NEFES 4

18 5 17
                                    

"Ben seni kalbime gömdüm. Orada yaşattım seni,
Kalbimi aldılar benden, içime gömdüm cesedini..."

"Sesini unuttum ama söylediklerin aklımdan çıkmıyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sesini unuttum ama söylediklerin aklımdan çıkmıyor."

18 yıl önce...

Hande Hanım yine her zamanki gibi mini eteğini ve dantelli bluzunu giyerek mekandaki yerini almıştı. Güzel kadındı, ilgileri üzerine topluyordu. Hele bir de giydiği kıyafetlerle açıkta kalan vücut hatları, herkesin dilindeydi.

Öylesine gelmişti yine. Biraz içer, sonra da giderdi. Bar sandalyelerinin üzerine oturdu. "Bana bir tane votka."

İçeceği kısa sürede hazırlandı ve önüne kondu. Küçük bir bardakta, az bir miktarda gelmişti. Bu, Hande Hanım için yeterli değildi. Hatlarının gözükmesini umursamadan barmene doğru eğildi. "Bir bardak votka demedim, bir tane votka dedim. Bana votka şişesini getir."

Barmen ilk başta kadını süzdü. Sonra da arkasını döndü ve eğildi. Geri kalktığında elindeki votka şişesini kadına uzattı. Hande Hanım yüzünde sinsi bir gülümsemeyle önce votkasını açtı, sonra da şişeyi kafasına dikti. Her bir votka yutuşunda daha da kendinden geçiyordu.

"Bu kadar çok içmeyin isterseniz." Gözlerini açtı Hande. Dudakları arasındaki şişeyi tezgaha bıraktı. Yanındaki adama baktı. Oldukça açık kumral saçları, yeşil gözleri ve uzun bir boyu vardı. Gençti, hatta yaşıt gibiydiler. Adamı süzdü Hande. Sonra ukala bir şekilde konuştu. "Neden ki? Ayrıca sizi alakadar etmiyor."

Adam güldü. Gülünce gözleri kısıldı ve Hande Hanım, adama hayranlıkla baktı. Kafası şimdiden mi sarhoş olmuştu acaba? "Hatırlamanız için söylüyorum, bir balık gibi hemen unutmanızı istemem."

Hande Hanım'ın koyu kahve gözleri adamın yeşil gözlerinin tam içine bakıyordu. "Unutmamı neden istemiyorsunuz ki?"

Adam, kadının kulağına eğildi. "Belki de hiç unutulmaması gereken şeyler yaşarız bugün."

Hande, cümledeki örtülü anlamı anlamıştı. İçten içe ürkmüştü de. Hiç yaşamamıştı, korkuyordu. Yine de sırıtmaya çalıştı. "Belki de yaşamayız."

Adam yanındaki boş tabureye oturdu. "Adın ne?"

Hande, söyleyip söylememek arasında kaldı. Adamı sevmişti, üzerinden gözlerini alamıyordu. Hem belki bu sayede onu da tanıyacaktı. Yutkundu. "Adım Hande, senin?"

SESSİZLİĞİN HAYKIRIŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin