26|ayın on dördü ve erenay

536 59 15
                                    

Çingene
Gitsin, bekler mi kalpsiz?
Başkalarını sevsin o
Gülsün, zamansız yersiz

Ben olmasam da gezsin o, tozsun o, gamsız o
Dersini almaz, arsız o, yüzsüz o, mutlu o

Altay'ım
Yatağını özler dayanamaz döner o
Aşk gözünü bürür sonra erir o
Belki bir rüzgar götürebilir onu
Olsun düşer o

Çingene
Lan beyefendi
Benim yazdığım şarkı ile bana gönderme yapamazsın
Azıcık özgün olalım ya
Git kendine başka şarkı bul

Altay'ım
Yok ya
İyiymiş böyle
Armut piş ağzıma düş

Çingene
Tüketici hakları mahkemesine şikayet edicem snei
Hakkıma emeğime giriliyor burada

Altay'ım
nE
ŞAKXĞWGXĞWIGDWĞITXWŞKGX
Şikayet dilekçesini nasıl yazacaksın
Çok merak ettim bir örnek atsana

Çingene
Sana ne olm

Altay'ımOf tamam yaMerak etmiştim sadeceSeninle de uğraşmaya gelmiyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Altay'ım
Of tamam ya
Merak etmiştim sadece
Seninle de uğraşmaya gelmiyor

Çingene
Sen çok uyuz bir şey oldun ya
Yok arkadaş vazgeçtim
Tribi bitirecektim bir de güya
Hak ediyorsun olm sen
Sürüm sürüm sürün
(şaka)

Altay'ım
Hayda
Lan
Yine tek tik

---

"Eczaneye uğramadık abi! Pansuman için bir şeyler alırdık."

"Evde ilk yardım çantası var Arda. Hem o kadar büyük bir şey değil abartma. Soyuldular sadece."

Eline uzanarak konuştu bu sefer Arda. "Ne demek sadece soyuldu? Abi kanıyor işte."

"Temizleyip sararız hemen. Bir şey olmaz."

Anahtarı çeviremeyeceğini fark edince Arda'ya uzattı Ferdi. Anahtarı görünce söylenmelerine ara verip elinden kaptı Arda ve hemen deliğe sokarak çevirdi.

Çantaları Ferdi'nin odasına bırakırken ilk yardım çantasının yerini sorup Ferdi'ye de salona geçmesini söylemişti. Ferdi gülerken peşinden bağırmıştı. "Arda burası benim evim, misafir olan sensin."

"Evet senin evin ama sen şu an hastasın. Doktor benim o yüzden elini uzat bakayım."

Arda koltukta yanına bağdaş kurarak otururken Ferdi de usulca onun söylediğini yapmış, elini kucağına doğru uzatmıştı. Arda uzattığı sağ elini kendi dizine yaslamış batikona buladığı pamuk ile hafifçe bastırmaya başlamıştı.

Ferdi'den gelen tıslama ile hızlıca özür dileyip üflemeye başlamıştı. Çok bastırmamaya dikkat ederek temizlerken bir yandan da üflemeye devam ediyordu. Arda'nın eline eğilmesi ve odağının sadece elinde olmasını fırsat bilen Ferdi ise onu izlemeyi tercih etti.

Biraz fazla bastırdığını düşününce kendi kaşlarını çatıyor ve daha hızlı üflemeye başlıyordu.

Çok seviyordu yemin olsun çok seviyordu. İçinde halledemiyordu bu sevgiyi. Halletmeye her kalkıştığında eline yüzüne bulaştırıp kendini Arda'nın dibinde buluyordu.

Bir çemberin içinde gibi hissediyordu. Merkezinde Arda olan bir çember. Dışarı çıkıp uzaklaşamıyordu zira sınırları belliydi. Yaklaşıyordu ama merkeze de asla ulaşamıyordu. "Çemberin içindeki her noktadan merkeze bir doğru parçası çizilmez mi? O zaman ben nasıl bir noktayım ki merkezi bulamıyorum hiçbir şekilde?" diye düşünüyordu.

"Ferdi abi diğer elini uzat." düşüncelerini ise sağ elinin pansumanını bitiren Arda'nın sesi bozmuştu. Diğer elini uzatırken bu sefer de sesi takılmıştı aklına.

"Çağlayan nehirleri bastırır, bülbülleri susturur sesin. Savaşı durdurur, savaşı başlatır. Köprünün kenarından atlatır, o kenardan geri alır. İste hayatımı alayım, iste hayatımı sana vereyim. Yeter ki sen iste, o sesinle hep iste. Susma n'olursun susma. Yalvarırım susma. Sen sustukça benim fikrim susmuyor. Susmadıkça zikrime dökülmek için de fırsat arıyor. Sen susma ki ben susayım. Sen susma ki ben dinleyeyim. Sen susma ki ben şifamı bulayım. Sen susma ki korktuklarım başıma gelmesin."

Bu sefer çok daha derin daldığı düşüncelerden Arda'nın seslendiğini duyamamış, sevdiğinin ayın on dördü yüzüne takılı kalmıştı. Arda gözünün önünde elini sallayınca silkinerek kendine geldi.

"Abi tamam ben de farkındayım bu aralar sivilcelerim arttı da bu kadar bakmanı gerektirmiyor ya" gülerek söylemişti Arda ama bir yandan da yanaklarını kapatmaya çalışıyordu kendince belli etmeden.

Ferdi, Arda'nın sivilcelerini takıntı yaptığını biliyordu. Gerçi bilmese bile yüzünü kapatmaya çalıştığını fark etmemesinin imkanı yoktu Ferdi'nin. "Gözüm dalmış. Ne sivilcesi ya? Sivilcem mi çıkmış? Nerede? Burnumda mı?"

Arda küçük bir kahkahadan sonra sordu bu sefer. "Ferdi... Abi iyi misin?"

"Yorgunum."

Arda aldığı cevap üzerine hızlıca bir etrafına bakınıp koltuğun köşesindeki yastığa uzandı. Ayaklarını da koltuktan aşağı uzatıp yastığı kucağına koymuş Ferdi'ye bakıyordu. "Saçını da okşarım. Şey... Yani istersen tabii."

Ferdi olur anlamında kafasını sallayıp Arda'nın kucağına uzanır uzanmaz gözlerini kapattı. Arda yavaş yavaş saçlarını okşamaya başlayınca içinde bir şeyin yükseldiğini hissetti. Ne olduğunu bilmiyordu ama sol gözünden bir damla yaşın firarı için zorluyordu.

Ferdi'nin zaman mefhumunu kaybettiği ve uykuya dalacak kadar mayıştığı 20 dakikanın sonunda bir ses ilişti kulağına Arda'nın kendi yüzündeki ıslaklığa değen parmakları ile birlikte.

"Sivilce falan çıkmadı, yüzünde yıldız kaydı Erenay."

---

---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çingenem ¦ AlKerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin