Selamünaleyküm, beklettiğim için özür dilerim... Parmaklarım tükendi fkcpfkflf oy ve yorumları beklerim efendim...
Nefes nefese kalmış hâlde kendini odadan dışarı attı. Tüm iç savaşları, tüm barış antlaşmaları, tüm ateşkesleri... Yalnızca nefesini kesmeye yaradı
İçindeki bu bitmek bilmeyen savaş, kaç zalimden sebep ortaya çıkmıştı da bitmek bilmiyordu? Turna, şu durumda yine dışarı çıkmayı düşündü. Belki yine aynı dağın dibine giderdi, belki de kendini hayvanlarla dolu ahırın ortasına atardı da biraz uğraş bulurdu.Boğazını temizledi, merdivenleri birer birer indi, gözleri şatafatlı salonu buldu da geri çekildi. Kadınlar, sohbetlerine kaldıkları yerden devam ediyordu. Anlaşılan o sesleri yalnızca Turna duymuş, o savaşta çıkan kanlar yalnızca Turna'nın üzerine sıçramıştı.
Turna bu ahvâlden ifrah olmamışçasına kaşlarını çattı. Aynı çatı altında bir o mu yanıyordu, babasının ölümünden neredeyse on sekiz sene geçmişti ancak böyle çabuk mu bitmişti meseleler? Her fırsatta öfkesini kabartırken, her dakika onu zulme yahut intikama iterken böylesine mutlu olmaları ne de acınasıydı.
İki dere ortasında kalmıştı Turna.
Fakat hangisini seçerse seçsin boğulacaktı.
Salonun önünden çekildi ve konağın kapısından çıktı. Avluda top oynayan çocuklara dahi bakmadan, bir hışımla terk etti orayı. Çocuklar evvela ne olduğunu sorguladı, ardından oyunlarına geri döndüler.
Turna, tek tek arşınladı sokakları. Etrafına baktıkça kurşun saçtı sanki. Vakit henüz öğlen olmamışken, fırsat bu fırsat diyerek tandır başında ekmek yapmaya girişmiş kadınların, yoldan geçen adamların, ağaların elinin altında çalışanların, hepsinin dikkati üzerinde toplandı da hepsi bu kurşuni bakışlardan nasibini aldı. Neyin nesiydi bu, tüm ciddiyetine rağmen insanlara mutluluk vermek için çabalayan Aybars'a neler olmuştu?Celadet gösterisi sergilemek değildi amacı, insanlara korku saçmak değildi. Fakat imkanı yoktu, yavaşça kendini belli eden güneşin sıcağı terletmeye başladığı an sinirinin daha da arttığını anladı. Yerinde durdu, sıcak bir karabasan gibi boynuna, omuzlarına, dahası kalbinin kenarlarına işlerken daha fazla yürümenin alemi yoktu.
Kapısına ulaştığı caminin avlusuna adımladı.
Şadırvana ulaştığı vakit paçalarını kaldırdı, üstünü başını düzeltti ve abdest almaya başladı. Peygamber tavsiyesiydi ya, hiç kaçırır mıydı bu fırsatı? Öfkeyle dolup taşarken yüreği, içindeki ateşi neden su ile söndürmesindi?Eûzü Besmele çektikten sonra abdestini aldı. Ardından iki rekatlık namaz kılıp tekrardan dışarı çıktı. Nefes verdi, hadisi hatırladı da gülümsedi.
Biraz olsun rahatlamıştı, hakikaten sönmüştü içindeki ateş!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURNAM YÂRE/SELAM SÖYLE -TÖRE-
Non-FictionBir ölüm, kaç hayata mâl olurdu? Bir yetime kaç el sarılırdı, hangi elin sıcaklığı gerçekti, hangi elin bileğine dikenlerden bir bileklik asılıydı? Kan nereye sıçrardı, nerede iz bırakırdı? Ömür o vakit mi biterdi? Gönül o vakit mi ölürdü?