Bölüm 1

16 5 15
                                    

Bir kalp kaç farklı insanı aynı anda ağırlayabilirdi? Bir kalp aynı anda kaç kişiyi sevebilirdi?

(...)

Luka Couffine

Siyah saçlarımı kendi ellerimle karıştırdım ve karşımda duran çocuğa baktım. Bu Paris'in sarışın genç modeli Adrien Agreste'den başkası değildi. Her türlü kötülüğün bulunduğu bu tenha sokaklarda ne işi vardı?

Yavaşça yanına ilerledim. Gergin görüntüsü beni gördüğü an normale döndü ve yanıma koştu. Boyum ondan uzundu. Aramızdaki birkaç yaşa bakılırsa bu normaldi.

"Şey ben kayboldum da yardım edebilir misiniz?"

Bir şey demeden sadece gözlerine bakıyordum. Büyülenmiş gibiydim. Normal hayatımda görsem nefret edeceğim yeşilin en güzel tonu onun gözlerindeydi.

"Beni duyuyor musunuz?"

Kafamı iki yana salladım. Sorduğu soruyu tekrarlamasını beklemeden yürüdüm. Peşimden ilerledi.

"Bu sokaklara nasıl geldin?"

"Evden kaçtım. Nereye gittiğime dikkat etmedim."

Burası babasıyla yaşadığı malikaneye fazla uzaktı. Buraya kadar yürüyerek gelmiş olamazdı. Fazla kurcalıyorsun Luka. Fazla kurcalıyorsun.

"Yani benim hakkımda bir şeyler biliyorsundur elbette ama kendimi tanıtmak isterim. Belki arkadaş oluruz."

Karanlık sokakları yavaş yavaş aydınlık sokaklara döndüğünde durdum. Elimle gitmesi gereken yeri gösterdim.

"Burdan bir taksiye bindiğinde eve gidebilirsin. Bu arada Luka ben. Luka Couffine."

Yanıma ilerledi ve bana baktı.

"Teşekkür ederim Luka."

Beklemediğim bir hareket yaptı ve bana sıkıca sarıldı. Yıllarca beni ele geçiren yalnızlık yüzünden sarılma hissiyatını unutmuştum.

Benden yavaşça geri çekildi ve gösterdiğim yöne ilerledi. Sessizce ona bakıyordum. İçimdeki belirsiz duyguyu yenip arkasından seslendim.

"Seni bir daha ne zaman görebilirim?"

Paris'in ünlü modelini tekrar ne zaman görebileceğimi soruyordum. Bu adlandıramadığım duygu beni ne hale getirmişti?

Bana baktı ve gülümsedi.

"Beni her yerde görebilirsin."

Evet onu her yerde görebilirdim. Şehrin nerdeyse yarısı onun resimleriyle kaplıydı. Hafifçe gülümsedim ve bir taksiye bindiğini gördüğümde rahat bir nefes aldım.

Yavaş adımlarla eve ilerledim. Aklım hala bana olan o sarılışındaydı. Bana tekrar sarılması için herşeyimi verebilirdim.

(...)

Adrien Agreste

Eve taksi ile döndüğümde kalbim çarpacak derecede hızlı atıyordu. Babamın kızacağını bildiğim bir şey yapmıştım ve şimdi o kızgın bombanın yanına ilerliyordum.

Başka bir yerde kalmaya başlamanın ve eve dönmemenin bir anlamı yoktu. Er yada geç o eve dönecektim. Kendi isteğiyle kafese giren bir kuş misali.

Malikanenin büyük kapıları açıldığında yavaş adımlarla içeri girdim. Babamın sinirli bakışlarını beklerken gözlerinde ilk defa farklı bir duygu gördüm. Endişe.

En son annem benim için endişelenmişti. Babam bana yaklaştı ve kollarıyla beni sıkıca sardı.

"Seni tekrar canlı göremeyeceğim konusunda o kadar emindim ki."

"Neden böyle düşündün ki?"

"Çevrede seni tanımayan yok. Biri er yada geç seni para için kaçırır diye tahmin ediyordum. Öyle ki parayı bile hazırlamıştım."

Sessiz kaldım. Babam bir yere kadar haklıydı. Ünlüydüm ve kaçırılma ihtimalim yüksekti. Ama bilmediği bir şey vardı. Ben kara kediydim. Kendimi koruyabilirdim.

Babam bir süre daha sessiz kaldı.

"Bu kaçış eylemini tekrarlamanı istemiyorum Adrien. Yoksa senin dışarı çıkmanı yasaklarım."

Sessizce kafa salladım ve geri çekildim. Yavaş adımlarla odama ilerledim. Evden kaçma sebebim beni kısıtlamasıydı. Bunu anlamadan beni kısıtlamaya devam ediyordu.

Odama girip kapıyı kapattım. Plagg dışarı fırladı. Her zaman aynı yerde bulunan kamambert zulasına ilerledi.

"Aşık oldun herhalde."

Anlamaz gözlerle baktım.

"Hı ne?"

"Adı neydi ya? Hani şu siyah saçlı çocuk. Saçların ucu mavi hani."

Bahsettiği kişiyi anlamam ile birlikte kafamı hızla salladım.

"Saçmalama Plagg. Gay miyim ben?"

"Sen ona aşık oldun yalan söyleme."

Üzerimi bile değiştirmeden kendimi yatağa bıraktım. Kısa bir süre tavan ile bakıştım.

"Belki."

"O da sana aşık oldu sanırım. Gerçi ünlü bir modele aşık olmamasına şaşırırdım."

Ağzına bir kamambert daha attı ve sessiz kaldı.

"O kokuşmuş peynirler senin düşünme şeklini mi bozdu bilmiyorum ama ben ona aşık falan değilim. O da bana aşık değildir eminim ki."

Bakışlarım tekrar tavana döndü.

"Sırf ünlüyüm ve modelim diye bana aşık olacak hali yok. Benden daha iyilerini bulabilir."

Plagg derin bir iç çekti.

"Ben olacakları biliyorum. Başlarda uğur böceği diye zırlıyordun. Şimdi bu mavi çocuğu buldun. İnansan da inanmasan da ikiniz sevgili olacaksınız."

Bu sefer ses tonu ciddiydi. Belki de Plagg haklı olabilirdi. Gözlerime olan bakışları normal değildi. Aşık gibi bakıyordu sanki.

Bu karmaşık düşünceler arasında uykuya daldım. Sıkı bir rutine sahip olduğumu göz önünde bulundurursak erken kalkmalıydım.

(...)

Bölüm sonu.

Üç kalp Birden Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin