Sonunda otobüs yolculuğu bitmiş kamp alanına gelmiştik. Otobüs park alanına park ettiğinde omzunda uyuyan Deku'yu uyandırdım. Bagajdan valizlerimizi alıp kalacağımız çadırlara geldik. Ne yazık ki Deku trafo direği ile ben boktan saçlıyla kalacaktım. Sinir bozucu.
Zaten akşam olduğundan herkes -Aizawa zoruyla- çadırlarına geçti. Şimdiden sevgilimi özledim. Uyku tulumunu yere serip yattım. 'Bro napıyorsun?' 'Sence boktan saçlı napıyor gibi gözüküyorum.' 'Tamam dostum hemen kızma ya konuşmaya çalışıyorum burda.' 'Konuşma o zaman aptal. Konuşacak olsam konuşurum zaten.' 'Tamam ama sana bir şey diyeceğim.' 'Söyle de yatacağım.' 'Sen otobüste Midoriya ile öpüşürken..' 'Lan siz hepiniz bizi mi gözletliyorsunuz?' 'Evet.' 'Sikerim ha. Mina da ayrı bir salak, işi gücü yok bizim fotoğrafımızı çekiyor.' 'Bakugou sadece mina çekse yine iyiydi ama başka biri daha sizin fotoğrafınızı çekti.'
Ne?
'Bir dakika kim çekti?' 'Yan koltukta oturan Monoma. ondan sonra fotoğrafı birine yolladı. Bir şeylerde yazdı ama onu göremedim.' Yan tarafımda duran telefonumu aldım ve mina'nın bana yolladığı fotoğrafa baktım. Cidden bizi çekiyormuş. 'Sikeyim. Monoma özürlüsü neden böyle bir şey yapsın ki?' 'Bilmiyorum ama kesin gizli bir şeyler planlıyor.' 'Boktan saç onun telefonunu almamız lazım. Sonra da onun mesajların bakarız.' 'Bro şifreyi nereden bulacaksın.' 'Aptal parmak izi diye bir şey var. Telefonu açıcaz sonra mesajların fotoğrafını çekicez bitti.' 'Tamam hadi şu işi yapalım.' Bir az daha bekleyelim. Uykuları ne kadar derin olursa o kadar iyi. Hem Aizawa sensei birazdan çadırlara bakmaya gelecek.' 'Tamam bakubro. Gideceğimiz vakit beni uyandırırsın.' diyip yattı. Öküz, gerizekalı, mal. Neyse, şu geceyi kazasız belasız atlatalım da başka bir şey istemiyorum.
Aizawa sensei gelene kadar saat zaten 23:32 olmuştu. Ve neden hâlâ çadırdan çıkamadığımızı soruyorsanız bu camış hayvanı bi uyanmak bilmiyor. 'Lan salak kalksa!!' Bağramıyorumda zaten. Ne yapsam uyanırdı bu terliksi hayvan. Aklıma gelen fikirle sırıttım. Bu sefer kesin uyanacak. Baş parmağım ve işaret parmağım ile burnunu kapatarak nefes almasını engelledim. Beş saniye falan sonra ağzını açtı. Çıldıracam şimdi. Öfkeyle elimi burnundan çekip telefonumu alıp çadırdan dışarı çıktım. Bi bok yapıcaz onu da düzgün yap be. Ben sana gösteririm sabah. Telefonumun flaşını yakıp monomaların çadırına doğru ilerlemeye başladım. Bir yerlerden slender man çıkmasa iyi.
Çadırın önüne geldiğimde içeriden ses geliyor mu diye dinlemeye başladım. Ses gelmiyordu. Tamam şimdi çadırın fermuarını yavaşça açalım. Normalde ses yapmadan açılır ama şimdi dünyanın sesini çıkartıyor. Umarım uykuları hafif değildir. Yoksa sıçarım. Neyse ki fermuarın sesine uyanmadan açtım. Şimdi bu özürlünün telefonu nerde? Etrafa baktığımda telefon falan göremedim. O zaman kutsal yer olan yastığın altına bakıyorum. Bingooo. Şimdi sadece şifreyi açmak kaldı. Monomanın baş parmağını yavaşça tutup telefonun ekranına bastırdım. Telefon açılınca direk mesajlar kısmına girdim. Bütün atılan mesajlara girip bakıyordum. Bir numaraya girince Dekuyla benim fotoğrafımızı gördüm. Kendi telefonumdan hemen mesajların fotoğrafını çektim. Telefonu kapatıp geri kutsal yerine koyarken çadırdan çıkıp fermuarı geri kapattım. Kendi çadırına doğru ilerlerken fotoğraftan beri mesajları okuyordum. Şerefsiz bak birde prensesim diyo. Prensesim- bu yoksa çakma kral mı lan? Kesin o varya. Çadırımın önüne geldiğimde direk içeri geçtim. Çakma krala Deku'nun benim olduğunu göstereceğim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şımarık Severiz | Bakudeku
FanficBir hışımla elini kravatıma götürüp bozdum. Sonra ayağa kalkıp onun yanına doğru gittim. "Oi, sen hemen benim kravatımı bağla" "Oh, elbette (izuku)"