- ZORUNLULUK -

286 43 29
                                    

- YAZARDAN -

  Yatsı namazını kılmış dua ediyordu genç kız. Duasını bitirip namaz örtüsünü çıkardı ve yatağına uzanmıştı. Revirde Cüneyd Efendi ile konuştuklarını düşünmeye başladı Zeynep. Annesine anlatmalı mıydı? Yoksa sadece Cüneydle kendisi arasında olan bu muhabbeti sadece kendisine mi saklamalıydı?

  Aşağıdan gelen bağırışma sesleriyle irkilerek düşüncelerinden sıyrılmıştı genç kız. Hemen ne olduğunu anlamak için yatağından doğruldu ve aşağı kata geldi.

  Anne ve babası yine her zaman olduğu gibi kavga ediyor bağırışıyorlardı. Kavganın sebebini anlamak için anne ve babasının odasına gelmişti. Kapı dinlemek yanlıştı. Bunu biliyordu. Ama bu kavga normal değildi. Daha önce hiç bu kadar anne ve babası kavga etmemişlerdi.

- Alacaklar benim kızımı! Ben abimle konuştum! Adam kızımı bekliyor! Kız artık 17 yaşında, turşusunu mu yapacaksın Meryem!

- Bağırma Allah aşkına! Kız duyacak. Vermicem ben kimseye kızımı. İster senin zengin yeğenin olsun ister padişah olsun kimseye vermiyorum! Sordun mu sen hiç kızına razı mısın diye? Gerçi sen ne zaman kızını düşündün ki Efendi!

  Zeynep duyduklarıyla beraber yere çivilenmişti. Evlenecek miydi? Hemde kuzeniyle? Zeynep'in tek bir kuzeni vardı. Ama o kuzeni de ondan yaşça büyüktü. 35 yaşında yetişkin bir adamdı. Adı da Ferhattı. Küçüklüğünden beri kuzeninden nefret ediyordu. Ona küçüklüğünden beri göz dikiyor sürekli alttan alttan rahatsız edici bir şekilde bakıyordu.

- Meryem! Daha fazla direnme! Konuştum verdim gitti! Yarın akşam istemeye geliyorlar. Sakın bir fenalık etmeyin vallahi giderim memleketteki 60 yaşındaki talibine veririm! Haberin ola!

  Naim odadan çıkıp dışarda hava alacaktı. Kapıyı açmasıyla karşısında kızını gördü.

- Kızım? Senin burda ne işin var? Kapı mı dinliyordun!

  Zeynep babasının ona seslenmesiyle kendine geldi. 'İşte şimdi naneyi yedin Zeynep' diye geçirdi içinden. Ama yalan söylemicekti. Konuşucaktı. Gerekirse dayak yiyecekti. Ama evlenmeyecekti o sapık kuzeniyle.

- Evlenmiyorum ben Ferhatla falan! İstemiyorum baba!

  Zeynep anlık gelen cesaretle babasının yüzüne bağırmıştı. Zeynep babasına bağırdığını farkettiğinde kendine geldi. Korkarak babasından özür dilemeye çalıştı. Lakin artık iş işten geçmişti.

- Ö-özür dilerim ba-

  Daha kız cümlesini bitirmeden Naim ona çoktan ağır eliyle kızına tokadı yapıştırmıştı.

- Baban olduğu sürece sana laf düşmez! Yarına hazır ol veriyorum seni! Sakın kaçmaya kalkışma yoksa olacakları çok iyi biliyorsun güzel kızım. Değil mi?

  Naim cümlenin sonuna doğru kızın kulağına eğilmiş ve fısıldamıştı. Kızına bu acımasız tokadı ve cümleleri yapıştırdıktan sonra dışarı çıktı.

  Zeynep yediği tokadla birlikte saçları ağlayan gözlerini kapatmış yüzü görünmeyecek şekilde yüzüne gelmişti.

  Meryem hemen kızın yanına gelmiş sarılmıştı. Meryem yaşadığı şeylerin kızın başına gelmesini istemiyordu. Kendisi kızı gibi zorla evlendirilmişti. Aradaki tek fark Zeynep 17 yaşında evlenecekken, Meryem ise 14 yaşında evlenmiş evlendiği günün sabahında  Zeyneb'e hamile kalmıştı.

  Aynı şekilde kızının bu kaderi yaşamasını istemiyordu. Kızına güven verircesine sarılıp konuşmaya başladı.

- Ağlama kızım, üzülme kara kuzum. Seni kurtarıcam tamam mı? Bana bak.

Kütüphane Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin