Zayıf noktamı biliyordu Belen'de farketmiş şimdi ordan oynuyordu . Kötüler her dönemde aynıydı . İstemeyerek de olsa elimdekileri bırakmak zorundaydım . Kılıçları bıraktım bıçağı ise kolumun arka tarafına gizledim .
- tamam bırakasın gayri
Oğlanı bırakıp işaret vermesiyle geriye kalan askerlerle beni geli içeri götürdüler
- Sen 15 sayısının mu seversin? 15 askerim gitti yine !
- 15 iyidir 15 adamın bile beni tutamadı istersen benim talimimden geçsinler seninki pek bi işe yaramamış
Çenemi tutup sıktı . Sinirlenmeye başlıyordum bana dokunmaya hakkı yoktu .
- çok konuşursun . Yakında ölümünü en önden izleyeceğim
- o elini çek!! Yoksa ölürken gördüğün son yüz benim yüzüm olur seni parçalara ayırır kurtlarıma yem ederim !!
Kimse aldırmamıştı tabi ama hancı ve oğlunun yüzünün rengi sapsarı olmuştu. Beni aşağıdaki odaların birine götürdüler. İçeri resmen fırlatarak attılar. Hepsinin ölümü benim elimden olsun istiyordum . O zaman elbet gelecekti bu yüzden bıçağı güvenli bir yere saklayıp uykumu almak için yatağa uzandım .
Sabaha karşı sesler arttı muhtemelen yola çıkacaktık. Hızla bıçağı yine giydiğim kıyafetten yırttığım kumaşa sardım ve iyi bir yerime sakladım tekrar uzandım biraz sonra kapı açıldı ve beni aldılar . Pek asker kalmamıştı 10 yada 15 kadardı sanırım . Beni yine kafesin içine koymuşlar . Atlarına biniyorlardı.
Hancı gözleri dolmuş bana bakıyordu . Sanırım söyle dediğim sözleri iletmişti oğlu daha içeri girerken bile farketmiştim . İlk avladığım geyiği bıçakla zarar verdiğim postun yerine asmıştı . Hancıya gülümseyip önüme döndüm .
Tek düşündüğüm umarım ilay vaktinde ulaşması gereken yere ulaşırdı . Artık doğru olduğuna neredeyse inanmıştım . İnanmak istiyordum . Artık hiçbirşeyin nedeni sebebini sorgulamıyordum. Buraya geldiğimden beri olanları sorgulayarak gram kalan beynimle de birşey elde edemezdim.
Erteleyebildiğim kadar ertelemem lazımdı ölümümü gerekirse aylarca... Başkente girince çıkmışım olma ihtimali çok çok düşüktü . Buraya geldiğimde buraya ait olduğumu düşünmeye başlamıştım ama bu dönem beni kabul etmiyor benim sonum için olmadık kapılar açıyordu .
Günler haftalar geçirdiğim yolda kafamın içinde sürekli düşünen ses hiç susmuyor bana arkadaşlık ediyordu. Son zamanlarda yaptığım gibi yine bir şarkı mırıldanıyordum
Ben öze bakatlaştım
Atlanır dağlar aştım
Bir kurtla karşılaştım
Dedi "Uğurlar olsun"
Tanrı Türk'e yâr olsunYâr oldu yollar bana
Söyledi diller bana
Turan eller var olsun
Düşmanlar kahrolsun
Tanrı Türk'e yâr olsun( sesimi biraz daha yükselttim)
Ben kurtlarla ulaştım
Altayları dolaştım
Şamanımla bağlaştım
Dedi "Uğurlar olsun"
Tanrı Türk'e yâr olsunYâr oldu yollar bana
Söyledi diller bana
Turan eller var olsun
Düşmanlar kahrolsun
Tanrı Türk'e yâr olsunDolaştıkça Turan'ı
Andım Bilge Kağan'ı
Gördüm Fatih Sultan'ı
Dedi uğurlar olsun
Tanrı Türk'e yâr olsunRahatsız olmuş olacaklar ki kafese elindeki kılıçla vurarak susturdu arkadaki asker
- az bekle be bitiyordu zati !!
- izin verseler şurada alırdım canını günlerdir işkence edersin söylediklerinle
- benim sesim güzeldir bi kere hem söylediklerimi herkes bilmez ne esin* bilmez şeysin!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tengri'nin Tamgası
Ficción históricaİşte o an anlamıştım... Ne o geri dönecekti... Ne ben oraya dönecektim... Ama Tengri'nin işi bu ya tamgasını basmıştı kaderlerine... Hikayedeki bazı tarihlerin, olayların ve kişi isimlerinin kullanımı dışında başka alıntı yoktur . Birçok mitolojik...