Hastane odalarında geçen onca gün, geçici beyin sarsıntısı, yüzüne yansıyan güneş ışığı ile uyanan bir adam...
Gözlerini açtığı anda bir silüet belirdi, tabi hafif bulanık da görüyor. Kafasında şapkası, giyimi kuşamı yerinde bir adam... Bulanıklık gidince anlaşılıyor ki bunlar polis ve etrafında 2 devre arkadaşı daha var.
İlk başta nerede olduğunu sorgular gibi bir yüz ifadesi belirdi. Ardından ilk seruma sonra da etrafa bakınarak nerede olduğunu anlar gibi bir tavır sergiledi.
Başında duran komiser ona öyle bir bakıyordu ki sanki bir kaşık suda boğacakmış gibi ve çaktırmadan yumruğunu sıktığında da her an yumruğu ona patlatırmış gibi hazırlıyordu kendini ama nefsine hakim olur tipteydi. Etrafındaki polisler hem yatak başındaki komisere hem de yatana karşı her duruma hazır konumdaydı.
Yatan kişi sessizliği bozarak:
- Burada ne işiniz var?
- Taburcu işlemleri tamamlanır tamamlanmaz bizimle merkeze kadar geliyorsun.
- Ama neden?
- Orada öğrenirsin. Şimdi hazırlanıp çıkıyoruz.Taburcu işlemleri tamamlandı ve herkes ayaklandı. Kapı sesini duyar duymaz kapı önünde duranlar bir anda ayakta dikilmeye başladı. Kapıdaki silüeti görene kadar ortamda sessizlik hakimdi. Ta ki odadan çıkanlardan birinin hasta olduğunu görene kadar. Sessizlik yerini nefret dolu sözlere bırakıyordu ve diğer yandan ağıtlarla hastane koridorları alevlenmeye devam ediyordu.
Kinlenenlerden biri hastanın yakasına yapışarak:
- Nasıl yaparsın ulan devrene, Allah belanı versin senin gibi adama. Nasıl kıydın ona lan, o*** ç***, diyerek kin kusmaya devam etti.
Polisler yakasına yapışan adamı hemen oradan savuşturdu.Hasta, olaylardan habersiz bir surat ifadesiyle ona bakmaya devam etti. Birkaç kişi hariç herkes ondan nefret ediyordu. Etrafında polisler olmasa herkes ona kilitlenip şuracıkta öldürecekti.
O kabalıkltan uzaklaştıklarında komiserlerden birine:
- Ne oldu da herkes bana öyle bakıyor. Biri yakama yapışıyor, sanki bir şey yapmışım gibi...
- Sen hakkaten kafayı sıyırmışsın. Hiç mi hatırlamıyorsun be? Kelepçe arkadan takılı olduğuna göre mutlaka kötü bir şey olmuştur.
- Bunun farkındayım ama hiç hatırlamıyorum zaten buraya nasıl düştüm onu da hatırlamıyorum.Hastane çıkışında araca bindiler ve oradan çabucak uzaklaştılar. Arka koltukta taburcu olan adam ve etrafında iki komiserle karakola doğru ilerliyorlar.
O iki komiserden biri:
- Neden yaptınız bunu başkomiserim, dediği andan itibaren herkes ona baktı ve bazıları şaşkınlıkla bakıyordu. Diğer komiser de lafı söyleyenin kafasına vurarak:
-Ne diyorsun oğlum sen? Daha adam ismini bile hatırlamıyor, dedi.O andan itibaren taburcu olan adam bir anda dalmaya başladı. Bilinçaltında kafasına vurulduğunu hatırlamaya başladı. İlk başta bulanık hatırlasa da nasıl bayıldığını hatırladı. Adam, kafasına tabanca arkasına aldığı darbeyle yere yığıldı. Gözünün bir kısmı açıktı ve bu işin bir adamdan ibaret olmadığını görerek anladı. Tıpkı onun gibi kaçık 2 kişi daha vardı. Sonrasında gerisini de hatırlar gibi olurken omzundan gelen dürtüyle ayıldı.
Karakola geldiler ve hemen sorgu odasına doğru yola koyuldular. Sorgu odasına girerken çeşitli hazırlıklar yapılır ve odaya öyle girilir. Bir an emniyetteki tüm memurlar taburcu olan adama bakarak:
- Bu Narkotikten Başkomiser Yalın değil mi? derler.O andan sonra hafıza geçmişe doğru tekrar gitmeye başlar. İçteki ses de "Yalın, adam orada!" demeye kalmadan arkadan vurulduğunu anlar. O andan sonrasını zaten hatırlıyor. Tekrar ayıldığında sorguya giriş başlıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALIN
ActionBir tezgah düşünün. Ve bu tezgah, devresinin ölümüyle başlayıp senin tutuklanmanla sonuçlanırsa işte onların sonucu senin başlangıcın olur. Her türlü yolla suçsuzluğun ispatı ve kirli düzenin temizlenmesi amaçlı bir hikaye... Yalın Korkmaz'ın hikaye...