(2000/Haziran/Şanlıurfa)
Ortalığı birbirine katıyordu kara oğlan, peşindeyse anasının yüksek sesi, dualı lâkin bir o kadar sert dili: "düşmeyesin oğul!" diye iyi dileklerde bulunuyor, bir miktar da uyarı veriyordu. "Kulaklarından tutup ipe asacağım vallahi! Gel buraya Turna!"
Kısa bir süreliğine izni vardı, onda da hemen oğluna yemek yedirecek ve tekrar işinin başına dönecekti. Aceleyle, ağacın dalına konmuş güvercine gitmekte olan oğlunun peşine takıldı.
"Turna! Yapma yavrum! Dinle sözümü!""Sen ye ana, ben aç değilim!"
Seher kadın iki elini kalbine yasladı ve başını hafifçe yukarı kaldırdı.
"Ah anam, ah! Ne demek aç değilim? Sabahtan beri ağzına ne girdi ki?!"Ve gözleri kısıldı.
"Turna?"Sekiz yaşındaki oğlu, gözlerini güvercinden ayırmadan anasının hesapçı ses tonuna yanıt verdi.
"He?""Yine gofret paketini mi tutuşturdular eline?"
Turna, yakalanmanın verdiği telaşla bir anda tırmandı ağaca. Dilini ısırdı, o yemeği yiyeydi de aç değilim demeyeydi...
"Ana valla yemeyecektim! Ahmet ağa bana öyle gülümseyince, bir baktım gofretler mideme inivermiş!""Bir baktın midene inivermiş he Turna!"
"Hee..."
Turna dudak büzerek baktı anasına, bir ümit yumuşar diye. Seher kadın ise, iriliği babasına çekmiş olan oğlunun yanına ulaşıp kollarından tuttu, zar zor çekti ağaçtan. İriydi kemikleri bu çocuğun, doğduğu günden beri de şeytan kulağına kurşun, hızla büyümüştü. Zaman zaman nazara da gelmişti tabii... Seher kadının dilinden düşmezdi bu yüzden ayetler, sık sık okurdu oğlunun üzerine.
"Şimdi bir bakacağız bu yemekte midene inivermiş, he yavrum!"
"Ama ana! Ben sevmiyorum bulguru!"
"Yok anam, mis gibi yaptık bu sefer. Parmaklarını yiyeceksin!"
"Bırak ana yav, bir parmaklarım kaldı yemediğim!"
Ağrıyan belini tuttu Seher kadın.
"Ne de ağırlaştın evladım, yürüsene!""Sen yemeği bir bakışta mideme indiriverirsen nasıl zayıf kalacağım?"
Cevap gelmedi Seher'den. Ve Turna bir baktı ki yere oturuvermiş... Sızlana sızlana anasının ağzına tıkıştırdığı yemekleri yemiş, üzerine de neredeyse bir şişe su içmiş. Tam bu anda Seher kadının bakışları balkondaki kadına kaydı.
Ahmet ağanın gelini Zeynep, gözlerini kısmış hâlde bakıyordu Turna'ya. Seher'in içi buruldu.
Sesi, içindeki burukluktan dolayı kısıldı.
"Yavaş iç oğul," dedi. "Karnın ağrımasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURNAM YÂRE/SELAM SÖYLE -TÖRE-
No FicciónBir ölüm, kaç hayata mâl olurdu? Bir yetime kaç el sarılırdı, hangi elin sıcaklığı gerçekti, hangi elin bileğine dikenlerden bir bileklik asılıydı? Kan nereye sıçrardı, nerede iz bırakırdı? Ömür o vakit mi biterdi? Gönül o vakit mi ölürdü?