2. Bölüm

61 20 6
                                    


Hepinizee hellooo.

İyi okumalar ballarım.

***

Zihin, bir zehirden farklı değildi ve bu zehrin panzehiri yoktu. Zihnin zehiri, hatıralar hatırladıkça artardı. Aslında böyle değildi, denklem. Denklem şeytanla bozulmuştu. Zihin, mutlu anıların yeriyken şeytan tarafından lanetlendi ve zehirleşip dikenlere sahip oldu. Bu dikenlerin, zehrin içinde tek bir şey vardı oda; geçmişti. Geçmiş, bir güle benzerdi. Ortaya çıkardığı şey belki güzel olabilirdi ama uzayıncaya kadar dikenlerini batırırdı. Zihnimde, her iğne batışını hissedebiliyorum. Yağmuru sever insan, ruhunun temizlenmesi umuduyla, zihninin alan suyla zehrini akıtaması umuduyla. Lakin zehrin kuvveti, emareleri kalıcıdır, geçmez, akmaz. Bunu bilmeme rağmen duş başlığından akan soğuk sudan, bunu diliyordum. Belkide zehir, her akan suyla dökülüyordu ama ağzıma değen her damlayla tekrardan bana dönüyordu. Bu düşüncemle dudaklarımı birbirine bastırarak dudaklarımı gizledim.

Ama hayır, bu düşüncem de doğru değildi.

Yüzümü sıvazladım, duş başlığından soğuk su akmasına rağmen ateş içinde yandığımı hissedebiliyordum. Ellerim yavaşça ilerletip düğmeye basarak suyun akışını durdurdum. Suyun kesilmesiyle soğuk bir hava vücuduma doğru esmişti, titredim. Siyah bornozumu alıp vücuduma sardıktan sonra ipiyle bir düğüm atarak duşakabinden çıktım. İkinci bir soğuk hava bu sefer yüzüme esti. Yandaki askılıkta olan kahverengi havluyu alarak saçlarımdaki fazla suyu alırken çamaşır makinesi gizleyen dolabın üstüne koyduğum telefonuma doğru yürüdüm. İşaret parmağım sakince iki defa telefon ekranına dokunarak saatin kaç olduğunu bilmemi sağladı.

06.24

Küçük bir nefes aldım ve bu kez parmaklarımı göz pınarlarıma koyarak sıktım. Sadece yarım saat uyuyabilmiştim ve aslında bu benim bir haftadır uyuduğum en uzun uykuydu. Buna da şükür ediyordum. Bakışlarım buğulu aynaya çevirdim. İşaret parmağımı bu sefer sakince oraya ilerlettim ve yine sakince buğulu olan aynaya bir gülücük çizdim. Parmaklarımı geri çektim ve çizdiğim gülücüğe baktım. Dudaklarım yavaşça aynadaki şekli aldı, burukça. İki çizdiğim göz şeklindeki çizgiden iki damla aktı, gözyaşı misali. Dudaklarım daha fazla genişledi. Aynadaki gülümsemeyi bozmadım, dokunmadım. Bunun yerine soğuk suyu açarak yüzüme iki avuç dolusu suyu vurdum. Avuç içlerim mermere yaslıyken derince soludum, yüzümdeki sular dökülürken. Asılı olan havlulardan bir tanesini alıp yüzümü kuruturken banyodan çıktım.
Kapı açılır açılmaz sıcak bir hava çarptı bornozla kaplı vücuduma. Telefonumu alıp elbise dolabıma doğru yürüdüm. Dolabı açtım ve ne giyip giyemiyeceğime baktım. Kısacası kombin yaptım. Bugün evde takılmayacaktım, dışarıda biraz işim vardı, bu yüzden dışarıya daha uygun şeyler baktım dolabımdan.

Hava soğuktu ama aşırı soğuk değildi. Yıllardan 2022, aylardan ise Eylül'dü; 25 Eylül. O yüzden siyah bir kilotlu çorap, mini bir bej etek ve omuzları açık bir siyah elbise seçtim. Elbiselerimi giydikten sonra makyaj masama oturdum ve sakince aynada kendime baktım. Göz altlarım bir haftadır çektiği sefaletten ötürü morarmıştı, göz içlerim ise kızarmış. Beyaz olan tenim daha da beyazlamıştı. Yüzümü toparlamam lazımdı bu yüzden makyaj yapıcaktım. Aslında yalan söylüyordum, nasıl göründüğüm falan umrumda değildi ben sadece makyaj yapmayı seviyordum.

GEÇMİŞİN GELECEKTİ İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin