3.Bölüm

107 15 215
                                    

Günlerden cumartesiydi ve ben güne kafamda birden gelişen bir ağrıyla başlamıştım. Sabah 5'te uyanmıştım ve şuan saat 8'di. Beşer dakikalık verdiğim aralarla birlikte 3 saat ders çalışmıştım. Zihnimi açmak için önce paragraf çözmüştüm ardından da dil bilgisi çünkü oldum olası dil bilgim kötüydü. Bu yüzden dil bilgisine hep yoğunlaşmıştım. Dil bilgisini çözmeyi bitirince 5 dakikalık bir ara vermiş ve her ne kadar nefret etsemde mutfağa gidip kendime kahve yapmıştım. Sırf biraz daha acı diye 2'si 1 arada yapmıştım. Ve tekrar yüzümü buz gibi bir suyla yıkamıştım. Neyseki ev sıcaktıki çabucak hastalanmayacaktım.

Aram bitince geometri kitabımın başına oturmuştum. Çember zayıf halkamdı bu yüzden onunla ilgili yaklaşık 7 test çözmüştüm. Yanlışlarım eski testlerime göre daha az çıkmıştı. Ama benim gözümde yinede fazlaydı. Pazar günü kitabımı yanımda götürüp yanlışlarımı öğretmenime göstersem iyi olacaktı.

Normalde bugün dershaneye gidecektim ama telefonumdan hava durumuna baktığımıda havanın hafta içinde kıyasla daha soğuk olduğunu görmüştüm. Ayazla birlikte yol eziyeti çekmek de pek cazip gelmemişti. Bu yüzden evde kalıp deli gibi ders çalışma kararı almıştım.

Çember'le işim bitince ara vermeyip Tyt denemesi çözümüştüm. Türkçe ve matematiğim güzel geçmişti ama felsefe'de zorlanmıştım. Ezberlenecek çok fazla şey olması ve de verilen paragraflarda şıklardaki istekleri bulamamak beni yeterince bunlatıyordu. Ama mucizevi bir şeklide felsefe sınavlarımdan hep 80 üstü almıştım. Bu durum banada tuhaf gelmişti hep. Polat ve Gülçin bu konuda benimle hep dalga geçmişlerdi. Haklılardı da. Dıştan bakıldığı zaman komik bir durumdu.

Bakışlarım kahve bardağıma kaymıştı. Muhtemelen buz gibi olmuştu. Ciğerlerime derin bir nefes çekip kafamı arkama çevirmiştim. Atakan ve Efnan hâlâ uyuyordu.

Bu evden gitmek için deli gibi çalışıyordum ama arkamda da kardeşlerimi bırakmak istemiyordum. Ben gidersem onlar annem ve babamın kavgalarının arasında daha çok sıkışıp kalacaktı. Efnan kavga çıktığı zaman hareketsiz kalıyor, boş gözlerle kavgayı izliyordu. Onu o ortamlardanher zaman ben uzaklaştırmıştım.

Her zaman böyle değildi Efnan. 7 yaşına kadar cıvıl cıvıl, güleç bir kızdı. Onu gören ister istemez gülesi gelirdi. Ta ki o güne kadar.

5 yıl önce her şey patlak vermişti. Babam beni lise sınavına gireceğim okula götürdüğü sabah telefonunu evde unutmuştu. Annemde şeytana uyup babamın telefonunu karıştırmıştı. Ve babamın yaptığı her şey bir bir annemin yüzüne çarpmıştı. Babam ben okula girdiğim zaman eve telefonunu almak için geri dönmüştü. Eve geldiğinde büyük bir kavga onu bekliyordu.

Salonumuzda Efnan'ın karşında hunharca kavga etmişlerdi. Efnan'ın dediğine göre babam annem'in boğazına yapışıp onu boğmaya çalışmıştı. Tam o sırada da Efnan bütün gücüyle bağırmıştı. Annem ve babam Efnan'ın sesiyle kendilerine gelmişti. Babam annem'in boğazını bırakıp Efnan'a yaklaşmaya çalıştığında kız kardeşim daha fazla bağırmaya başlamıştı.

Atakan o sırada marketten elinde ekmek poşetiyle dönmüştü. Kız kardeşimin acı çığlıklarını duyunca ekmeği bir kenara bırakıp koşarak salona girmişti. Efnan'ı o sakinleştirmişti. O sırada babam ve annem tâbiki de tekrar kavga etmişlerdi. Atakan'da onlar kavga ederken öğrenmişti her şeyi.

Evimizde kıyamet kopmuştu o gün. Annem ve babam Atakan ve Efnan'ı tembihlemişti bütün bu olanları bana anlatmamaları için. Ama Atakan tabikide onları dinlememişti ve o günün akşamı bana olan biten her şeyi anlatmıştı. Sonra da Efnan'ı cesaretlendirmişti. Olayları birinci gözden gören Efnan'dı çünkü.

Sessiz sessiz ağlayarak o akşam bana gördüğü her şeyi anlatmıştı Efnan. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı kalmıştı. Bir süre sonra gözünde yaş bitmişti.

Kalp UğraşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin