İşte yine aynı yerdeyim. Burada ahşap kokan meşe ağacından yapılma pencerenin önünde. Dakikalar saatler günler aylar yıllar geçiyor ama ben yine kendimi aynı yerde buluyorum. Aynı günler aynı anılar Ying Yang tarzı bir işkence gibi. Dışarıdan bir takım sesler duyuyorum. Açıkçası bugün epey yorulmuştum kolumu kıpırdatacak halim yoktu ama merakıma yenilip kafamı açık olan penceremden dışarıya sarkıttım.
Küçük kız annesine ve babasına sahip olduğu büyünün ilk ortaya çıkış anını heyecanla gösterirken anne ve babası kızlarının bu sahibi olduğu büyünün ilk keşfini hayranlıkla seyrediyorlardı. Küçük kızın bu hali bana kendi büyümü keşfettiğim ânı hatırlatmıştı. Büyümü ilk keşfettiğim an tıpkı büyümün kendisi gibi sıkıntılı olmuştu.
Burası Orlais. Çok büyük bir şehir değildir ama yeşilliği çoktur küçük dağlık alanlar patikalar şelaleler göletler vardır oldukça şirin bir şehir diyebiliriz. Ama buraya dair en sevdiğim yer Ejderha Gözü Şelalesi.
Efsaneye göre Orlais şehrinde insanlar yaşamadan önce buralar ejderhaların yeriymiş. İnsanlar ilk burayı keşfettiklerinde buraya yerleşmek için bir çok ejderhayı öldürmüşler ama ejderha kralı bir türlü yenemiyorlarmış, bunun için de onu lanetlemişler ejderha kral taşa dönüşmüş. Ejderha Gözü Şelalesi adını buradan alıyor. Görünüş olarak da oldukça bir ejderhayı andırıyor zaten. Bazılarının dediğine göre de ejderha kral halkı haksızca katledildiği için hâlâ ruhunun acı çektiğini ve bu yüzden gözyaşları döktüğünü, akan şelalenin de onun gözyaşları olduğu söylenir. Ne diyebilirim ki insanların bencillikleri efsanelere bile konu.
Bende büyü mü bu şelalede keşfettim 6 yaşıma daha yeni girmiştim sanırım. Şehir efsanelerini hep duyardım ve keyifle dinlerdim dünyanın sürprizlerle dolu olduğunu düşünürdüm. Çocukluğumdan beri hep bir yerlere gitmeyi araştırmayı çok severim bir gün dünyaya atılıp kendi maceramı yaşamak isterdim. O gün de her zamanki sıradan günlerden biriydi. Önceki gün dinlediğim Ejderha Gözü Şelalesi efsanesi oldukça ilgimi çekmişti ve oraya gitmiştim. Aklınızdan ne geçtiğini biliyorum 6 yaşındaki bir çocuk nasıl şelale tırmanırsın. Ama biz büyüler normallerden çok daha farklıyız büyülü 6 yaşındaki bir çocuk normal olan 6 yaşındaki gibi çocuktan çok daha kuvvetlidir, refleksleri ve kasları çok daha gelişmiştir. Neyse şelaleye varınca şelalenin ağzını kapattığı küçük bir mağaraya girdim, hayatımda gördüğüm en güzel manzaralardan biriydi doğanın bütün güzel çiçekleri buraya saklanmış gibiydi adeta mağaranın tavandan sarkan kristaller ışık hüzmelerinin çarpmasıyla etrafı parlak renklere boyuyordu, o an kendime ait bir şelale bulduğumu düşünüp çok sevinmiştim. Şelale mağaranın içinden bakıldığında oldukça ilgi çekici duruyordu efsanelerde anlatılan sihirli diyarlara açılan sihirli kapılar gibiydi. Mağaranın ağzını kapatan şelalenin içine daldım. Suyun kuvvetinden dolayı yere çökmüş tüm, oldukça sarsıcı bir kuvveti vardı ama güzel bir histi, birden içimde tarif edilemeyen bir patlama oldu. Sanki bir balon midemde şişmiş şişmiş şişmiş sonra da patlamıştı. Bu hissi parmak uçlarıma kadar hissetmiştim, ensemde gıdıklayıcı hoş bir sızı hissettim. O sızının yavaş yavaş kollarıma geçtiğini hatırlıyorum. Sudan dolayı gözlerimi kapatmıştım ama bu şeyin neyden kaynaklandığını anlamak için gözlerimi açınca ellerimde ve kollarımda mürekkebe benzeyen kırmızı geçişli siyah şeyler görmüştüm. Paniğe kapılarak kendimi suyun altından çektim, ilk başta kan sanmıştım ama öyle olmadığını anladım kan olamayacak kadar değişik de sanki bilinçli bir şeydi. Ama işin ilginç yanı her şey donmuştu sanki her şey o kadar yavaş hareket ediyordu ki, havada asılı kalan su damlacıklarını rahatlıkla görebiliyordum rüzgar tenime değmiyordu. Avuç içlerim gıdıklandığında ellerimi kaldırıp bakmıştım ve gördüğüm şey hayret verici idi avuç içlerimde ne olduğunu çözemedim tuhaf kıvılcımlar hareket ediyordu. Korku ile elimi sallayıp sağa sola silmeye başladım telaşla bu ne olduğunu bilmediğim şeyden kurtulmaya çalışıyordum. En sonunda bana acı vermediğini yada görünürde bir zarar vermediğini anlayınca pes ettim ama avuçlarımdaki o şey hâlâ geçmemişti, sağır olmuş gibiydim korku içimde büyüyüp duruyordu. Biraz daha vakit geçince sakinleşmiştim. Sakinleşince içinde bulunduğum durumun daha bir farkına vardım, havada yavaşça süzülen su damlacıklarına daha yakından bakabilmek için şelaleye doğru ilerledim. Elimi uzatıp dokunacaktım ki kendimi rüyadan uyanmışım gibi şırıl şırıl akan şelalenin altında buldum. Kendimi şelalenin altından çekip boş bir kayanın üzerine attım, hala olayların gerçekliğini kavrayamamıştım etrafıma şaşkın şaşkın bakıyordum, titriyordum. Olayın sonunda hemen eve gittim, korkuyla annemin üzerine adeta atlamıştım. Her şeyi anlattım aslında korku vardı ama sevinmiştim de büyümün ortaya çıkacağı ânı sabırsızlıkla beklemiştim ve ortaya çıkmıştı, sadece büyümün ne olduğunu bilmeme korkusu olmuştu. Babam ve annem dinledi, tabi annem benim tek başıma şelaleye gitmeme çıldırmıştı. Babam durdu, sonra bana öyle bir baktı ki içindeki korkuyu iliklerime kadar hissetmiştim evin içinde gergince gezinmeye başlamıştı. Açıkçası aileme bunu anlattığında böyle bir tepki vereceklerini düşünmemiştim sevineceklerini sanmıştım bu benim için oldukça büyük bir hayal kırıklığı olmuştu annem ve babam mutfağa gidip kapıyı kapatıp bir müddet hararetlice konuştular ne konuştuklarını bilmiyordum ama iyi değildi bunu anlamıştım. Çıktıklarında babam yanıma gelip bu olaydan hiç kimseye bahsetmemem gerektiğini ve bir daha böyle bir şey olursa kendime engel olmam gerektiğini söyledi bana yardım edeceğini anneme baktığımda onun bu durumdan hiç hoşlanmadığını gördüm babamın bana dedikleri hiç hoşuna gitmemişti sanırım, ama sustu dediği tek şey korkmamam gerektiği ve hep yanımda olacağıydı dediklerinin tam zıttı olacağını nereden bilebilirdik ki hayatımın geri kalanında hep korkacağımı nereden bilebilirdim ki. Babam kısaca bana büyümü saklamamı söylemişti... Bende yaptım... Büyümü ilk keşfettiğim an böyleydi işte, tuhaf dimi.
Kafamı odamdaki saate çevirip baktım saat on ikiye geliyor yatmalıyım yarın okul var, sandalyemden kalıp kendimi yatağıma atıyorum ve kendimi anılardan ibaret rüyalarıma bırakıyorum...
İlk bölümüm çok heyecanlandım umarım beğenirsiniz devamı en kısa sürede gelecek. 🌌🌆🌃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOZUK KAN
FantasyDuyuyormusun? Neyi? Boşluk... Her gün. Tekrar, tekrar, tekrar... Dinlemeye devam et Dizlerin üstüne çök. Çaresiz dualarını fısılda. Yarılan arşa bak. Et ve kemik. Ateş ve kül. Kılıç ve ölüm. Yalvar. Kaç. Saklan. Delir. Çünkü yakında nehir kırmızı a...