|29|

213 15 9
                                    

Son kelimeyi söyledikten sonra çenem düşmüştü. Elimdeki kahveden bir yudum aldım. Boğazımdan sıcaklığın akıp gitmesini hissettim.

"Hyunjin ne iş çeviriyor ki?"

Jisoo, bunu duyunca öksürüğe başlamıştı. Bir bardak suyu içtikten sonra konuştu;

"Bunu sana kendisi anlatsa daha iyi olur aslında..."

"Lütfen Jisoo..."

Jisoo, biten kahvenin bulunduğu fincanı masaya bıraktı.

"Ben ondan 5 yaş büyüğüm. 12 yaşlarındayken babam onu sürekli övüyor, kendisinden sonra tahta onun geçeceğini ve tüm mirası ona bırakacağını neredeyse herkese söylemişti. Bense o zamanlar ergenliğin tam dibine vurmuştum. Bi de bu söylediklerinden sonra çıldırmış gibi oldum. Derslerime odamdan çıkmadan çalışıyor, kendi kendime depresyona giriyordum. Kendimi daha kötü hale getiriyordum. 18 yaşıma geldiğimde kendi tahtımı kendim kurdum, evden toplandım ve basıp gittim. Annem bana sürekli mesaj atıyordu. Bir gün gelmemi istedi. Beni çok özlediğini söyledi..."

Jisoo, son kelimelerden sonra sesi titremeye başlamıştı.

"Halbuki yalanmış... Beni sadece Jennie ile evlenmeye zorlamıştı. Jennie ile zorla buluşuyordum ama hoşuma gidiyordu çünkü o beni anlıyordu. Verdiği sözde kendisine aşık edeceğini söylemişti. İşe yaradı da. Ama Jennie, beni sadece kullanıyor. Ondan ayrılamıyorum da... Çok hoşuma gidiyor..."

Gözünden yaşlar akmaya başlamıştı.

"Hyunjin, herkesi öldürüyordu. Önüne çıkan tüm düşmanlarını. Sayısalı dışında dersleri kötüydü. Benim kadar başarılı olmamasına rağmen tüm miras neredeyse ona kalmıştı. Babam, son 1 yılda sağlığı kötüleşmişti. Nefes almakta zorlanıyor, gözü görmüyordu. Ama sonra, ameliyat oldu. Ben sevinmiştim ama hyunjin'in gözlerinden bir planı olduğu anlaşılmıştı. Babamı ve annemi, o öldürdü. Sırf sevdiği senle güzel bir hayatı bir duvar daha sağlamlaştırmak için. Anne ve babanı öldürdü, seni almak için onlarla anlaşma yapmasına rağmen; sırf seni sadece kendisinin yapmak için. Sana takıntılı, bağımlı."

Demir kapının vurulmasıyla, Jisoo ayağa kalktı ve demir kapının kilidini açtı. Hyunjin, ondan önce girip ellerini cebine koydu, bana bakarak ayakta kaldı. Jisoo ise fincanları alıp tezgahta yıkamaya başlamıştı. Gözünden yaşlar aktığı ışık altında görülüyordu.

"Felix, ben sadece... Seni fazla sevdim..."

Ayağa kalkıp ona sarılmıştım. Hayatımda hiç birşey bana bu kadar huzur veremezdi. Ellerini belimde hissettirdi ve okşamaya başladı. Gözyaşlarını kafasını boynuma gömdüğü için kolaylıkla anlayabiliyordum.

"Neden ağlıyorsunuz lan? Cenaze evi gibi?!"

Tanımadığım bir ses kapıyı kapatırken bağırmıştı.



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 06 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Red Lights | Hyunlix ficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin