2. Bölüm

36 7 6
                                    

Öncelikle okuyacağınız bölüm için şimdiden teşekkürler. Keyifli okumalar😘🌌


     𝔖ınıfta tek ikimiz kaldık malum cezalı olduğumuz için. Zool sınıftaki bu sessizliği bozarak
"Ödevlerimiz aynı ya acaba …yan yana oturup ödevi beraber yapsak"
" Olur" Yanına oturdum Zool
"Hala bana ismini söylemedin"
"Adım Kiara”
"Hoş bir isim, aile yadigarı bir isim mi yenilikçi gibi geldi bana ama kim koydu?”
“Babam”
" Neden sana böyle bir isim koymuş özel bir anısımı var veya büyük büyük anneannenizin adı mıydı
Ardı ardına gelen sorularla zihnim bulandı bir an
"Şey babam... O an öyle özel bir isim gibi hissetmiş çokta merak etmedim, bir özelliği yok. Bana öyle söylerdi”
"Söylerdi derken?"
Sessiz kalıyorum babamın ölümünü ben daha kabullenememişken başkasına, bunu başkasına nasıl söylerdim, Zool'un sorusunu cevapsız bırakıyorum. Ödevlerimizi tamamlayıp bahçeye çıktık. Süs havuzunun oraya ilerledik kafamı eğip suya baktım. Nedenini hiç bilmiyorum ama çocukluğum- dan beri suyu çok severdim adeta beni kendisine çekerdi. Zool asasını çıkarttı çiçeklerin yanına gidip onlara büyü yapıp onların açılmasına daha parlak ve güzel olmasını sağlıyordu. Süs havuzunun kenarına oturdum elimi suya daldırdım sonra suda daireler çizmeye başladım parmağımdan çıkan kıvılcımın suda çizdiğim daireyi takip ettiğini görüyorum, birden dairenin içinde görüntüler belirmeye başladı görüntülerde birine sarılıyorum ve ona benzer şeyler. Ben bunla meşgul olurken içimden bir dürtü birinin beni izlediğini söylüyor etrafıma bakıyorum … hiç kimse yok sonra bir ses duyuyorum
" Hey Morosae" Arkama bakıyorum sanırım doymamış, yine beni aşağılamaya geliyor kafamı geri çeviriyorum yanıma gelip
" Sağır mısın sana sesleniyorum”
" Benim adımda Morosae değil"
" Anlamının sana uyduğunu düşünüyorum bu yüzden öyle seslendim"
" Ya öylemi neymiş anlamı?" Dudaklarında kibirli bir sırıtış beliriyor
" Araştır” işim gücüm yok bir de onunla mı uğraşacaktım
" Acaba bende sana Fou mu (Fransızca da budala) desem ki!" Hafifçe güldü
" Fransızca budala demek değil mi?" Yüzünde eğleniyor gibi bir hal vardı. Bu kelimeyi bilmesine hiç şaşırmadım soylu ve zengin bir aileden geliyordu muhtemelen bir kaç dil daha biliyordur.
Dikkat çekici gözleri vardı, yani öyle renkli değil sadece baktığınızda tekrar bakma isteği uyandıracak türden. Bakışları çok derindi sanki insanın içini okur gibiydi. Yaşına göre fazla oturmuş bir suratı vardı. Arzu akıyordu. Öylesi bir arzu değil. Canlıydı, kıpır kıpır eden bir şey... yaşama arzusumu dersiniz bilmem ama onda durağan olan hiçbir şey yoktu
" Hey ne düşünüyorsun öyle ?"
Hı hı hemen söylerdim zaten!
Seni ilgilendirmez!" bakmadım bile suratına, yorgundum tek isteğim eve gitmekti.
Ellerini cebine koyup yanı başımda dikildi
“Logan” elini uzattı. Gülümsemiyordu.
“ Adını biliyorum” elini ısrarla öne uzattı
“ Bildiğini biliyorum, daha düzgün bir başlangıç iyi olur gibi, kendimi tanıtma fırsatım olmadı pek adil değil.”
Alayla tısladım “İstediğini aldıktan sonra adaletten bahsetmen ne hoş. Defol git Logan seninle uğraşamam”
" Bak böyle-“ omzuma dokunmuştu ki onu sertçe ittirdim ve beklenmedik hareketimle yere düşürdüm. Şaşkınlık ve öfke ile bana baktı, hızla ayağa kalkıp üstüme yürümeye başladı ama hayır bugünlük ezikliğim buraya kadar.
“Defol git yoksa pişman ederim”
“ Kötü bir şey yapmayacaktım ki! Saçma hareketlerine bir son ver de dinle beni!” haklı olabilirdi. Ama bu onu daha az bir pislik yapmazdı. Sırf o istedi diye söz hakkım yok sayıldı. Benimle tekrar konuşmaya çalışmadan büyük bir hata yapıp karnına vurmak isterken yanlış yeri hedef aldım. Gaza gelip böyle bir hareket yapmıştım ama, açıkçası şimdiden pişman oldum. Hızla Logan yerden kalkarken" doğrusu o tekmeden sonra ayağa kalkmasına şaşırdım" gözlerinden yanaklarına, ordanda boğazına ve tüm vücuduna derisinin altından yavaşça inen ateşi görebiliyorum ateş büyüsünü kullanıyor. Birden onun okuldaki en büyük saf ateş büyüsüne sahip olduğunu hatırladım. Avuç içlerinde ateş oluşuyor onları bana savuruyor ateş bana çarpınca süs havuzunun içine savruldum. Kahretsin! Su yanmış ceketimi söndürdü. Az önce lanet bir ateş topu attı bana. Üstelik bu ceketimi çok seviyordum. Demek kirli oynuyoruz ha! Canını yakmadan seni bırakmayacağım büyü savaşımı istiyorsun alacaksın pislik! öfkeli büyümü serbest bıraktım gözlerimin karardığını hissedebiliyorum ayaklarımı bastığım alandan itibaren git gide her yer ilerleyerek siyaha bürünüyor siyahın içinde yılan balığı gibi etrafa yayılan büyüm sanki aç bir yılan gibi hızlı ve kıvrak bir şekilde ilerliyor, onun gerçekten de canını yakmak istiyorum öyle ki o küçük gören bakışlarını suratından kazımak istiyorum.
Babamın büyüm hakkındaki sözleri geldi aklıma. Yapamazdım.
Sonra yavaş yavaş büyüm çekildi bende yere dizlerimin üstüne yığıldım. Kafamı kaldırıp etrafa baktım gözlerim Logan'ı buldu yüzünde anlayamadığım bir ifadeyle bana bakıyor ve nefes nefese bana yaklaştı. Az önceki durumumuzu düşününce geri geri gittim
" Bunu nasıl yaptın?"
“Neyi?” ikimizde nefes nefeseydik
“Neyi sorduğumu biliyorsun”
“ Bilmiyorum, kazara oldu ben pasifim...” kelimeler ağzımda iğrenç bir tat bıraktı. Konuyu değiştirmeye çalışarak
" Hala sana denk bir rakip olmadığımı mı düşünüyorsun"
" Yarın… akşam saat 09:00'da okulun çalışma salonunda çalışmaya başlayacağız orada ol"
" Seninle çalışacağımı nereden çıkardın "
" Çünkü başka şansın yok" şuan deli gibi kahrol pislik diye bağırmak istiyordum. Büyümle belki ona dersini verebilirdim ama bu daha kötü sonuçlarda doğurabilir. Adamakıllı öfkemi boşaltamıyordum bile ne acınası. Belki de gidip kafasını koparmalıyım.
Logan uzaklaşıp gitti ben ise onun gidişini izliyordum ne yazık ki  haklıydı çaresizlik gerçekten iğrenç bir şeydi en azından bundan sonra bana zarar vermeye kalkışacağını sanmıyorum çünkü eğer kalkışırsa neler yapabileceğimi görmüş oldu ama şundan da adım kadar emindim beni kül etmek istese çoktan etmişti. O bunu yapmadı sadece uzaklaştırdı.
Zool koşarak yanıma geldi
" Hadi hava kararıyor. Ceza bitti”
Tabi Zool'un olanlardan haberi yok ben Logan'la cebelleşirken Zool okulun diğer tarafında bitki büyüsü üzerine çalışıyordu muhtemelen. Okuldan çıkarken
" Sen okulda kalmıyor musun?"
" Hayır"
" O zaman yarın okulda görüşürüz" arka arkaya giderek el sallıyor arkamı dönüp hızla evime yol alıyorum                                                                                                                                              
  Sonunda geldim benim evim aslında ağaç ev diyorum. Büyük iki katlı geniş sadece tek farkı bir ağaçla bütünleşmiş olması. Üst katında yatak odam, banyom, lavabo, resim odam alt katta ise mutfak, salon ve boş bir oda o odayı hiç kullanmadım kullanmayı da düşünmüyorum. Odama çıkıyorum çantamı ve ceketimi çıkartıp yatağın üstüne bıraktım banyoya ilerliyorum suyu hazırlayıp üstümü çıkarttım ve dolmuş küvetin içine girdim.
     Mmmm, su bütün sinirlerimi yatıştırıyor o kadar... o kadar rahatlıyorum ki büyüm serbest kalıp suyun içinde dans etmeye başlıyor, büyüm genellikle duygularımın yoğun ve kendimi sıkmadığımda rahat olduğumda ortaya çıkıyor. Elimle sudaki köpükleri patlatıyorum bu çocukken yapmayı  sevdiğim şey-lerden biriydi ben köpüklerle oynarken küvetteki suda bir şeyler belirmeye başladı bir görüntü gibi Şelalemde suyun altında ben ve eliyle belimi kavramış birini görüyordum ikimizde şelalenin altında deli gibi ıslanıyoruz. Hava gün batımı, görüntü bir dumanın arkasından bakar gibi pusluydu o yüzden yanımdaki kişiyi tam olarak göremiyorum sonra bir anda görüntü kayboluyor.
      Korkuyorum hemen durulanıp küvetten alelacele çıkıyorum
" Uzun zamandır olmamıştı” Düşünmemeye çalışıyorum hem beklide büyüm ters etki falan yapmıştır en iyisi boş vermek saçlarımı kurutup üstümü giyinmiş bir şekilde yatağa geçiyorum ve kendimi yine karanlık rüyalarıma bırakıyorum…
                                                                             ♠️♠️♠️
     " Evet çaylak büyücüler bu günlük ders bu kadar dağılabilirsiniz herkese büyülü günler" Bay Snowun bu sözüyle herkes dağılıyor, saate bakıyorum Loganla çalışmaya başlamamıza bir saat var. Dışarı çıkıyorum sonra biraz daha yürüyerek iyice okul sınırlanırın dışına çıktım ahh Bayan Harmony beni görse canım okur, okulumuzun arka tarafında okul sınırları dışında bir orman var hem-de bayağı büyük bir orman. İçimdeki keşif duygusuna engel olamayıp ormana doğru ilerliyorum  ayyy Bayan Harmony benim buralarda dolaştığımı görse varya mahvedecek. Ormanın derinliklerine daha da ilerliyorum saate bakıyorum yarım saat geçmiş, terk edilmiş bir kulübe görüyorum içinde kimsenin olmayacağını düşünerek kapıyı çalmadan içeri girdim. Her taraf kitap ve bunlar daha önce görmediğim  büyü kitapları etrafta başka küreler, kazanlar, farklı boyutlarda sıralanmış şişeler ve yazılar birden dışarıdan bir ses duyuyorum kulübeden dışarıya çıkıyorum ve sesin geldiği yöne bakıyorum gökyüzünde tam ormanın üstünde git gide büyüyen bir daire görüyorum ve bu daire ormanın üstünü kaplayan bir fanusa dönüşüyor. OLAMAZ!                  
     Burada kalamam, var gücümle koşuyorum hiç duraklamadan bacak kaslarımın ısındığını hissedi-yorum ama umursamadan koşmaya devam ediyorum. Orman sanki çıkmamı istemez gibi ağaçlar üstüme üstüme geliyor işte orada çıkışı görür görmez kendimi o boşluktan dışarıya fırlatıyorum boğazım yanıyor akciğerlerim patlayacak gibi inip kalkıyor geriye dönüp baktığımda hiçbir şey yok gibi ama elimi uzattığımda beni iten güçlü bir kalkan var olduğunu görüyorum sonra saate bakıyorum saat 09:00 az önce yaşananların verdiği korkuyla yalpalayarak yürüyorum çalışma salonuna gidiyorum evet şimdilik gidiyorum ama orda bir şeyler olmuş ve ben bunu çözeceğim.
