NEFES 6

4 2 15
                                    


"Ne vakit bir yaşamak düşünsem,
Sus deyip adınla başlıyorum.
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin.
Hayır, başka türlü olmayacak,
Ben sana mecburum, bilemezsin."

🎵Kamuran Akkor- Bir Ateşe Attın Beni

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎵Kamuran Akkor- Bir Ateşe Attın Beni

•♡•

"Çok özledim Selim ya," diyerek hayıflandı Güzin Hanım.

"Az daha bekle ciğerparem, yakında geleceğim."

Selim göremese bile Güzin gülümsedi. Buruk bir gülümsemeydi bu. İçinde özlem, hasret, keder barındıran ama bir kere bile söylenmeyen o gülümseme...

İçerideki sesler yükseldiğinde telaşla Güzin Hanım telefonu kapatmış bulundu. İçeriye bir hışımla gitti. İlay ve Emir kavga ediyorlardı. "Çocuklar," diyerek araya girmeye çalıştı. Ayırmak çok zordu ama bırakan Emir oldu. İlay ise dengesini kaybetti ve birkaç adım geri sendeledi. "Ne yapıyorsunuz siz? Ne oluyor burada?!"

Güzin Hanım bağırdığında Emir hemen konuşmaya başladı. "Anne ya, İlay benim arabalarımı sürekli bozuyor," gözleri doldu, ağlamak üzereydi. Eliyle arabalarından birini gösterdi. "Bak, babam almıştı bana o arabayı. Bozdu, araba çalışmıyor!" Daha fazla gözyaşlarını tutamadı. Babası en kıymetlilerinden biriydi. Onu her özlediğinde bu arabasına sarılır, onunla oynardı.

Emir'in gözyaşlarını sildi hemen Güzin. "Tamam oğlum, baban sana gelince bir tane daha alır."

"Ama gelmiyor ki!"

Sustu Güzin. Buna verecek bir cevabı yoktu. Askerdi kocası. Önceliği vatandı. Beklerdi Güzin. Ama Emir'in bu halleri onun hasret ateşini daha da körüklüyordu. Emir çok üzülüyordu, çünkü babasıyla vakit geçiremiyordu. Annesi ellerini çaresizce gözyaşlarıyla ıslanmış yanaklarından çekti.

Çaresizlik; tam olarak buydu.

Islanmış yanaklarına dokunan küçük parmaklar hissetti Emir. Kim olduğunu biliyordu ama az önce kavga ettikleri için ona bakmadı. Bu kez onun hizasına geldi İlay. Sarıldı. Emir ise hem ağlamaya devam ederken hem de kıyamayıp bu küçük kıza sarıldı. Ayrıldıktan sonra hıçkıra hıçkıra sordu Emir. "İlay, sen de babanı özledin mi?"

Küçüktü. Hiçbir şeyi anlayacak yaşta değildi. Bilmiyordu. Sormuştu çünkü acısını paylaşabileceği birine ihtiyacı vardı.

İlay da küçüktü. Ama mimikleri hiç bozulmadı. Soğuktu. 'Baba' kelimesinden hiçbir şey hissedemeyecek kadar. İlay da Emir ile aynı yaştaydı ama her şeyi anlıyordu. Biliyordu. Ama onun acısını paylaşabileceği birine ihtiyacı yoktu. Çünkü bu acı, yalnızca onu yakıyordu. "Ben babamı hiç görmedim ki özleyeyim."

SESSİZLİĞİN HAYKIRIŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin