"Motor da sürüyorum de, şuraya düşüp bayılayım."
Jeongguk evime geldiğinden beri, kanepenin köşesine oturmuş sohbet ediyorduk. Aramızdaki tensel çekimden fazla sürekli olarak konuşacak bir şeyler buluyorduk ve bu çok hoşuma gidiyordu. Susup, on saniye boyunca ne desem diye düşünüp kendimi yemiyordum. Konu kapanmadan başka konulara geçiş yapıyorduk tıpkı en yakınım Junhu ile olan sohbetim gibi.
"Sürüyorum ama merak etme yarışlara katılmıyorum."
Dediğine gülerek kafamı iki yana doğru salladım, gülerken yaptığı o alaycı mimikle gülesim gelmişti. Konuşurken çok fazla mimik kullanan ben için onun çok öteye gitmeyen mimikleri vardı. Benimleyken ve sohbetteyken genelde yüzünde hafif bir gülümseme olurdu bazen ise alaylı gülüşleri. Mimikleri en çok benimle yakınlaşınca değişiyordu ve bu çok fazla hoşuma gidiyordu.
Onda bıraktığım etkileri çok fazla net gördüğüm için onun karşısında eskisinden daha rahattım.
Artık ondan nasıl etkilendiğimi görmesinde bir sakınca yoktu, saklamak için çaba göstermiyordum."Çok uzağa oturuyorsun, gel biraz." sesiyle birlikte gülümsemem daha fazla arttığında, hatta sesli bir kahkahaya döndüğünde aynısı onda da olmuştu. Bacağımdan tutup beni sanki çok uzakmışız gibi dibine çekmişti ve yönümü de biraz değiştirmişti.
Şimdi sırtım biraz ona yaslıydı ve onun kolları da belimdeydi. İstemsiz bir şekilde heyecanla kasıldım ama bir şey belli etmek istemedim.
"Bence, motor yarışlarına katılmam biraz kalbine inebilirdi. Hızdan korkarken seni artçım yapmak zor olurdu."
"Yanii, böyle iyi. Ha, hızdan korktuğumu nereden biliyorsun?"
Sorumu sorarken kafamı hafifçe kaldırıp ona çevirmiştim. Elinin tersiyle yanağımı okşayıp, çeneme bir öpücük kondurdu ve sorduğum soruyu unuttum. Gerçekten unuttum. Bu yüzden,
"Hakkında her şeyi bildiğimi unutuyorsun. Junhu yada babanla konuşurken hep 'hız yapma' diyorsun. Oradan çıkarttım bu sonucu."
demesi şuan çalışmayan beyin fonksiyonlarımda pek bir etki yaratmamıştı.Ben hem çenemdeki öpücüğü düşünüp hemde sorduğum soruyu hatırlamaya çalışırken olması gerektiğinden fazla sessiz kaldım. Dedim ya aramızda hiç sessizlik olmuyordu diye, eksik bir şeyler söylemişim çünkü ne zaman minik öpücükler paylaşsak ya o ya ben ki genellikle o beni durduk yere öpüyordu ve çoğunlukla ben bir anda sessizleşiyordum.
"Jimin?" diye seslenmesi ile kafamı hızla ona çevirdim. Ne diyeceğimi kestiremeden içimdekiler bir anda "Ne sorduğumu unuttum." diye çıktı ve çıktığı gibi o gözlerini kapatıp gülmeye başladı. Hızlıca ağzımı kapattığımda gülmesi kahkahaya dönüştü ve bu kez de kahkahasında takılı kaldım.
O beni uzun zamandır izliyor olabilirdi ama ben daha yeni yeni bu hallerini gördüğüm için tabiki takılı kalıyordum. Bu yüzden normal karşılaması için dirseğimle karnına vurdum ve huysuz bir bakışla ona baktım. Yavaş yavaş durulduğunda belimden tutup tamamen kendine çevirdi ve tekrar çeneme eğilip kokulu öpücüklerinden birini verdi.
Kokulu öpücükleri..En sevdiklerimdi. Yanağımı, çenemi, gözümün altını ve saçlarıma yakın olan her yeri öptüğünde içine derin bir nefes alıyordu. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu, yemin ederim apartman kapısında yaşadığımız o öpüşme bunun yanında bir hiç kalıyordu. İçime doğru akan başka şeyler varmış gibi oluyordu.
İstemsizce kendimi ona doğru ittim ve bu hareketime karşılık olarak tekrar öptü. Çenemde öpmediği bir yer kalmamıştı emindim. Sonunda öpmeyi bıraktı ve beni hızlı bir hareketle sanki bir bebeği kaldırıyormuş gibi hiç zorlanmadan aralık bacaklarının üzerine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
passie| jikook
Randompera club'ta yapılan karartma temalı parti, Jimin'e takıntılı bir aşıktan daha fazlasını getirmişti. |jeon&park|