                                                                           ♠️♠️♠️
"Geç kaldın Morosae"
Logan arkamda durmuş beni izliyordu. Dünkü olaydan sonra hala mesafeli durmak olayları garip yapıyordu sanki hâlâ o anda kalmak gibiydi. Hiç yaşanmamış gibi yapmak en iyisiydi.
" Ne yapıyoruz şimdi" gözlerini kısıp baktı
" Öncelikle büyünü kullandığında ne yapabildiğini gördük(tek kaşımı kaldırdım) ama büyün olmadan  da ne yapabildiğini gördük şimdi de kesici aletlerle neler yapabildiğini görücez"
" Tamam, başlayalım o zaman İyi haber çünkü bıçak kullanımda gerçekten çok iyiyimdir ben küçükken babam beni bıçak kullanımında çalıştırırdı. Logan elime 4 atış bıçağı vererek
" Önünde 4  hedef var göster kendini "
Yanımdan çekilerek atmam için müsaade verdi 4 bıçağı da elime  yerleştirip açıyorum Logan
" Başla"  Ani bir şekilde hareket ettirerek bıçakları fırlattım hepsi de hedeflere çok yakındı hatta ikisini tutturmuştum. Babamın takdiri kulaklarımda yankılanıyordu. Kafamı Logana çevirdim, hedeflere sonrada bana baktı
" Görebildiğinde iyisin ya göremediğinde" Ne demek istediğini anlamamıştım ona saf saf bakmamdan anlamış olacak ki
" Gözlerini bağlayacağım sonra önüne 6 hedef koyacağım ve saniye tutacağım  hızını tespit etmek için"
" Neden gözlerimi bağlıyorsun?" kulağa garip geldi
" Göremediğinde de savaşabilmelisin" sonra yanında duran masadan siyah bir kuşak aldı sonra arkama geçti bandajı başımın üstünden geçirip gözlerimi bağladı, buna ne gerek vardı ki? Rakip güneşimi söndürecekti "Bir şey görüyor musun?" kafamı olumsuzca salladım    karanlık… benim hiç yabancı olmadığım bir şeydi
" Evet Morosea hedeflerden sırasıyla değil karışık bir şekilde sesler gelecek sende sese kulağını verip hızlı bir şekilde hedeflere atış yapacaksın görelim bakalım Morosea , etkile beni"
     Birinci hedeften ses gelmesiyle hızlı bir şekilde ilk birinciye, üçüncüye, beşinciye, ikinciye, altıncıya ve son olarak dördüncüye atış yaptım sonra gözümdeki bandajı çıkarttım hedeflere baktım ikisi hariç diğer hedeflerimin hepsini tam onikiden vurmuştum diğer ikisi biraz kaymıştı sonra Logan'a baktım kollarını birleştirmiş
" Dört saniye etkilendim" arsızca sırıtıyordu karşılık olarak boş gözlerle baktım ona.
" Daha önce bununla ilgili bir çalışma yaptın mı?"
" Evet yapmıştım"
" Peki… nerede eğitim aldığını sorabilir miyim?
" Hayır" uzun bir süre bakışlarını benden ayırmadı bende ona inat ona dik dik baktım ama bir süre sonra sanki kendimi karşısında çırılçıplak gibi hissetmiştim
" Tamam şimdi sana yeni bir şey öğreteceğim, atışların neredeyse kusursuz şimdide silahını büyünle birleştireceksin izle beni" yanıma yaklaştı ve masadan bir bıçak aldı sonra birkaç saniye gözlerini kapattı derisinin altında hafifçe süzülen ateşi görebiliyorum ateş vücudunu sarmalıyor sanki onu yutmak istercesine gözlerini açıyor tıpkı bir ejderha gibi gözlerinin içi alev almış ağzını açıp soluk verdiğinde hafif bir duman çıkıyor. Sanki elindeki bıçağı kaldırdığında bıçağın adeta ateşle kaplandığını görüyorum bu o kadar güzel ki. Ondaki bu gücü görmemek imkansız... elindeki bıçağı öyle bir fırlattı ki bıçağın ne ara oraya ulaştığını anlayamadım hedefi tam on ikiden vurmuştu ve hedef hararetle yanıp kül olmuştu. Geriye kalan küle baktım. Böylesi bir kaos etkileyiciydi. Ağzımın açık kaldığını fark etmemiş olmalıyım ki gülerek eliyle çenemi yukarı kaldırdı
" Peçete ister misin" kendime geldim 
" Hayır niye?" ukalaca sırıttı
" Salyan akıyor da” çenemi dokunuşu dan kurtardım.
" İlk defa böyle bir teknik gördüğümden şaşırdım kendini fazla önemseme ben senin egonu kabartacak oyuncağın değilim" alayca  gülerek
" Sen öyle diyorsan" onu şuan gebertmek istiyordum "neyse sıra sende " tereddütle ona baktım büyümü kullanmak fikri bende hep korkuya neden oluyordu kaşlarını çatıp bana baktı
" Sorun ne?" ters ters baktım ona sanki bilmiyordu. Niye yapıyordu dalga geçecek bir kurban mı arıyordu. Benim bakışıma şaşkınlıkla
“Ne!?”
" Biliyorsun"
“Neyi?” lanet bir oyuna döndü iş
“Pasif olduğumu, beni küçük düşürdüğünü sanıyorsan yanılıyorsun” kafası karışmış gibi baktı
" Hep böyle misin? Rahatlaman gerek, sanırım sana bu konuda yardım edebilirim” bir anda bana yaklaştı. “ Seninle dalga geçmiyorum, pasif olup olmaman umurumda değil. Buraya çalışmak için geldik, çalışacağız. Rahatlaman lazım yoksa bu iş yürümez. Benim zamanım boşa gider senin bay Wizard ile başın belaya girer. İkimizde böyle olsun istemeyiz. O yüzden pasifliği bahane etme, senin ne olduğunu değil ne yaptığını umursuyorum. Kahrolası bıçağı al ve at” utanmış ve kafası karışık hislerim beni huzursuz ediyor. Eğer dediği gibi bunu umursamıyorsa göreceğiz.
Derin bir nefes alıyorum sonra elime bıçağı alıyorum deniyorum ama işe yaramıyor sonra Logan birden arkama geçiyor ellerini belime koyup beni hafif yan döndürüyor
" Duruşun böyle olacak hedefi kaydırmak istemiyorsan bıçağı sabit tut" ellerini hala belimden çekme-mişti birden gözlerimin önüne bir görü geldi sanki hayal gibiydi bu Logan benim evimde yaralı ve ben ona pansuman yapıyordum. Gördüğüm şeyin etkisiyle titredim hafifçe arkamı dönüp Logan'a bakıyorum ağzı hafif aralanmış gözlerime bakıyor sonra yavaşça ellerini çekiyor ve gözlerini kaçırıyor aniden benden uzaklaşıyor boğazını temizliyor
" Dediğim gibi yap" kollarını göğsünde birleştiriyor
" Tamam" deyip nefes aldım sonra konsantre olup büyümün bıçakla birleşmesine izin verdim bıçak büyümün rengine büründü sonrada Logan'ın tarif ettiği gibi bıçağı hedefe fırlattım hedef siyah katran gibi erimişti büyümün ilk defa böyle bir şey yaptığını gördüm Logana baktığımda onunda hedefe baktığını gördüm bir şey demesini bekledim her hangi bir şey ne düşündüğünü bilmek istedim büyüm ona ürkütücümü gelmişti yoksa çirkin bir şey gibimi o ise
" Bu günlük bu kadar " dedi
" Bir dahaki çalışma ne zaman?" diye sordum
" Haber veririm " önceden haberimin olması iyi olurdu tam ona diyecekken arkasını dönüp gitti. Bende eşyalarımı alıp arenadan çıktım ve eve gittim.



Bir bölüm sonu daha. Umarım beğenmişsinizdir. Diğer bölüm yakında.😘🌌

BOZUK KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin