- KÜTÜPHANE -

672 49 32
                                    

- YAZARDAN -

- Selamın Aleyküm Naim efendi. Dergaha tekrardan hoşgeldiniz.

- Aleyküm Selam Sadi Hüdayi efendi. Allah razı olsun.

  Zeynep ailesiyle birlikte dergaha geri dönmüştü  Zeynep buraya yani dergaha ilk defa geliyordu. Çünkü Zeynep doğar doğmaz memlekete taşınmışlardı.

- Arif sana evin anahtarını vericek. Sen valizleri falan al eve git. Hasna Hanım Meryem Hanımla birlikte iki kelam edecek. Zeynep kızımızda biraz dergahı dolaşsın. Malum bilmiyor yeni geldi sonuçta.

  Naim istemeye istemeye kabul etmişti. Meryem'e dönüp kulağına fısıldar bir şekilde eve işi biter bitmez geri dönmesini söylemişti. Meryem korkuyla başını sallayıp Hasna Hanım'ın evinin yolunu tuttu.

  Zeynep ise Sadi Hüdayi'nin dergahı dolaşsın lafını duyar duymaz izin isteyip onların yanından ayrılmıştı. Heycanlıydı. İlk defa geliyordu. Buranın kurallarını bilmiyordu.Öğrenmek istiyordu.

  Zeynep dergahta dolaşırken bir odanın kapısının açık olduğunu farketti. Merakına yenik düşüp içeri girdi. Nasıl olsa kapı açıktı.

  Zeynep kitaplarla dolu bir odaya girmişti. Bir sürü raf vardı. O rafların içinde ise bir sürü kitaplar...

  Zeynep dayanamamış ve raflara doğru ilerlemeye başlamıştı. Elini kitapların üstünde gezdirdi. O sırada tam kenarda köşede sıkıştırılan bir kitap gördü. Ömer Hayyam'ın kitabıydı bu. Zeynep sevinçle kitabı eline alıp odanın köşedeki kitaplığın yanında bulunan o küçük alana geçip oturdu.

  Bu kitap onun en sevdiği kitaplardan biriydi. Memleketteyken gece herkes uyuduktan sonra gizlice yorgan altından okurdu.

  Zeynep heycanla kitabın kapağını açtı ve okumaya başladı.

- CÜNEYD'DEN -

  Kabristan'da annemin mezarınının başındaydım. Anneme dua okuyordum. Duamı bitirmemle yanımda duran ve dergaha gelen aileyi selamlayan amcam Sadi Hüdayi'ye döndü bakışlarım.

- Nasıllar? Selamladın mı?

- İyiler çok şükür. De yeğenim bir şeyh torunu olarak seninde onları selamlaman gerekiyor. Ayıptır oğlum..

- Tamam amca sen akşam namazından sonra onları kütüphaneme çağır. Ben onlarla tanışırım.

  Amcam bana şaşkınlıkla bakmıştı. Çünkü normalde kütüphaneme kimseyi almazdım, onun dışında.

- Yeğenim üç kişiler onlar. Kütüphanende küçücük. Ben onları dergaha çağırayım. En iyisi.

  Üç kişi mi? Sadece Naim efendi ve Zevcesi Meryem Hanım değil mi?

- Nasıl üç kişiler? Naim'in bir evladı mı var?

  Üç kişi olabilmesi için tek ihtimal buydu. Naim Meryam Hanım'a kuma getirmedi ya. Gerçi Naim'den bu beklenebilirdi.

- He Cüneyd'im he. Nur topu gibi bir kızları var. Maşallah. Allah onu saklasın.

- Amin. Öyleyse dergaha çağır gelsinler. Akşam namazından sonra bir tanışmak isterim.

  Amcam başını hafif sallayıp onayladı. Yanımdan ayrıldıktan sonra bende kütüphaneme geri döndüm.

  Kütüphaneye geldiğim zaman kapıyı açık görmüştüm. Bahadır yine her zamanki gibi kapıyı kitlemeyi unutmuştu.

  Buraya girmenin yasak olduğunu biliyorlar zaten, tasalanmaya gerek yok diye içimden geçirip kütüphaneye girdim. Kapıyı kapatıp yavaşça kitaplıkların arasında gezindim. Bugün Ömer Hayyam kitabını okuyacaktım.

  Gözlerim kitabı aradı. Lakin bulamadı. Diğer kitaplıklara raflara baktım, yoktu. Kaşlarımı sinirke çattım. Tam Bahadır'ı çağırıp kitabı soracakken arkamdan gelen ince bir sesle arkama döndüm.

- Efendi!

  Arkama dönmemle ufak bir şok geçirmiştim. Bu bir kızdı. Küçüktü, yüz hatlarından belliydi. Kendimi toparlayıp neden mahremime izinsiz girdiğini sormam gerekiyordu.

  Tam ağzımı açıp konuşucakken kız benden önce davranıp konuşmaya başladı.

- İzinsiz bir şekilde girdiğim için affınıza sığınırım.

- Buraya girmenin yasak olduğunu bilmez misiniz Hanım!

  İstemsizce bağırmıştım. İzinsiz bir şekilde kütüphaneme girilmesine sinirleniyordum.

  Önümdeki kız korkmuş olucak ki başını eğdi.

- Çok özür dilerim. Buraya girmenin yasak olduğunu bilmiyordum. Biz ailemle bugün yeni taşındık.

  Bu kız galiba amcam Sadi Hüdayi'nin bahsettiği kızdı. Naimden olma Meryemden doğma bir kız çocuğuydu.

- Yeni mi? Geldiniz?

  Sorumla beraber kız yüzüme bakmaya başladı. Titrek bir sesle;

- Yok. Aslında annemle babam burda yaşıyodular. Annem benle hamile kalınca memlekete geri dönmüşler. Şimdi ise dergaha geri geldik. Yani buraya yeni gelen benim.

  Kız konuşurken bir yandan onu süzüyordum. Gözlerim ellerinin arasında sarıp sarmaladığı kotaba kaydı.

  Tüm söylediklerini es geçip elindeki kitabı sordum.

- Elindeki ne?

  Kız eline baktı usulca. Sonra kafasını hafif kaldırıp konuştu.

- Özür dilerim. Onu da sanırım sizin kitaplığınızdan aldım. İzinsiz. Ömer hayyam, kitap. Tekrardan özür dilerim.

  Diyip kitabı uzattı. Demek ki aradığım kitap ondaydı.

- Yeni geldiğin için kuralları vs. bilmiyordun. Şimdilik mühim değil. Asıl ben akılsızca davranıp size bağırdığım için özür dilerim. Hakkınızı helal edin.

- Estağfurullah. Helal olsun, Efendi.

- Cüneyd. Adım Cüneyd.

- Bende Zeynep. Memnun oldum Cüneyd Efendi.

  Hafif gülümseyip burdan görünmeden çıkmasını söyledim. Olur da biri görürse yanlış anlayabilirdi.

  Zeynep çıktıktan sonra onun oturduğu yöne bakışlarımı çevirdim. Beyaz, kare şeklinde küçük bir kağıt vardı. Uzanıp kağıdı elime aldım. Kağıdı açmamla kağıtta anlamadığım şekilde daireler çizgiler ve noktalar vardı. Yavaşça kağıdı geri katlayıp cübbemin cebine attım.

  Akşam namazından sonra nasıl olsa yine karşılaşıcaktık. O zaman ona verebilirdim.

Kütüphane Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin