16. Bölüm- Kurtarıcı

313 16 1
                                    

Okuma sayısı fazlasıyla düştü bu yüzden kısa bir bölüm yazdım. Okunma sayısı artarsa devam edeceğim İyi okumalar herkese :)

Multi : Atakan

Multimedia daki şarkıyla okuyun :) Açamayanlar için Ailee Teardrop

Acı ? Endişe ? Korku? Telaş ? Heyecan?

Hayır, hayır şuan hiçbir şey hissetmiyordum. Bir sandalyede oturmuş ellerim bağlı öylece ilerideki beyaza benzeyen duvarı izliyordum. Beni öldürecekler miydi? Umrumda değildi. Yıllarca ölmeyi dilemiştim hatta bu zamanı bekliyordum. Kime karşı sevgim kalmıştı sahi? Ne kadar kırıldıysam farkında olmadan kırıyordum. Beni bu hale ne getirmişti? Hırs. Hiçbirini bilmiyordum. Yıllarca içimde gizli özlemler, gizli aşklar taşıyarak büyümüştüm. Sahi büyümüş müydüm? Bir yanım hala çocuktu. Gençliği dolu dolu yaşamak. Hayır böyle büyümemiştim. Yorgundum fazlasıyla. Bir kere yatıp ölüme kadar uyumak istiyordum. Bunun yanında sevilmek istiyordum. 'Gerçekten' sevilmek. Sevildiğini hissetmek nasıl bir şeydi acaba? Derin bir nefes aldım. Artık güçlü olmalıydım. Ağlayıp sızlamak yoktu. Şu zamana kadar kendim ayaktaydım. Şimdi de öyle olacaktı, olmalıydı.

"Kimse yok mu?" Diye bağırdım. Çok geçmeden kapı açıldı. Karanlıktan fazlasıyla nefret ederdim. Ne zaman yalnız kalsam ki bu her daimdi kafam allak bullak olurdu düşünmekten. Şimdide kafayı yemeden birinin gelmesi iyi olmuştu.

Işık açıldı önce topuk sesleri odanın sessizliğine hakim oldu. Kafamı kaldırıp gelene baktım. Aylin. Acılarını kendi içinde ödeyemeyen dış dünyayla çözebileceğini sanan saf Aylin.

Alayla gülümsedi. Elinde bir dosya vardı. Ona bakmayı kesip odayı inceledim. Loş bir ışık hakimdi. Sorgu odası gibi. Bir suç mu işlemiştim. Bilmiyorum. İleride eski birkaç raf, kavanozlar, kartonlar, masa ve sandalye vardı. Kiler gibi bir yerdi heralde. Aylin'in evindeydim büyük ihtimalle. Az sonra yanıma geldi. Köşeden çektiği bir sandalyeyi önüme koydu. Elleriyle çenemi tutup ona bakmamı sağladı. Alayla sırıttım. Öfkeyle çenemi bıraktı.

"Bakın burada kim var. Acılarla dolu Eylül Hanım." Ardından kahkaha attı. Önümdeki sandalyeye oturup dosyayı açtı.

İçinden çıkardığı fotoğrafları yüzüme tuttu. "Bak dün akşam hatırladın mı?" Resimde Atakan'ın benimle dans edişi vardı. Sonra bugün arabasına bindiğimde çekilmiş. Ve daha öncelerden kalma bir çok fotoğraf. Derin bir nefes aldım. Konuşmasını bitirmesini bekliyordum.

"Nasıl bir şeytan tüyün var Eylül? Yıllarca uğraştım Atakan beni sevsin diye. Sense bir ayda kendine aşık ettin. Sen geldin bütün uğraşlarım çöpe gitti. Azra ile defalarca iyi olmaya çalıştım. O ise beni kenara fırlattı. Sen geldin ben bittim. Hiç var olmayan ben bittim." Bağırmaya başlamıştı.

"Senden yardım istedim. Lanet olsun sana yardım etmeye çalıştım. Hiç söylememem gereken bir şeyi sana söyledim ve karşılığında sana yardım ettim!" Başımı kaldırıp hızla bir tokadı yüzüme geçirdi. Yüzüm acıyla sola yatarken sadece güldüm. Gülmemi beklememişti. Hızla sandalyemi itti. Çok geçmeden yerle buluşmuştum. Metalik bir tad ağzımda yerini buldu. 

"Sana acıyorum Aylin. Asıl acınacak ben değil sensin. Yaşadıklarını insanlara yansıtarak mutlu olmaya çalışıyorsun. Atakan'ı o kadar sıkmasaydın belki yanında olurdu?" Karnıma bir tekme yediğimde gözlerimden usulca bir yaş taşlı zemine düştü.

"Bana istediğin kadar vur acın hafiflemeyecek." Daha hızlı vurmaya başlamıştı. Canımın acısı umrumda değildi. Yüzüğüm parmağımda olsaydı beni daha iyi anlayabilirdi belki.

"A..Aylin" dedim zor nefes alarak karnıma defalarca darbe yemiştim moraracağı belliydi.

"Çantam nerde?"

SANCILI HAYALLER|DÜZENLENİYOR|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin