4- Sadece iki seçenek

45 21 3
                                    

___

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

___

Dakikalar saatlermişçesine akmamakta direniyorken prensin donuk gözleri parşömenden bir saniye bile ayrılmamakta ısrarlıydı. Nefes alış verişleri zaten çok az belli oluyorken şimdi de hiç hareket etmediğini görebiliyordum. Bu beni tedirgin etmeye yetiyor hatta artıyordu bile. Her an karşımda büyük bir nöbet geçirebilirdi ve ben hayatta kalmak için kullanılan sağlık metodlarından fazlasını biliyor değildim.

O parşömende neler yazdığını bilmek hem prensin geçirebileceği nöbetlerin şiddetini tahmin ettirebilirdi hem de kendi çapımdan biraz da olsa merakımı dindirebilirdim. Bu oda kurallardan ve saray halkından izoleydi.

Prensse tanıdığım soylu insanların aksine ilgiye sandığımdan daha fazla muhtaçtı.

Duygusuz davranmak görevimdi ancak bir prens, hiç olmasa bile bambaşka bir insanın hayatı söz konusuydu. Duruma göre yardım çağırabilirdim.

Oldukça uykum olduğundan kendimi esnememek için zor tutuyordum. Bu nedenle sıktığım çene kaslarım ile dişlerim birbirine sürtüyor ve içimi hoş ediyorken direnmekte de güçlük çekiyordum. Kapanmaya çalışan göz kapaklarımın ardında binlerce insan tepiniyordu sanki. Bu güne kadar hiç uyumamışım da şu an uyumam gerekiyormuş gibiydi ama bunu bastırabilirdim.

Prens hâlâ olduğu gibiydi. Donuk ve belirli pozisyonlarla hareket eden bedenimin kuralların dışına çıkma vakti gelmişti artık. İlk ihtilal olan sağ ayağımı bir adım öne sürmemle eklem yerlerimdeki çelik parçaları birbirine değdi. Çıkan metal sesi bile prensi daldığı yerden uyandırmaya yetmemişti. İkinci hatta üçüncü bir adım dahi başını kaldırttıramadı.

Yanına vardığımda donuk gözlerinin parşömen üzerinde bir yerde olduğunu fark ettim ve tereddütle prensin elindeki parşömene uzandım. Metal parmaklar işimi zorlaştırıyor, prensi korkutmaktan çekinmeme alıkoyuyordu.

Bunu yapmak ise sıradan bir muhafız için yasak bir hareketten farksızdı. Kraliyet üyelerinin izni ve isteği dışında hareket etmek, sizi işinizden bile edebilirdi. Siz, eğitimini tamamlamış birer korumasınız ve kraliyet ailesine komutan izni dışında bir adım bile yaklaşamazsınız, diyordu kafamın içindeki eğitmenlerin soğuk sesi. O zamanlar şövalye olabilmek benim için sadece bir gelir kaynağı, ailem adına gurur verici bir ögeden farksızdı. İstenilen adımları atmak kadar geceler boyu idman yapmak da kolay ve ulaşılması gereken amaç uğruna değersizdi.

Çoğu krallığın aksine benim krallığım, bana özgü bir krater olmaktan öte bir kalkan gibiydi. Beni koruyan mutlak güç, beni herkesten özel kılandı ve onunla gurur duymaktan çekinmiyordum.

Ancak bir o kadar saçma ve katı kurallara da sahipti. Buna engel olmak zaten imkansızken üstüne bir de önünde boyun eğmek gurur kelimesine kalın surlar gibi düşüyordu. Bu nedenle kurallar, her ne kadar önemli ve üs rütbelere göre gerekli olsa da sizin doğrularınıza zıt geliyorsa uymak anlamdan oldukça öteye geçiyordu.

Prens TehlikedeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin