5

390 52 38
                                    

Şimdiye kadar asla başıma gelmeyen bir olay ile karşı karşıyaydım. Tanımadığım bir herif tarafından özel alanım diye bir şey kalmamıştı. Kimdi, neydi ve tüm bunları hangi güçle yapıyordu bilmiyordum. Bilmediğim bir diğer şey ise benim neden hala polise gitmediğimdi.

Koltukta oturmuş, ilgimin olmadığı televizyon dizisine boş boş bakıyordum. Sabah eve geldiğimden beri o kadar çok şey düşünüyordım ki başıma ağrı girmeye başlamıştı. Telefonuma gelen mesajlar ile birlikte, telefonumun üzerine örttüğüm havluyu kaldırdım. Evet, beni telefonumun kamerasından izlediğini düşünüp üstünü kapatmıştım.

Ondan mesaj geldiğini sanarak ekranı açtım ve bildirimlere baktım. Dediğini yapmıştım. Baek ve Mark'ı kuru bir açıklama ile engellemiştim. Şimdi ikiside Instagram mesaj kutusundan yazmıştı. Baek'in yazdığını direkt es geçip Mark'a tıkladım.

Jimin
Bir anda ne olduğunu anlamadım.
Gayet güzel gidiyorduk, fark etmeden yanlış bir şey mi yaptım güzelim?
Bu gece mekanda buluşalım.
Yüz yüze konuşmayı tercih ederim

Bir anda ne olduğunu bende anlayamıyordum.
Bana onları engellememi ancak o şekilde karşıma çıkacağını söylemişti ve biraz düşündükten sonra dediğini yapmıştım. Çünkü onu görmek ve kim olduğunu öğrenmek ilgimi çekmeyen bir adamla flört etmekten daha iyiydi.

Mesaja görüldü atıp uygulamadan çıktım. Telefonu sehpanın üstüne koyup üstüne kabaca havluyu örttüm ve salonumla birleşik olan mutfağıma ilerledim. Masanın üstündeki radyonun kısık sesini biraz daha arttırdım ve buzdolabını açtım.

Rafta gördüğüm elma suyunu alıp dolabın kapağını kapattım ve dolaba ilerledim. Dolabı açıp bir bardak çıkaracakken arkamda hissetiğim nefes ile elim bardağa uzanamadı. 
Ani bir hamle ile dönmek istedim fakat konuşmasıyla bütün hareketlerim kısıtlanmış gibi hissettim.

"Benim Jeongguk."

Nefesi ensemi yalayıp geçiyordu. Kıpırdamadan durduğum saniyeler sonrasında kendim için açtığım raftan bir bardak çıkardı ve o sırada ani bir hareketimde arkamı dönemeyeceğim kadar hareketlerimi kısıtlamak için yaklaştı.

Şimdi sadece nefesini değil, bedenini de arkamda hissediyordum. Bir elini belime doladı ve diğerini de tezgaha yasladı. Bana izinsiz dokunduğu için çıkaracağım olaydan eminmiş gibi belimdeki elini asla hissedemiyordum sadece kazağımın üstündeydi. Ters bir harekette beni saracağından neredeyse emindim ama.

"Bu şekilde konuşmamıştık." dedim sesimi bulduğumda. Gerçekten, gizli gizli evime girip sadece arkamda duracağını tahmin etmemiştim. Tahmin edemediğim diğer bir şey ise benim gibi kokmasıydı. Emin olmak adına kafamı hafifçe sağa çevirip kokladım. Yaptığımı fark etmiş gibi ''Sen gibi kokuyorum." dedi.

Hiçbir şey diyemedim bunun üstüne. İçeride ben varken odama girip parfümümü sıktığını düşünmek istemiyordum. Ancak bunu tahmin etmiş olmalı ki bu kez de "Hayır, seninkinden aldım. Bence bana daha çok yakıştı bu koku." dedi.

Ardından gülümsedi. Görmedim ama çıkan minik sesten anlamıştım gülümsediğini. Daha fazla böyle durmak istemiyordum bu yüzden arkamı dönmeye yeltendim fakat belimi bu sefer hissedeceğim sıklıkta tuttuğundan bunun bir uyarı olduğunu anlayarak duraksadım.

"Sözünün arkasında durmadın." dedim kendimi tutamayarak. Şuan onu görmeye meraklı bir insan gibiydim, gibisi falan yoktu evet çünkü onu merak ediyordum.

"Gece seninleyim dedim ve sözümü tuttum. Buradayım, tam arkanda. Nefesimi hissediyorsun."

Evet, tam ensemde hissediyordum. Tüylerimi diken diken ediyordu.

"Markla ve Baek'le konuşmayı kesmene sevindim."

Altta kalamazdım. Hakkı olmadan benden bir şey istiyorsa bana bir şeyler vermek zorundaydı.

"Eğer bana kendin hakkında bir şeyler söylemeyeceksen, Mark ve Baek ile geçireceğim geceyi güvenlik kamerasından iz-" sözlerime devam etmeme müsade etmeden üstümdeki baskınlığını biraz daha arttırdı ve bu kez bütün bedenini arkamda hissettim.

İstemsizce gözlerimi kapattım ve belimdeki elini ittirdim. Biraz geri çekilerek, "Beni kışkırtma." dediğinde bu kez ben güldüm. Ama onunkinden daha yüksek sesle olduğundan gülmem bitene kadar konuşmadı hatta dondu.

Gülmem bittiğinde ancak donduğunu anlayabildim. Ensemde nefesini bile hissedemiyordum artık. Mesajlaşırken hakkımda söylediği şeylerin birer abartı olduğunu düşünmüştüm ama sırf beni alaylı bir şekilde güldürdüğü için donan Jeongguk yüzünden dürüst olduğunu anlamıştım.

Sadece birkaç saniye sonra kendine gelmiş olacak ki konuşmaya başladı. "Bunlara gerek kalmadan da benim hakkımda bir şeyler öğrenebilirsin. Hâlâ, benim için ne ifade ettiğini bilmiyor gibisin. Beni parmağında oynatabilecek imkanı veriyorum sana, bu yüzden sakın beni kışkırtmaya çalışma."

Söylediklerinden sonra diyecek bir şeyim yoktu.
Başından beri sürekli dediği şeyleri bu kez canlı duymak içimde tarifi imksanız bir his doğurmuştu. Ne olduğunu anlayamadım fakat boğazımı temizledim.

"Ne istiyorsun?" dedim.

"Seni." dedi duraksamadan.

"Benden ne istiyorsun?" dedim aynı onun gibi duraksamadan.

"Etrafındaki herkese sağır olmanı ve sadece beni duymanı."

Diyecek başka bir şeyim yoktu o an için. Onun da başka diyecek bir şeyi yokmuş gibi, enseme yaklaştı ve burnunu belli belirsiz orada hissettim. Ardından arkamdaki sıcaklık gitti ve ben daha ne olduğunu anlamadan kapı sesi geldi. Şaşkınlıkla ne yapacağımı bilemez hâlde olduğum yerde durmaya devam ettim.

Önce elma suyuna sonra bardağa bakındığım sırada telefonuma gelen yüksek sesli bildirimle irkildim ve telefonuma ilerledim.
Beynim bulanmaya başladığında mesajını okuyup telefonu koltuğa attım ve sehpanın üzerine oturup derin bir nefes aldım.

Jeongguk: Teşekkür ederim.
Bu kadar uslu olduğun için, sana bir ip ucu veriyorum.
Pera gece kulübü.
Her şey orada başladı.

***

merhaba!! tamamen icimden ne geliyorsa onu yazıyorum asla bir planlama yok..

Lütfen lütfen yorum yazin...gidisat hakkında illaki fikriniz vardir.

Aklimdaki vote sayisi gelmeden diğer bölümü yayinlamayacagim..


passie| jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin