Adımlarını geldiği yöne geri çevirdi Minho. Göz korkutmak için gönderilmiş bir mesaj diye düşündü fakat işini garantiye almalıydı. Hyunjin'i her şeyden önce sapasağlam görmeliydi. Revirin kapısından içeri girdi. Her yere baktı fakat hiç kimseden iz yoktu. Ne bir hemşire vardı ne de Hyunjin. Hyunjin'in olmayışı gittikçe Minho'yu geriyordu. Sadece 2 dakikalığına yanından ayrılmıştı. Hainin an kolladığını biliyordu. Yine de bu kadar hızlı olacağını düşünmemişti.
Hyunjin'in peşine düşmeden önce Jisung'a haber vermenin mantıklı olduğunu düşündü. Koşarak sınıflarına girdi. Jisung Minho'yu gördüğü an bir terslik olduğunu anlamıştı.
Jisung'a her şeyi olabildiğince kısa bir şekilde özetledi. Jisung'un verdiği tepkiler zaten hissettiği pişmanlığı 2 katına çıkardı.
"Nasıl yalnız bırakırsın Hyunjin'i o halde ya! Bana haber vermek amacıyla bile olsa yaralı halde tanımadığımız insanların eline nasıl bırakırsın! Hem de böyle bir durumun içindeyken..."
Sonlara doğru sesi kısılmıştı Jisung'un. Kendisini daha fazla tutamadan ağlamaya başladı. İki yakın arkadaş sürekli birbirleriyle sınanıyordu ve ikisi de fazlasıyla yıpranmıştı.
Minho Jisung'un yanında durup ona destek olmak istese bile kaybedecek zamanı yoktu. Tekrar koşmaya başladı. Bu sefer doğrudan müdür yardımcısının odasına koştu. Kamera kayıtlarına bakması gerekiyordu ki kimin yaptığına dair aklında bir fikir olmalıydı.
Müdür yardımcısının odasına girdi ve müdür yardımcısına da olayı özetledi. Araya yalanlar sıkıştırmak zorundaydı çünkü olayların büyümesini istemiyordu. Her şeyi anlatırsa sıkıntı çıkabilirdi.
Uğraşların sonucunda müdür yardımcısı kayıtları açmıştı. Bir süre etraf fazlasıyla sessiz ve boştu. Daha sonra lavaboya Mingi giriyordu. Minho'ya göre işler tam olarak burada karışıyordu. Mingi girdikten hemen hemen 3 dakika sonra Hyunjin giriyordu. Daha sonra lavabonun kapısı kapanıyordu. Minho'nun dikkatini çeken şey Mingi'nin içeriden çıkmamasıydı. Çok az bir süre sonra Minho geliyordu. Hyunjin'i de alıp çıkıyordu ve bütün bunlar yaşanırken Mingi'nin lavabodan çıktığı görememişti Minho. Şu an gözündeki en büyük şüpheli Mingi'ydi. Hyunjin ve Minho çıktıktan 7 dakika sonra Hongjoong lavaboya giriyordu. Mingi'yi de alıp çıkıyordu.
Müdür yardımcısından reviri görebilen bir kamera kayıtlarına daha bakmak istediğini söyledi Minho. Kayıtları açıp izlemeye başladılar.
Minho Hyunjin'i bırakıp yürüyordu. İşin garibi Minho'nun gidip gelmesine rağmen revirden hiç kimse çıkmamıştı. Minho revirin her yerine baktığına adı kadar emindi. Nasıl olabilirdi bu?
Müdür yardımcısına revirin içerisinde çıkabilecekleri başka bir yer olup olmadığını sordu fakat cevabını alamadan odadan içeriye Hongjoong girmişti.
"Adi orospu çocuğu! Sevgilinle bir olup Mingi'nin üzerine oynamaya mı karar verdiniz! Mingi'nin bi' suçu yok lan,yok! Hedef şaşırtmaya mı çalışıyorsunuz amına koyayım!"
"Ne zırvalıyorsun? Bi' sakin ol. Ne dediğinden hiçbir şey anlamadım."
"Ben anlatacağım şimdi senin anladığın dilden,orospu çocuğu!"
Hongjoong yumruk atmaya yeltenirken dışarıya çok ses gitmiş olsa gerek,daha müdür yardımcısı araya giremeden Chan bir anda ikilinin arasına girmişti. Fırsattan istifade Hongjoong'un yumruğunu yakaladığı gibi bir tane geçirmişti. Minho neye şaşıracağını bilemeden Chan'ı tutup geriye çekmişti.
"Oğlum bir rahat dur,başımıza iş açma durduk yere. Daha önemli meseleler var şu anda."
Müdür yardımcısı sonunda iki tarafı da ayırmıştı. İki tarafı da ayrı yere alıp Hongjoong'un bir açıkalama yapmasını istemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Pearl | Hyunho
Mystery / Thriller"19 günün sonunda eğer ikimiz de çıkabilirsek bir söz ver bana." Meraklı gözlerle Minho'ya bakıyordu. Ne sözünden bahsettiğini anlayamamıştı. "Beni asla affetmediğini bağırarak herkese duyuracaksın. Çünkü ben olsam kendi gururum için bunu yapardım"